Küçükken kız kardeşimle oynarken ne zaman bağrışsak annem mutfaktan koşar adım yanımıza gelir, korkudan göz bebekleri büyümüş halde bir şeyimizin olup olmadığını merak ederdi. Daha sonra bizi ayırır, mesafeli bir şekilde oturtup konuşmamıza bile izin vermezdi. Sonra da birbirimize hasım olarak oyun oynamamızı kesinlikle yasaklardı. Bir güzel paylandıktan sonra odadan kısık seslerle atışarak çıkar, annemizin bize tekrar oyun izni vermesini sağlamak için birlikte dil dökmeye koyulurduk.
Annem sonuçta birlikte hareket etmemizi bir şekilde sağlardı. Anneliğin getirdiği doğal bir çözüm bulma yöntemiydi belki de. Birgün içerden sesleri yükselen çocuklarımın odasına girdiğimde büyüğü bana şakalar yapmaya başladı ama ben çok kızmıştım. “Demek ki birbirlerini sevmeleri gerektiğini onlara öğretememişim” diye hayıflanıyordum. Oğlum bana dedi ki:
“Aramızda böyle oyun oynarken bir daha lütfen karışma! Biz kardeşimle biraz dalaşır, az sonra tekrar gülüşürüz. Oysa sen karışıp bize ceza vermeye kalktığında kendimizi daha kötü hissediyoruz.”
Ne yalan söyleyeyim, bu sözleri duyunca kendi hareketlerimi gözden geçirmeye başladım. Evet, gerçekten kızıyor ve oyunlarına müdahale ediyordum. Oğlumun söyledikleri doğruydu. Birbirlerine ciddi manada zarar vermiyorlardı. Ufak tefek atışmalardı bunlar. Elimizden geldiğince küçüklerin zarar görmesini engellemek ve onları olduğu gibi kendi hallerine bırakmak en doğrusu olacaktı.
Çocuklar niçin kapışır?
– Bir şeyleri tecrübe etme ihtiyacı. Çocuklar keşfetmeye, yeni maceralara atılmaya bayılır. Böyle bir maceranın ilk adresi de kendi kardeşiyle oynadığı oyun olacaktır.
– Bir diğer sebep taklittir. Sokakta, televizyonda, evdeki büyükler arasında gördüğü bir tartışma çocuğu muhakkak etkileyecektir. Çocuk gördüğü şeye illa ki öykünecektir.
– Hakimiyet hissi. İnsan tabiatında bu his fıtri olarak zaten mevcuttur. Çocuklar da liderlik için pekala çekişecektir.
– Sahip olma hissi. Bu da gayet tabii bir durumdur. Televizyonun yanı, arabanın cam kenarı gibi çocukların kendilerine ayırdıkları alanlar mevcuttur. Bu durum, sahiplenme hissinden kaynaklanır.
– Bazen de sadece oyun gereği veya eğlence olsun diye kapışmalar yaşanır.
Öncelikle çocuklarımızın niçin kapıştıklarını bilirsek çözüm üretmek de o derece kolay olacaktır.
Çocukların hareketli olması iyidir
Ebeveynin çocuklara fazla korumacı yaklaşımı onları köreltir. Çocukların biraz serbest kalarak birbirleriyle vakit geçirmesi, birlikte gülmesi, birlikte oynaması, yeri geldiğinde kapışması onların kişiliklerini geliştirecek, birçok fayda sağlayacaktır. Bu faydaları tek tek sayarsak:
– Sosyal tecrübe. Çocukların evden sokağa, okula, bir spor kulübüne veya bir yakının evine giderek orada vakit geçirmesi büyüdüklerinde kendilerine rehberlik yapacak yeni tecrübeler edinmelerini sağlar. Sosyal bir ortamda ne zaman gülüneceği, ne zaman kızılacağı, hak arayışının nasıl olması gerektiği gibi beceriler bu şekilde kazanılır.
– Beden kuvveti. Evde pelte gibi oturan çocuktan ne kendisine ne de topluma bir fayda gelmez. Kendi akranlarıyla birlikte sosyalleşen çocuk hareketli olur, rekabet etmeyi öğrenir, kendisine özen gösterir ve dolayısıyla güçlü olmak için elinden geleni yapar.
– Deşarj olma. Küçücük çocuklar kocaman bir enerji deposu gibidir. Bu enerjinin bir şekilde sarfedilmesi gerekir. Hareketli çocuklar oyunlar oynayarak bu enerjiyi harcar ve de rahatlar. Deşarj olamayan çocuk her zaman huzursuzdur.
– Sağlıklı psikoloji. Ebeveynlerin en çok yanıldığı konu tam da burasıdır. Hareketli, bağıran çağıran çocukların sevgisiz büyüdükleri yanlış bir kanaattir. Çocuklar kimi zaman hararetli tartışmalar yapsalar da kısa bir süre içerisinde tekrar kaynaşırlar. Çocuk tabiatı bunu gerektirir. Bu aynı zamanda sağlıklı bir psikolojinin de göstergesidir.