Bari Kudüs Günü’nde derdimiz Filistin olsun

Kudüs Günü geldi çattı. Tüm dünyada insanların Filistin topraklarının İsrail tarafından acımasızca işgal edilmesine karşı çıktığını, Filistin’e destek ve dayanışma için bir araya geldiğini göreceğiz. Müslümanların oruç ayı Ramazanın sonundaki bu etkinlik, Filistin meselesine omuz vermek için inançlı inançsız tüm insanlara yapılan açık bir davet. Fakat ne yazık ki İsrail yanlısı aşırı gruplar, Siyonizmi teşvik eden nefret dolu gündemleriyle durumdan nemalanmak için ellerinden geleni esirgemeyecek. Kudus Günü’nün ifade ettiği mânâ Nekbe’den bu yana evlerinde sürülen Filistinlilerin sabrına, tahammül gücüne işaret ediyor.

DÜNYA SİYONİST  HİKÂYEYİ KABUL ETTİ

Türkiye, Cezayir, İran ve Pakistan gibi birkaç istisna dışında uluslarası toplumun çoğu Filistinlilerin 1948’den önce kendi topraklarındaki varlıklarını kabul etmeyen Siyonist hikâyeyi kabul etti. Kudüs Günü bunu reddin, bu yalancı hikâyeye karşı durmanın gereğini telkin eder.

Filistin’i ve Filistin insanını Ortadoğu coğrafyasından tamamen silmeye çalışan zihniyete maalesef Arap yonetimleri de ellerinden gelen katkıyı sağlıyor. Sıradan Arap vatandaşının buna karşı olduğunu pekâlâ biliyorlar. Fakat bu kimin umrunda? Üstelik bu Arap yönetimlerinden bazıları işi daha da azıtıp kendileri için idam fermanı demek olan bir durumu rüşvet mukabili Filistinli liderlere dayatmaya çalışıyor.

İsrail günün sonunda kendisine ilginç ortaklar bulma cihetiyle durumdan kârlı çıkmış olabilir. Arap liderleri için aynı şeyi söylemek pek mümkün olmasa gerek. Netice itibariyle bir yandan sıradan Arap vatandaşa bin türlü yalanı bir çırpıda söylerken diğer yandan kendi menfaatlerine odaklı bir ajandayı sürdürmek durumundalar. Mevcudiyetlerini muhafaza uğruna yapmayacakları ihanet yok gibi görünüyor. “Kudüs Araplarındır” cinsinden kof sözlere bakmayın. Kudüs Günü onlar için pek bir anlam ifade etmiyor. Olsa olsa eleştiri konusu. Kendilerinin akıl etmediğini rakip İran akıl ettiği için olsa gerek. Peki ne olmuş? Yılda bir gün olsun dünyanın en çok haksızlığa uğrayan insanlarına destek vermek için şu kahrolası siyasi rekabet ve düşmanlıklar bir kenara bırakılamaz mı?

BATI İSRAİL LOBİSİNİN ELİNDE

Bu arada Batı dünyasında son derece etkin İsrail yanlısı lobi, bu özel etkinliği gırtlağına kadar antisemitizme batmış, tüm yahudilerin yok edilmesini amaçlayan bir etkinlik olarak gösterme derdinde. Yalan makinası her zamanki gibi gayet iyi çalışıyor. Batı medyasına bakarsanız Kudüs ve Filistinlilerin yaşadığı travmanın adı sanı yok. Tam tersine kan bürümüş gözünü masum(!) Yahudilere dikmiş Filistin isimli bir gulyabani ortalıkta fink atıyor. Sahi, Kudüs Günü mü? O da neyin nesi?

Mesela Londra’daki İsrail destekçileri, geçen yılki Filistin yanlısı yürüyüşü “Hizbullah bayrakları” tartışmasına dönüştürmeyi büyük ölçüde başardı. Polis, bu yıl Londra’daki yürüyüşte Hizbullah bayrakları görülmesi durumunda tutuklanmaya varan durumlarla tehdit ediyor. Mâlumunuz, İngiliz Parlamentosu Şubat ayında Hizbullah’ın “siyasî” ve “askerî” kanatları arasındaki tartışmalı ayrımı sona erdirmek için oy kullandı. Hizbullah adına bütün organizasyonlar artık yasak kapsamında. Bu da İngiliz polisine bayraklara el koyma konusunda daha fazla yetki verildiği mânâsına geliyor. Kudüs Günü yürüyüşçülerine Kanada ve Amerika’nın farklı yerlerinde İsrail yanlısı lobiler tarafından düzenlenebilecek faşist gösteri ve mitinglere karşılık vermemeleri bilhassa tembih edilmiş durumda. Bu arada Almanya’daki Filistin karşıtı gösterilerde Yahudiler, PKK sempatizanları ve LGBT gruplarının ittifak yaptığına dair haberler geliyor.

ALMANLAR KİPPA GİYEBİLİR

Alman hükümetinin Yahudi karşıtlığıyla mücadelede komisyonu, geçen yıl Yahudi karşıtı olaylarda yüzde 20’lik artışın ardından halkı ülkedeki Yahudi toplumu ile dayanışma sayesinde karşı gösterilere katılma noktasında teşvik ediyor. Hepimiz aşırı sağ gruplardan gelen Yahudi karşıtlığına karşı elbette hassas durumdayız ve endişe ediyoruz. Fakat şu hassasiyetin Kudüs Günü’ne denk getirilmeye çalışılması biraz işgüzarlık olmuyor mu?

Aynı şey Uluslararası Holokost Günü söz konusu olduğunda yapılabilir mi? Çıkacak hengameyi hayal edebiliyor musunuz? Düşünün ki Federal komisyon üyesi Felix Clen çıkıyor ve Kudüs Günü vesilesiyle İsrail’i ve Yahudi’leri hedef alan saldırılar olursa Berlin’i hatta bütün Almanya’da herkesi Yahudi kippası giymeye davet ediyor. Bütün etnik ve dinî azınlıkların haklarına elbette saygı duyuyoruz. Fakat Filistin gündeme geldiği vakit takınılan şu saldırgan tutuma tepki vermeye devam edeceğiz.

YÜZYILIN ANLAŞMASI YENİ NEKBE Mİ?

Bugün Filistinliler ABD Başkanı Donald Trump tarafından gündeme getirilen “Yüzyılın Anlaşması” yahut nâm-ı diğer “Yeni Nakba” ile yüzleşme durumunda. Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden ve Golan Tepelerini Benjamin Netanyahu’ya peşkeş çeken bir adam söz konusu olduğu için endişeye elbette mahal var demektir. Batı Şeria’daki kanun dışı Yahudi yerleşimlerinin ilhakıyla birlikte Filistinliler için her şey çok daha kötü olmaya gebe. Kudüs’e gelince. Filistinliler için başkent sayılan bir yerde varlıkları bile artık çok görülür halde.

Trump, mültecilerin statüsünü yeniden tanımlama çabası içinde ve herkesi iknaya çalışıyor. Asıl amacı, 1948’de evlerinden sürülenlerin soyundan gelenleri silah ve tanklarla kalıcı bir sürgünde bırakmaya çalışmak.

Trump, bunların hepsini gerçekleştirebileceğini düşünüyor çünkü dünya yüzünü öteki tarafa çevirip Filistinlileri yüzüstü bırakma derdinde. Kudüs Günü işte bu duruma meydan vermemek için var.

Eğer Filistinli kardeşlerimizle gercekten omuz omuza durmak istiyorsak, özgürlüklerini, adalet taleplerini ve eşitlik haklarını gündeme taşımalı ve bu Kudüs Günü’nü her zamankinden daha unutulmaz kılmalıyız. Başkalarının sizi bu yoldan çevirmesine asla izin vermeyin.

Çok yaşa, hep varol Filistin!