Asıl iflas eden ekonomi değil Lübnan siyaseti

Geçen yılın sonlarında meydana gelen protesto gösterileri Lübnan’daki siyasi krizin derinliğini net bir şekilde ortaya koydu. Whatsapp uygulamasına getirilen vergiyi, ülkedeki acımasız özel sektör icraatlarını ve alıp başını giden yolsuzluğu görmezden gelen devlet idaresi, sıradan vatandaş söz konusu olduğunda katı yüzünü bir anda gösterebiliyor. Evet, Lübnan devleti ülkedeki yolsuzluğa gıkını çıkarmıyor. Zira ülke ekonomisini din ve mezhep temelli üleşme sistemi belirliyor.

2012 yılında yüzde 131 olan borç yükü, 2019 itibariyle yüzde 164’e ulaştı. Lübnan lirası dolar karşısında üçte bir oranında değer kaybetti. Ülke, gıda ve tüketim maddeleri açısından dışa bağımlı olduğu için temel ihtiyaçlar ve ilaç konusunda sıkıntılar yaşanmaya başlandı.

IMF’YE MUHTAÇ HÂLE GELDİ

Bankalar, döviz noktasında ihtiyatlı davranmak adına hesap başına haftalık 200 dolar gibi bir para çekme kotası getirdi. Uzmanlara göre Lübnan’ın bu büyük krizden sağ salim çıkabilmesi için IMF (Uluslararası Para Fonu)’den 8,5 milyar dolar yardım alması gerekebilir. Çünkü ülkede son 8 senede gerçekleşen büyüme sadece binde 5.

Lübnan devleti vatandaşlarına gerektiği gibi sağlık ve eğitim hizmetlerini verebilmekten aciz. Orta sınıfı oluşturan vatandaşlar ihtiyaçlarını giderme noktasında özel sektörün imkânlarına bel bağlamış durumda. Su ve elektrik gibi pek çok kamu hizmeti özel sektör tarafından vatandaşa servis ediliyor. Ülkede ulaşım ve nakliye giderleri sürekli yükseliyor. Hiç de azımsanmayacak bir kitlenin kazancı dış ülkelerden geliyor.

KOTALI ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI

Ayrıca Freedom House verilerine göre “özgürlük varmış gibi” değerlendirilen ülkelerden biri olan Lübnan’ın şu birazcık özgürlüğü de din ve mezhep grupları arasındaki çekişmelerin insafına kalmış halde. Daha kötüsü, ülkedeki her şahıs mevcut parçalı siyasi atmosferde bir tarafın adamı olmak durumunda.

Şahsi özgürlük sınırlarını bu tür gruplar belirlediği için özgürlük meselesi tam bir muamma boyutunda. Talepler ve eleştirilerin belirli kotalara bağlı oluşunu sokağa dökülen ahalinin sloganlarından anlayabilmek mümkün. Başka grupların attığı adımları dikkatle izlerken Hasan Diyab yönetimindeki yeni hükümet denkleminde herkes kendi kotasını bir kez daha öğrenmiş oldu.

Din ve mezhep eksenli bu ortam Lübnan için yeni değil, sıradan bir görüntü. On beş yıllık kanlı iç savaş sonrası 1989 yılında oluşan siyasi yapı bu. Lübnan’daki din-mezhep temelli dengeler çok hassas; iç ve dış siyasi etkenlerden yeterince nasibini alıyor. Ayrıca gıda ve diğer tüketim maddelerinin ülkeye giriş yaptığı limanlar gibi önemli stratejik gelir kaynakları bu gruplar arasında paylaşılmış durumda.

SİYASET ÜLKEYİ YEDİ BİTİRDİ

Ülkeye hükmeden siyasi seçkinler millî gelirin neredeyse yüzde 20’sini aşan büyük bir serveti zimmetlerine geçirmiş durumdalar. Forbes zenginler listesine baktığınızda bunu görebiliyorsunuz. Sadece kıyaslama yapmak için söyleyelim. Bu oran mesela Fransa’da yüzde 5 civarında, Çin’de yüzde 2, ABD’de ise sadece yüzde 1. Görüldüğü gibi Lübnan’daki ekonomik iflasın sorumlusu siyaset! Ne yakıt ne de Whatsapp vergisi… Ülke kaynaklarını üleşmeye dayalı siyaset anlayışı ile buradan yükünü tutan zengin tayfası.

HİZBULLAH AYRI BİR SORUN

Hasan Diyab hükümeti meseleye çözüm noktasında Uluslararası Para Fonu’ndan teknik destek talebinde bulundu. Ancak uluslararası sistemin istikrarsız ve güvenilmez bulduğu bir ülkenin talebine cevap gelmesi pek mümkün görünmüyor. İşin bir de Hizbullah boyutu var elbette. Lübnan’daki siyasi dengenin ağır elementi, yani ülkenin fiili hâkimi durumundaki örgütün İran’ın uzun kolu olduğu düşünüldüğünde uluslararası sistemin Lübnan’ı görmezden gelmesi biraz daha kolaylaşıyor. Gerçi Hizbullah da uluslararası paraya pek sıcak bakmıyor. Üstelik sadece siyasi bir oyuncu değil, neredeyse Lübnan ordusuna denk askeri bir güce de sahip.

BİR DE KORONAVİRÜS VURDU

Lübnan Eurobond borçlarını ödemede başarısızlığa düşüp iflasını ilan ettiyse bunun arkasında görüldüğü gibi din-mezhep eksenindeki siyasi anlayış ve bunun neticesi olarak neşvünema bulan yolsuzluk var. Uluslararası Para Fonu’ndan gelen yüzde yirmilere varan vergi artışı tavsiyesi, ülkedeki temel ihtiyaç maddelerine, elektriğe, yakıta ve benzine gelen zamlar ne yolsuzluğa ne de ülkenin kaynaklarını kurutan din-mezhep eksenli özel sektör yapısına bir çözüm sunabildi. Bunun üzerine bir de koronavirüs krizi kapıya dayandı. Virüs, bütün dünyada olduğu gibi Lübnan’da da bütün göstergeleri altüst etti. Ülkedeki gıda ve ilaç sıkıntısı daha da büyüdü. İflas ilan etmiş bir ülke için işler daha da zor diyebiliriz.