Amerikan çağının sonu mu?

Türkiye’nin beklenmedik bir şekilde Barış Pınarı Harekâtı’nı duyurması ve Rus güçlerinin Suriye içlerinde ilerlemesi, Amerikan askerlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesiyle birlikte gerçekleşince siyaset yapıcılar ve analistler dünya çapında büyük bir şaşkınlığa uğradı. Putin’e Suriye’yi kolay bir lokma olarak sunduğu ve Kürt müttefiklerine sırt döndüğü için Amerikan Kongresi hatta kendi partisinden temsilciler bile ABD Başkanı Trump’ı eleştiri yağmuruna tuttu.
Türkiye’nin harekâtını izleyen günler, dünyanın nasıl değiştiğine dair önemli bir veriler sundu. 1954 yılından bu yana dünya düzeninin sorumluluğunu üstlenen ABD, İngiliz ve Fransız sömürge imparatorluklarının yıkılışı sonrası Ortadoğu’nun her karışına nüfuz etti. Soğuk savaşın bitmesiyle 1991 yılından itibaren dünyada tek süper güç olarak kaldı, uluslararası sistemin sorumluluğunu tek başına üstlendi. Kendi millî menfaatlerine dayalı finans, ekonomik, diplomatik ve siyasî bir şebeke tesis etti. 11 Eylül sonrası bu yaklaşım daha belirgin hâle geldi, terörizm ile savaş söylemi çerçevesinde Ortadoğu’daki iki devlet hedef alındı. Bölgedeki uluslararası güçler dengesi tamamen değişti.
Fakat zamanın ruhu da değişti.
Bugün ABD’nin geleneksel ve stratejik düşmanı Rusya, Ortadoğu’da yoğun ve komplike bir şebeke tesis ediyor, gerek Suudi Arabistan ve İsrail gibi köklü ABD müttefikleriyle gerekse Tahran ve Hizbullah gibi köklü ABD düşmanlarıyla ilişkiler geliştirebiliyor.

PUTİN, SUUDİ KRALI
SELMANLA AYNI KAREDE

Nitekim 2017 yılında Suudi Kralı Selman Rusya’yı ziyaret ettiğinde soğuk savaş yıllarında buz tutmuş ilişkiler yeniden canlanmış, iki ülke arasında tam 15 adet işbirliği anlaşması imzalanmıştı. İran tarafından yapıldığı iddia edilen Suudi petrol tesislerine saldırı sonrası, Rusya Suudi yönetimine daha da yanaşmış ve köprülerin yeniden inşası bahis konusu olmuştu.
Ukrayna ile mevcut anlaşma hükümlerine rağmen 2014 yılında Kırım Yarımadası’nı işgal eden Rusya lideri Putin’in Cemal Kaşıkçı’yı haydutça öldürten Muhammed bin Selman’ın yanında saf tutması ayrıca dikkat çekti. ‘Çöldeki Davos’ konferansında Suudiler Rusya’ya ait Novtak projesinin yüzde 30’unu satın alırken tam 21 milyar doları gözden çıkardı.
Karşılıklı işbirliği diğer sektörlere de hızla sirayet etti. Suudi yönetimi dünyanın en büyük buğday üreticisi Rusya’dan buğday alımını kolaylaştırmak için yeni kanuni düzenlemeler yaparken diğer yandan Rus tarım sektörüne yatırım yapma fırsatlarını değerlendirmeye koyuldu.

ORTAK MÜTTEFİK RUSYA

Evet, Aynel Arap ve Menbiç’ten ABD askerlerinin çekilmesiyle oluşan boşluğu bugün Ruslar doldurmuş durumda. Bölgede vekalet yapılarını kullanarak sıcak çatışma içerisinde bulunan iki düşman devlet İran ve Suudi Arabistan ile dengeleri ilişkiler yürütebilen bir devletten bahsediyoruz. Suriye’de birbirine giren İran ve İsrail örneği hâkeza. Bugün Rusya hem İran, hem Suudi Arabistan, hem de İsrail açısından önemli bir müttefik olarak algılanıyor. Daha ne olsun!…
Son Suudi Arabistan ziyaretinde araya alelacele Birleşik Arap Emirliklerini sıkıştıran Kremlin yönetimi buradan 1,4 milyar dolarlık anlaşmalar çıkarmayı başardı. Yapay zekadan havacılık sektörüne uzanan bu işbirliğinin neticesi olarak Abu Dabi yönetimi Rus savaş uçakları satın almayı kararlaştırdı.
Suudi Arabistan’ın tersine Birleşik Arap Emirlikleri’nin Rusya ile bir zihniyet örtüşmesi içinde olduğunu belirtmek lazım. Libya’da, Sudan’da ve Yemen’de Birleşik Arap Emirlikleri seküler yapılara destek veriyor. Rusya fazla renk vermese de Libya denkleminde safını seçmiş durumda. Moskova, El Beyda’daki Merkez Bankasında Hafter namına para basıyor. Abu Dabi – Moskova ilişkisi Libya’da güçlü. Nitekim bu yıl içerisinde Rusya’dan Libya’ya gönderilen silahların Emirlikler üzerinden gönderildiği herkesin mâlumu.

AMERİKA DEVREDEN ÇIKTI

Suudi – Rus ilişkileriyse daha ziyade ticaret ağırlıklı. Suriye savaşında farklı cephelerde bulunmak da arayı bozmuşa benzemiyor. Abu Dabi Suriye’de Rus tezini kabul etmiş durumda. Esed’li bir çözümü artık destekliyor. Suudi Arabistan ise henüz böyle bir karara varmış değil.
Rusya’nın Ortadoğu’da oyun kurucu olduğu artık herkes tarafından sessiz şekilde onay görmüş durumda. Bölgedeki her ülke kendi pozisyonunu artık bu yeni duruma göre yeniden belirliyor.
Hatta ABD yönetimi ve Trump bile Suriye’nin kuzeyinden çekilme kararıyla bu yeni durumu onaylamış oluyor. Rus güçleri bölgedeki petrol kaynaklarına artık ABD’den çok daha yakın. Rusya, Suriye’deki uzun vadeli yatırımlarının karşılığını alıyor diyebiliriz. ABD petrol bölgelerine asker kaydırmaya çalışsa bile herhangi bir gerginlik vuku bulursa koz Rusların elinde olacak.
Bütün bunlar, Amerikan çağının artık sona erdiğini söylüyor.