Arap Baharıyla birlikte Akdeniz her zamankinden daha fazla ısınmaya başladı ve tam anlamıyla “sıcak deniz” haline geldi.
İsrail, çıkardığı doğalgazı satabilecek mecra bulamıyor.
Rusya ve İran, Suriye’nin düşmesiyle Akdeniz’e açılan kapısının ilelebet kilitlenmesinden korkuyor.
Suriye’deki iç savaş dolayısıyla Avrupa’ya akın eden milyonlarca mülteci, Avrupa ülkelerinin kabusu haline gelmeye başladı. Avrupa’nın böbürlenerek dünyaya pazarladığı, çoğu zaman sopa olarak kullandığı ve dayattığı “insani değerler”, hiç hazzetmedikleri Ortadoğu’nun esmer insanlarına tosladı. Akdeniz’in masum, mazlum, silahsız ve fakat “Müslüman” insanları, AB tarafından “ulusal güvenlik tehdidi” olarak nitelenir oldu.
Paris saldırılarına kadar Ortadoğu’daki savaşa “yesinler birbirini” diye bakan, bebeklerin cansız bedenleri kıyılara vuruncaya, Müslüman mülteciler Avrupa topraklarına adım atıncaya kadar vicdanına kilit vuran AB, abandone hale geldi.
Mülteciler üzerinden yeni ırkçılık dalgası başladı. Sınırların olmadığı AB artık tel örgüler coğrafyası haline geldi. Ve onların tel örgüleri, Akdeniz’i kimsesizler mezarlığına çevirdi. Akdeniz, tam anlamıyla “ölü deniz” oldu.
Ancak, Akdeniz’deki bu çalkantı, yeni bir dünyanın sesidir aynı zamanda.
Akdeniz, üç kıtayı birbirine bağlayan 2.5 milyon metrekarelik bir denizdir ve dünyanın merkezidir…
Romalılar Akdeniz’e “bizim deniz” dermiş. Roma İmparatorluğu’nu tarihe gömdükten sonra Akdeniz’e açıldığımızda Akdeniz ekseriyetle “Türk Gölü” olarak anılmaya başlanmıştı. Ta ki, 18’inci yüzyıla kadar…
Birinci Dünya Savaşı patlak verinceye ve güç dengesi Batı’ya kayıncaya dek, Akdeniz’i elinde tutan tarihi elinde tutmuştur. Akdeniz’i elinde tutan kültür ve medeniyete şekil vermiştir. Akdeniz’i elinde tutan ticareti elinde tutmuştur. Akdeniz’i elinde tutan, dünya siyasetini elinde tutmuştur.
Dünya ticareti Akdeniz’den okyanuslara kaymaya başladığında, kapitalizm kendine akacak yeni engin sular bulduğunda, Akdeniz de önemini yitirmeye başlamıştı. Ancak, bugün Akdeniz, yeniden dünya ekonomisinin merkezine oturmaya başladı. Petrolün, doğalgazın, sıcak paranın akacağı sular yeniden Akdeniz’in suları haline gelmeye başladı. Akdeniz coğrafyası yeniden tarihin merkezine oturdu.
Büyük güçlerin adeta sivrisinekler gibi bataklık haline getirdikleri Suriye’ye üşüşmesi de bu yüzden. Suriye, Akdeniz’e açılan en önemli kapılardan biri… Büyük güçler, bu kapının kilidini, bu kapının anahtarını elinde tutmak istiyor.
Bugün yeniden Akdeniz üzerinde güç dengeleri kurulmaya çalışılıyor. Dünyanın önde gelen güçleri, Akdeniz’e “bizim deniz” diyebilecekleri bir dünya sistemi kurabilmek için yarışıyor.
Dünya dengeleri yeniden değişiyor ve bugün artık Batı, birinci dünya savaşından bu yana sürdürdüğü “tek güç merkezi” olma unvanını kaybediyor.
Dünyada artık sadece Batı yok… Batı dışı moderniteler, batı dışı ekonomik ve siyasi güçler yükseliyor. 2050 yılı projeksiyonlarına göre, dünyanın en büyük ekonomik gücü ABD, Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü sıraya gerileyecek.
21’inci yüzyılın kaderi şimdiden şekilleniyor. G-7 denilen Amerika, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Japonya ile E-7 (Emerging, Yükselen) 7 ülke, yani Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Endonezya, Türkiye ve Meksika karşılaştırıldığında, evet, bugün G-7’nin E-7’ye üstün olduğu görülüyor… Ancak, 2030 projeksiyonlarında, E-7’lerin toplam GSMH’sının G-7’lerin toplam GSMH’sinden açık ara fazla olacağı öngörülüyor.
Bugün Doğu Akdeniz’e uzanan kanlı savaşın arkasında biraz da bu tarihsel gerçeklik var. Dünya dönüyor, dünya döndükçe tarih de dönüyor.
Türkiye, 2001 yılındaki ekonomik krizi kısa sürede atlattıktan ve 2003 yılından itibaren ardı ardına büyüme rekorları kırıp Avrupa’nın en büyük altıncı, dünyanın en büyük on yedinci ekonomisi haline geldikten sonra, haritayı açıp, Akdeniz’e bakardım.
Siz de bakın. Akdeniz’i çevreleyen ülkelerin ekonomik durumlarına, bugünkü siyasi durumlarına ve geleceklerine bir göz atın…
Akdeniz, dünyanın bu en büyük iç denizidir ve bugün bu denize kıyısı bulunan 22 ülke vardır.
Kuzey Afrika’da, diğer bir deyişle Güney Akdeniz’de Türkiye’den daha büyük bir ekonomi yok… Doğu Akdeniz’de Türkiye’den daha büyük ekonomi yok. Batı Akdeniz’de ekseriyetle Avrupa ülkeleri var.
Haritayı açın, bakın… Fransa, İtalya, İspanya… Bugün, Akdeniz’e kıyısı olup ekonomik olarak Türkiye’den bir iki adım önde olan yalnızca bu üç ülke var… Ancak, ivme Türkiye’den yana… Bu üç Avrupa ülkesinin Türkiye’nin dinamizmine, büyüme hızına yetişecek takati yok.
Sömürgeler dönemi geride kaldı… Sanayileşme alanındaki farklar kapanıyor.
Yeni bir Afrika, yeni bir Asya kuruluyor.
Avrupa küçülmüyor ancak yorgun Avrupa’nın, daha genelde yorgun Batı’nın hızı, Asya’nın hızına yetişemiyor.
Batı’nın değil ama Batı üstünlüğünün sona erdiği bir safhaya giriyoruz.
Batı üstünlüğü sona erince, medeniyeti “Batı”ya eşitleyen zihinler de alt üst olacak. Akdeniz, yeniden medeniyetin merkezine oturacak ve Türkiye bu “yeni dünyanın, yeni yüzyılın” yükselen yıldızı olacak.
Batı adına hareket eden “entelektüel zihin işgal şebekesinin” kimi zaman medya, kimi zaman akademi kadroları üzerinden Türkiye aleyhine kampanyalar başlatması işte bu yüzdendir. Türkiye’nin Cizre’de, Silopi’de, Sur’da körüklenen terörle terbiye edilmek, istikrarsızlaştırılmak istenmesi bu yüzdendir. Kuzey Suriye’de Türkiye düşmanı merkezlerin güçlendirilmek ve bu yolla Türkiye’nin kuşatılmak, çevrelenmek istenmesi de bu yüzdendir. Türkiye’nin güneyine duvar örerek Ortadoğu’yla, işbirliği geliştirebileceği Sünni coğrafyayla bağının koparılmak istenmesi de bu yüzdendir.
Türkiye’yi dizginlemek, kuşatmak istiyorlar. Türkiye’yi Akdeniz üzerinden şekillenen “yeni dünya sistemi”nin dışına atmak istiyorlar. Türkiye sistemin dışına itilebilirse, Akdeniz’e “bizim deniz” diyebilecekler.
08Türkiye, çok uluslu bir kuşatma projesine karşı amansız bir mücadele sürdürüyor. Türkiye, tarih boyunca bu türden kuşatmalara karşı büyük direnç gösterdi. Ve Akdeniz’e “bizim deniz” diyebilen büyük bir devlet haline dönüştü. Türkiye’nin bugün de böylesi bir tarihi birikimi, nüfuz gücü, potansiyeli mevcuttur. Orta vadede “bizim deniz” diyebileceğimiz günler gelecektir.