AK Parti’nin Jön Türkleri

Osmanlı İmparatorluğu en büyük darbeyi, okuyup adam olsun, ülkeye fayda sağlasın diye yurt dışına gönderilen gençlerden yedi. İlim, fen, teknik öğrensin diye gönderilenler batılı hayat tarzı hayranı olup geri döndüler. Döndüler ve geri kalmışlığın yegâne sebebi olarak gördükleri İslam dini ile mücadele etmeye başladılar. Elbette onların zihni dönüşümlerine uluslararası emperyalizm büyüt katkı yaptı fakat Osmanlı bu dönüşümü görmedi, göremedi, algılayamadı.

Sultan Abdülhamid ülkenin dört bir yanında okullar açtı, insan kaynağı yetişsin diye çaba sarf etti ama ortaya çıkan mezunlar en önemli iş olarak O’nu yok etmeye odaklandılar. İttihat ve Terakki olarak vücut bulup önce onu tahttan indirdiler sonra koca bir imparatorluğu darmadağın ettiler. Acaba tarih tekerrür mü ediyor diye endişelenen hiç de az değil.

Mahallî seçimlerde oy kullanan 18-30 yaş arası gençler baz alındığında iktidar partisinin yüzde 25’lerde kalmasını nasıl okumalıyız? Gençler Ak Parti’ye mesafeli davranırlarken, diğerleri ne diyor da onlara yöneliyorlar? Bu manzaranın serinkanlı bir şekilde analizinin yapılması lazımdır.

Gençler doğaları gereği isyana meyillidirler. İsyan edecekleri ilk merci de ülkeyi yöneten otoritedir. 30 yaş ve altı Ak Parti dışında bir iktidar görmedi. Görenler de bunu algılayamayacak kadar küçüktü. Dolayısıyla bu kesimin meleği de, şeytanı da Ak Parti’den ibaret!

İyi bildiğini de, kötü bildiğini de Tayyip Erdoğan’a bağlayan bir kitle bu. 28 Şubat yılları onlara bir şey ifade etmiyor. Yokluk ve zilletle geçen sömürgeleştirilmiş zamanları bilmiyorlar ve algılayamıyorlar. Onlar için milat 2002’de başladı ve hâlen devam ediyor.

Dolayısıyla 2002 öncesi dönemlere yönelik kıyaslamalar onlarda karşılık bulmuyor. Peki, durum buysa, iktidar partisi bu nesle yönelik ne yapıyor? Genç kitleye yönelik ne gibi bir hayat tarzı önerisi var?

Siz biliyor musunuz? Benim aklıma hemen bir cevap gelmiyor ne yazık ki… Oysa öteki taraf çok cazibeliAhlâkî açıdan sınırsızlığın teşvik edildiği, her türlü zevk ve haz duygusunun köpürtüldüğü, üretmekten çok tüketmenin önerildiği bir hayat biçimi var orta yerde. Televizyonla geliyor, sinema ile geliyor, sosyal medya ve internet ortamı ile geliyor. Geliyor da geliyor.

Peki, Ak Parti bu yeni nesilleri cezbedecek alternatif bir proje geliştirebildi mi? Ya da Ak Parti STK’sı gibi davranan, proje adı altında devletten milyonlarca kaynak alan sivil toplum kuruluşlarının bir çabasını, önerisini, içeriği doldurulmuş bir çalışmasını duyanınız var mı?

Altyapı, teknoloji, ekonomik büyüme konularında büyük adımlar atan bir iktidar, aynı başarıyı eğitim, sosyal politikalar, aile ve kültür-sanat alanlarında neden gerçekleştiremiyor? Ülkenin her bir iline üniversite açmak kâğıt üzerinde şık bir istatistik gibi dursa da, içeriği ve yoğurduğu insan tipolojisi adına büyük bir problem kaynağı artık.

Mesela sadece oy kazanılması meselesi de değil. Akademik kadroların çok büyük bir kısmının ittihatçı kafasını taşıdığı bir üniversite ortamında yeni nesilleri bunların eline bırakmak en büyük yanlışların başında geliyor.

Üniversiteler yeni nesil Jön Türk yetiştiren bir modelde tüm verimliliği ile işlemeye devam ediyor. Yetiştiriciyi yetiştirmeden adam yetiştirmeye çalışmak, kendisine bu imkânları sağlayan iktidara düşman genç kitleler üretiyor. Tam bir kısır döngü…

Aile Bakanlığı uygulamaları ile evliliğin altının dinamitlenmesi, gençlik ile ilişkinin neredeyse spor ile sınırlandırılması, milli eğitimdeki problemin bakan değiştirilerek çözüleceğinin varsayılması Ak Parti iktidarların en önemli eksileri. Bu konuları dile getirenlere de boş işlerle uğraşanlar etiketi vuruluyor.

Ama sonuçta tüm bu iktidarı, imkânları insan denilen yaratığın tercihleri belirliyor. Ona ulaşmak, ona güven vermek, bugünü değil geleceği de ona göre formatlamak gerekiyor. Bugünün muktedirlerinin oturduğu yerlerde yarın gençler konuşlanacak.

Mirasınızı kime bıraktığınız, nasıl bir Türkiye’yi hangi kafadaki bir nesle emanet ettiğiniz mühim. Yol, köprü, havaalanı yapmak kadar gönül, zihin, bilinç inşa etmek de önemli. İnşâ kelimesi ile sadece “rant” kavramını algılayanların çoğunlukta olduğu bir parti ilelebet büyük bir iddia sahibi olamaz.

Maddi kalkınmayı tek ve yegâne başarı ölçüsü koyarsanız, en küçük bir ekonomik tökezlemede sizi iktidara taşıyanları yanınızda bulamazsınız. Nitekim mahallî seçim sonuçlarında gençlerin yeterince kazanılamaması ve yaşanılan ekonomik kriz büyük çapta etkili oldu.

Ak Parti geldiğinde beri bu ülkeye ekonomik olarak çağ atlattı, özgüven sağladı, muazzam kaynaklar üretti. Ama dedik ya, gönle girmek, bilinç inşa etmek konusunda eksik kalınınca, sadece bizden önce çok kötüydü demek, bugünün gençlerine pek bir anlam ifade etmiyor ne yazık ki. Temenni ederim Ak Parti lideri ve siyaset yapanlar konunun bu tarafına da dikkatlerini verebilirler.