24 Haziran nasıl anlaşılmalı?

24 Haziran seçim sonuçlarını okumaya devam ediyoruz.

Muhalif partilerden HDP, göreceli olarak zaferle çıktı diyebiliriz. CHP yetkililerinin seçmenine verdiği “Her evden HDP’ye bir oy” talimatının etkili olması ve batıdaki tuzu kuru Kürtlerin desteğiyle, % 10 barajını aşıp meclise girmesi başarıdır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Kürt seçmen, HDP’nin bu bölgeye yönelik politikalarını tasvip etmediğini oylarını azaltarak gösterdi. Kendisini doğuran PKK’ya rağmen HDP’nin politika geliştirmesini beklemek zaten hayal olurdu. Buna rağmen bölge halkının bu yöndeki beklentilerine cevap vermemesi hâlinde, Doğu ve Güneydoğu’da iyice kan kaybedeceğe benziyor.

İyi Parti yeni kurulmasına rağmen, Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden CHP ve uluslararası egemenlerden aldığı destekle, parlamentoya iyi sayılabilecek sayıda milletvekili sokmayı başardı.

Saadet Partisi’nin CHP ile kurduğu ittifak, kendi üyelerinden bir kısmının tepkisini çektiyse de, oylarını 1 Kasım 2015 milletvekili seçimlerine nazaran artırdı. Fakat kendi listelerinden milletvekili çıkaramadı. Bu ihtimale binaen CHP listelerinden seçime giren 6 adayından ikisi, meclise girmeyi başardı. Buna karşılık ittifak kanunu gereği, Kütahya, Nevşehir, Şanlıurfa ve Yozgat illerinde, CHP’ye 4 milletvekili kazandırmış oldu. Kütahya’da 3. sıra milletvekilliğini MHP’nin yerine, Saadet’in oylarıyla CHP kazandı. Nevşehir’de yine 3. sıradan milletvekilini MHP yerine, Saadet’in oylarıyla CHP kazandı. Şanlıurfa’da ise 13. sıra milletvekilliği AK Parti’ye gitmesi gerekirken, Saadet’in oylarıyla CHP kazandı. Yozgat’ta 4. sıra milletvekilliğini AK Parti alması gerekirken, Saadet’in oylarıyla CHP kazandı.

24 Haziran seçimlerini, Reis açısından değerlendirmeye gelirsek;

24 Haziran seçimlerinin en anlamlı kazananı, bana göre Reis.

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçecek, ilk başkan oldu. Bir başka okumayla Reis, 16 yıldır girdiği tüm seçimleri, açık ara kazanmasını bildi.

Başkanlık sistemi ile ilgili olarak, 3 büyük seçim yapıldı. Ve Reis bu üç büyük seçimin hepsinde, bir öncekine göre oylarını artırarak, büyük bir zafer kazanmıştır.

12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği oylamasında 21.787.610 oy aldı.

16 Nisan 2017 Başkanlık sistemine geçiş oylamasında 25.157.025 oy aldı.

24 Haziran 2018 Başkanlık ve Milletvekilliği seçiminde 26.325.188 oy aldı.

AK Parti açısından 24 Haziran seçimlerini değerlendirecek olursak, her ne kadar bir önceki seçime göre oylarında çok ciddi bir düşüş yaşasa da, aldığı 21.335.579 oyla birinci parti olmayı başardı. Fakat halkımızın, AK Parti’ye çok ciddi bir uyarıda bulunduğunu belirtmek gerekir. Halk AK Parti’ye “Kendine çeki düzen ver. Fabrika ayarlarına geri dön” diye çok ciddi bir uyarıda bulunmuştur.

AK Parti yöneticileri bu ikaza aldırış etmez, vurdum duymaz davranırsa; önümüzdeki yerel seçimlerde, 16 yıldan bu yana yaşamadığı bir hezimeti yaşayabilir.

AK Parti’ye tavsiyelerimize gelelim…

Öncelikli olarak, OHAL acilen kaldırılmalıdır. Bürokraside bazı keyfi uygulamalar, bu kanundan alınan yetkilerle gerçekleştirilmektedir. Benim şahsen tanıdığım 2 dostum, OHAL’de çıkartılan kanunlardan dolayı mağdur oldu. Her iki dostum da keyfi bir uygulamayla, yurt dışına çıkamıyor. Üç aydır tüm başvurularına hiçbir cevap da verilmiyor.

Öte yandan AK Parti belediyelerindeki bazı fırsatçılar ve kripto FETÖ’cüler temizlenmezse 2019 Mart ayında yapılacak belediye seçimlerinde hezimet kaçınılmaz olur. Belediyelerin son dönemlerde yaptığı ve bana usulen saçma gelen, işyerlerindeki yüzde 75 Türkçe kelime standartlarına uymayan tabelaların sökülmesi olayıdır. Kanun uygulanacaksa herkese uygulansın. Sadece sıradan vatandaşa uygulanırsa bu büyük haksızlığa sebep olur. Show TV, Star TV, Fox TV’ye bu maddenin uygulanmaması da ayrıca sorgulanmaya değer.

***

Kafkasların Yiğit Savaşçısı Şamil Basayev

Selam Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olduğum dönemde, savaş döneminde Türkiye’den Çeçenistan’a giden ilk gazetecilerdendim. Orada bulunan Çeçen dostlarımız vasıtasıyla ve tercümanlığımızı yapan can dostumuz Yasir Abbasov ile Azerbaycan-Dağıstan sınırını geçip, yaklaşık 200-250 km. uzunluğunda bir karayolunu kaçak olarak kat edip, Çeçenistan’a girdik. Naiber-Alleroy üzerinden, Genelkurmay Karargâhı’nın bulunduğu Vedeno şehrine ulaştık. Burada, bizi Şamil Basayev karşıladı.

Şamil Basayev’i ilk gördüğüm anda, Fetih Suresi’nin son ayetlerini hatırlattı bana: “Muhammed Allah’ın Rasülü’dür. Ve O’nunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler.”

Kendisiyle yaklaşık 45 dakika yaptığımız görüşmede, sıcakkanlı, cana yakın ve sempatik bir izlenim bıraktı. Görüşmemizin akabinde, hemen yanı başımızda bulunan askerleriyle, aralarında geçen diyalogları bana, Şehid Reisimiz Metin Yüksel’i hatırlattı. Askerleriyle olan samimi ve şakalaşan davranışları, tıpkı Metin Yüksel’in davranışı gibiydi.

Kendisiyle tanışma faslını bitirdikten sonra, sıcak temasın bulunduğu cephelere gitmek isteğimizi söylediğimizde, çok tehlikeli olduğunu ve korkabileceğimizi, söyledi. Ben de kendisine, Afganistan’da ve Bosna’da, cephelerde bulunduğumu anlattım. Bunun üzerine, işaret parmağı ile bir tarafı işaret ederek, “Şurada 3 km. ilerde, on günden beri Ruslarla savaşıyoruz. Sizi oraya götürebilirim” dedi.

Cephede durumun nasıl olduğunu sorduğumda ise, cevabı şaşırtıcıydı: “Yaklaşık yüze yakın tank ile bize saldırdılar. On günden beri bir adım ilerleyemediler. Fakat on gündür Vedeno’yu uçaklarla bombardıman ediyorlar. Şehirde neredeyse isabet almadık bina kalmadı. Maalesef, uçaklara karşı uçaksavarlarımız yeterli değil. Bizim elimizdeki uçaksavarlar 1000-1500 m. menzilli. Uçaklar ise 3000 metreden aşağıya inmiyor. Yukarıdan bombaları sallayıp kaçıyorlar. Bizim ise elimiz kolumuz bağlı, sadece taciz atışı yapabiliyoruz. Ama karada, bir adım bile attırmıyoruz. On günden beri sadece kırk kişi karşısında, bir adım bile ilerleyemiyorlar.”

Bu konuşma esnasında sağımızda, solumuzda bir sürü asker bulunmaktaydı. Ben bu askerleri göstererek “Cepheye, neden daha fazla asker götürmüyorsunuz” diye sorduğumda, beni hayrete düşüren şu cevabı vermişti: “İhtiyacımız yok. Sadece bu askerleri bazen 24 saatte, bazen iki günde bir değiştiriyorum.”

Şamil Basayev için çok şey yazılabilir. Onun askeri operasyonları, belki de ileride askeri okullarda ders olarak okutulacaktır.

Bu yiğit insan, 9 Temmuz 2006 Pazar günü, İnguşetya’da bulunduğu aracın infilak etmesi sonucu şehadet şerbetini içti.

Bu yiğit insanı, rahmetle yâd ediyorum, ruhu için El Fatiha…