Kore’nin kalkınma efsanesinde FETÖ’nün rolü

Gazeteci Hulusi Turgut, Yeni Yüzyıl gazetesinin 21 Ocak 1998 tarihli nüshasında şöyle yazmıştı: “Moon tarikatı ile Fetullah Örgütü arasındaki bağ, hedef benzerliğinden ibaret değil. Organik ilişki var. Moon tarikatının Türkiye halifesi, Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Sekreterlerinden Kasım Gülek ile Gülen’in dostluğu artık saklanmıyor. Kasım Gülek, F. Gülen’le çok iyi dostluk ilişkileri içinde bulundu. Gülen, Kasım Gülek’le sık sık görüşürdü.”

Meseleyi kavramak için ‘Moon – Kasım Gülek ilişkisi’, ‘Kasım Gülek – FETÖ ilişkisi’, ‘FETÖ – Moon ilişkisi’ ve bunların hepsinin CIA ile çapraşık ilişkisini tek tek ele almak gerekiyor. Yeri geldiğinde inşallah bunlara tek tek temas edeceğiz.

Görüleceği üzere, FETÖ ile Moon arasında organik bir bağ var. Bu bağı kuran kişi de Kasım Gülek. Gülek ölene dek, Moon’un Türkiye elebaşısı idi. Gülek’in yerine de Yaşar Nuri Öztürk geçmişti. O da mevta olduğuna göre “şimdiki isim kim” henüz bilmiyoruz. Zekeriya Beyaz aklî melekelerini kaybettiğine göre, Prof Aydın mı, Prof Erkal mı? Bunu da bilmiyoruz!

Rockefeller’in Türkiye ayağı görevini de üstlenen Gülek, aynı zamanda Pentagon ve CIA ile güçlü ilişkileri olan biriydi. Türkiye’nin “Adı Aylin” adlı kitap ile tanıdığı Aylin Devrimer Radomuslu Coates, Gülek’in baldızıydı.

Aylin, Amerikan ordusunda subaydı ve CIA adına çalışıyordu. 19 Ocak 1995’de evinde öldürülen Aylin’in vasiyetnamesine göre, ablası Nilüfer Devrimel Gülek’in kızı Tayyibe tek varisiydi. Hani şu Ecevit’in devlet bakanı yaptığı, FETÖ’cü eski bakanların da AK Parti’ye dâhil etmeye çalıştığı Tayyibe var ya işte o. Bu mesele çok girift, karışık ve ayrı olarak ele alınacak.

Biz Moon’a dönelim. Rahmetli Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Kasım Gülek’in Moon örgütünün en önemli müdavimlerinden biri olduğunu kaydediyor hatıratında. Peki, kim bu Mooncular?

Çocuk hırsızı: Moon

Türkiye, Moon’u daha çok çocuk hırsızlığı haberleriyle tanır. Bayram Keten’in neşrettiği “Ay Çarpması Ayinleri” isimli kitabın arka kapağında, “Bu kitapta yeni bir dinle tanışacaksınız” denilir. Bu yeni dinden kasıt Moon’dur.

Kitapta devamla şunlar yer alır: “25 Mayıs 1054’te fırtınalı havalara dayanıklı yelkenleriyle ilk kez okyanusta yolculuğa çıkılmıştı. Bu, yenidünya için atılan ilk adımdı. 25 Mayıs 1853’te ilk kez mekanik elektrik üretimini bulmuştu. Bir 25 Mayıs günü Marx, ‘Das Kapital’ adlı kitabını yazmaya başlamıştı. 25 Mayıs 1907’de Albert Enstein çözemediği matematik formülünü rüyasında çözmüştü. 25 Mayıs 1958’de dünyadaki bütün masalları bir kitapta toplamak için bir kurul kurulmuştu ve bu kurul hâlen çalışmalarına devam etmektedir.”

25 Mayıs 1958 tarihi önemli. Çünkü 1 Mayıs 1955’te ilan edilen Moon örgütü, ilk misyonerini 25 Mayıs 1958’de Japonya’ya gönderir. İddiaya göre bu ilk açılım “Moon dini”nin en önemli günüdür.

1054 yılından kasıt ne olabilir? İddialara göre bu tarih, aralarındaki anlaşmazlıkların neticesinde birbirilerini aforoz ederek, “Vatikan Katolik” ve “İstanbul Ortodoks Kilisesi” şeklinde 1054’te ikiye bölünmelerine işarettir. Mooncular yeni dinleri ile bu ayrılığa son vereceklerdir. Dahası sadece Hıristiyanları değil, Hıristiyan olmayan herkesi de bünyelerinde toplayacaklardır. Amaç budur.

Moon örgütü, ‘dünyadaki tüm insanların önümde diz çökmesine neden oldum’ diyen, çoğunlukla kirli kişiliklere verilen Nobel Ödüllü Sun Myung Moon tarafından kurulur. Moon’un eski adı Mançurya’dır. İlk olarak Kore’de kurulan örgüt, merkezini CIA’un kucağına yani Amerika’ya taşır. Moon, ilk önce Budist ise de CIA’ın Kore Savaşı ve sonrasındaki hamleleri ile Hıristiyanlaştırılmış bir ajandır. Ancak onun Gülen’den farkı, dinini açıkça söylemesi. Gülen ise Müslüman olmadığı halde, Müslümanmış gibi davranan daha adi bir varlık.

Moon’un, Kasım Gülek ve Turgut Sunalp’ın NATO adına Kore’de görev yaptığı dönemde yani Kore savaşında bizdeki Komünizmle Mücadele Dernekleri gibi anti-Komünizm karşıtı faaliyetleri yürütürken, Kuzey tarafından ele geçirilir. ABD’nin girişimleri ile kurtarılır. Bu kurtarmanın bir diyeti olmalıdır ve o da bunu büyük bir gayretle ödeyecektir.

Savaş bitmiş, Moon kurtulmuştur. Yıl 1954 Mayıs’ıdır Güney Kore’nin Pussan tepelerinde yalnız başına otururken, kendisine İsa’dan ‘vahiy’ geldiği yalanıyla ortaya çıkar. Takvimler 25 Mayıs 1958’i gösterdiğinde “Birleşme Kilisesi (Unification Church)’ni kurduğunu ilan eder, misyonerlerini de ülkelere göndermeye başlar.

Biri Hz İsa (a.s.)’yı diğeri Hz Muhammed (s.a.v.)’i âlet eder

Nasıl ki, FETÖ çakalı kendini Hz Muhammed (s.a.v.)’ın varisi gibi gösterip, O (s.a.v.) ile rüya yoluyla ya da bizzat gelip gitmelerle görüştüğü büyük yalanıyla Hakk’tan nasipsiz kitleleri ardından sürüklemiş ise, Moon da İsa’nın vekili olduğu ve kendisine vahiy gelmeye devam ettiği yalanıyla ortalığı yakıp kavurmuştur.

Arkasında derin, karışık ve karanlık güçler bulunan Cizvit, Moon, Opus Dei, Scientology ve FETÖ gibi örgütlerin usûl ve araçları aynıdır. Aslında örgütlerin sayısı bu saydıklarımızla sınırlı olmayıp, bunlar en şöhretlileridir. Irak’ta Keznizani, Afganistan’da Topal Molla, Hindistan coğrafyasında Truglar, Pakistan’da Tarih-ül Kadri ve Kadiyanî/Ahmediler gibi uzayıp giden yüzlerce sapık müfsit yapı var.

CIA, MOON İLE NEYİ AMAÇLADI?

Sabahattin Zaim kitabında, Moon ile ilgili şunları kaydeder: “Amerikalıların hedefleri Kore’yi Hıristiyanlaştırmak, Kore’yi atlama taşı olarak kullanıp oradan Japonya’ya sıçramaktı. Kore’nin kalkındırılması sürecinin arkasında, bu ülkenin Hıristiyanlaştırılması politikası vardı. Gençleri köylerdeki okullarda ve liselerde yetiştiriyor, içlerinden temayüz edenleri alıp Amerika’ya götürüyorlar, orada iyice Hıristiyanlaştırıp geri getirdikten sonra, onları şirketlerin başına koyuyorlardı.”

Nasıl bu hikâye size de tanıdık geldi mi? Aslında merhum Zaim hoca meseleyi çok güzel özetlemiş. Bize “Kore kalkınması efsanesi” olarak anlatılan şey, esasında Kore’nin Hıristiyanlaştırılması siyasetinin iktisadî bir uzantısından ibaret o kadar.

ABD daha önce Amerikalı Protestanların çalışmalarıyla, Filipinler’i İspanyolların elinden almıştı. Yeni hedef ise Kore idi. Bugünden bakıldığında iktisadî bir başarı var Kore’de! Ancak artık Korelilerin yüzde 90’ı mahallî dinlerini bırakmış, ya Hıristiyan, ya ateist olmuştur. Dahası aile yapısı ve kadın-erkek ilişkileri bozulmuş, sapıklık Kore’nin ihraç ürünleri arasına girmiştir. Sapık filmlerin önemli merkezlerinden biri Kore hâline gelmiştir. Bugün bunlar, CIA ve uzantısı Kore FETÖ’sü Moon sayesinde olmuştur.

Moon, bir kilise kurduğunu açıkladığında amacını, “Kore’nin kendi millî kültürü ile Hıristiyanlığı birleştirmek” diye duyurmuştu. Bunu da şu cümlelerle ifade etmişti: “Asıl Hıristiyan biziz, diğerleri karışıktır.”

Kore kalkınma efsanesine ait fabrikaların pek çoğu Moonculara ait. Tıpkı bizdekilerin FETÖ’cülere ait olması veya FETÖ’cülerin haraca bağlaması gibi. Aslında hikâyeler aynı. Birinin kitabını yazıp, sadece örgüt adlarını değiştirerek yayınlamak hepsini yazmakla neredeyse eş değer. Bu bahis hayli uzun ve inşallah devam edeceğiz.

Benzer konular