Aslı ‘sarmısak’ halk arasında ise ‘sarımsak’ şeklinde ifade edilir. Eski Türkçede ise ‘sarmusak’ ya da ‘samursak’ olarak söylenir.
Zambakgiller familyasından, toprak altında bir soğanı olan, gövdesi uzun, yassı ve sivri uçlu yapraklarla sarılmış, keskin kokulu bir bitkidir.
Biz metnimizde, halkın yoğun olarak kullandığı sarımsak ifadesini tercih edeceğiz. Hayatiyetle eş mânâda görülen sarımsak, ekmek kadar itibarlı baş yiyecektir.
Bitkilerin piri olan Messegue şunları söyler: “Babam sarımsağı çok severdi. Sarımsaksız bir gün bile geçirmezdi. Güneyde, gelenekleştirilen ve çocuklar için kızarmış bir ekmek dilimi üzerine sarımsak ve zeytinyağı sürülerek yapılan sandviçleri her zaman överdi. Ah! Büyükannem Sophie’nin hazırladığı bu dilimler!”
Sebze bahçelerinin bu yeşil giysili, püsküllü çiçek başlı, kırmızı ya da duru beyaz soğanlı efendisinin ana vatanı muhtemelen Asya illeridir. Pek çok hekim, uzun ömürlü insanların bunu sarımsağa borçlu olduklarını kaydeder.
Türklerin beyleri olarak anılan “aksaçlılar”ın bilgelik ve uzun ömürlerinin sarımsağa bağlandığı da görülür.
Devamı Gerçek Hayat 970. sayısında.