Aşılar otizme yol açar mı?

Muhafazakâr bir grubun endüstri lehine, millet aleyhine magazinel tıp yayını yapan bir medimagazin.com.tr sitesinde kısa bir süre evvel, “Aşı karşıtlarına şok! 650 bin çocukla yapılan çalışmada aşının otizme neden olmadığı gösterildi” başlıklı bir haber verildi. Daha birkaç yıl evveline kadar çocuklara aşı yapılmasının Allah’ın emri olduğu zannedilen, aşılama oranlarının en yüksek olduğu ülkemizde ne olmuştu da akademik çalışmalar günü gününe takip ediliyordu?

Hemen evvelinde ve arkasında bombardıman şeklinde birer cümlelik salgın haberleri verilmesi, 105 milyonluk Filipinler’de on binlerce kızamık vakasında 280 ölüm husule gelmesi, fakat bunların gerçek ölüm sebebinin ne olduğunun söylenmemesi, aynı ülkede yeni çıkan kızamık aşısı uygulandığı halde toplam 154 vakanın 19’unun Deng hummasından öldüğünden hiç dem vurulmaması, aşının başarısızlığı ve yan etkilerinden dolayı kızamık aşısı oranlarının da düştüğünden hiç bahsedilmemesi, algı yönetiminin nasıl yapıldığı hakkında bir fikir verebilir zannederim.

Araştırma ne diyor?

‘Kızamık, kızamıkçık, kabakulak (KKK) aşısı ve otizm; millî kohort çalışması’ başlığını taşıyan müşahede çalışması kısaca; Danimarka’da 1999-2010 yılları arasında 657 bin çocuğun aşı ve psikiyatri kayıtlarının 2013’e kadar değerlendirilmesinden elde edilen bilgilere dayanıyor. Çalışmada, KKK aşısı yapılmış ve yapılmamış (dikkat, hiç aşı yapılmamış anlamına gelmez) çocuklarda risk faktörleri ve otizm gelişimi mukayese edilmiş. KKK aşısı yapılan çocuklarda bu aşının yapılmadığı çocuklardakine göre otizm oranının anlamlı olarak artmadığı sonucuna varılmış. İddia bu!

Nüfusu 5.5 milyon olan, yılda 65 bin bebek doğan Danimarka’da on yılda 6500 otizm vakası görüldüğünü belirlediklerine göre, her yüz bebekten birinde (ABD’de 36’da bir) otizm görülmektedir ki, bu rakam bile kabul edilemezdir.

Bu bebeklerin 5.592’si KKK aşısı yapılan grupta, 525’i bu aşının yapılmadığı grupta (%0.1) olduğu için arada fark görülmediğini belirtiyorlar. Fakat tam aşısız bir tane bile çocuk olmadığından tabii ki bahsedilmemiş. Üstelik aşısız(!) denilen grubun çok az olmasından dolayı ‘sıhhatli kontrollerde taraflılık’ denilen durum ortaya çıkmaktadır!

Çalışmada açıkça görülebileceği gibi Danimarka’da 5’li karma aşı (DTaB-IPV/HİB) ve KKK aşıları (toplam sekiz aşı, 23 aşı dozu) yapılmakta, hepatit B aşısı ise yapılmamaktadır!

Bu noktaya hassaten dikkat çekmek lazımdır. Zira hepatit B aşısının da otizm ve diğer beyin hasarları ile alâkası hakkında görülme sıklığı (epidemiyolojik) değil, deney (eksperimental) çalışmalardır.

CDC muhbiri olarak tanınan ve makaleyi ciddî şekilde eleştiren Brian Hooker’ın yazısına bırakılan bir yorumda da belirtildiği gibi; otizm kayıtlarından 8 alt grubun 3’ü bilerek alınmamış, neden alınmadığı da izah edilmemiştir.

Makalenin ilmî jargonda ÇÖP olmasının diğer sebepleri:

-Aynı ekibin 2002-2004 arasında aynı data ve metotlar ile yaptığı diğer yayınları ve araştırmacıların çıkar ilişkilerini ortaya döken autismage.com editörü ve diğerlerine cevap veremedikleri bilinmektedir.

– Asena Devlet’in asihakkinda.com sitesindeki yazısında, o yayınları yapan ekipteki araştırmacı Paul Thorsen’in zimmetine bir milyon dolar geçirdiğini okuyabilirsiniz.

– Ekip üyelerinin Danimarka Serum Staten Institute (aşı ve serum üreten, ithal ve kontrol eden resmi kurum) elemanı olmaları tarafsızlık prensibine aykırıdır.

– Çalışmanın finansmanını (ki burada epidemiyolojik bir çalışmada para lazım olmadığını, ne kadar para aldıklarının bildirilmediğini hatırlatalım) bir ilaç devi olan, insülin üreten Novo Nordisk temin etmiştir. Yani yine halkın aleyhine bir durum söz konusudur.

– Araştırmacıların hiçbiri çocuk doktoru değildir, hayatlarında ne kızamık ne de otizm görmüşlerdir.

– Araştırmacılar, çalışma metodu gereği, araştırdıklarını iddia ettikleri çocukların hiçbirini görmemişlerdir, haklarında başka hiçbir bilgi vermemişlerdir.
– Araştırmacılar, daha evvel yaptıkları çalışmalardaki çocukları tekrar değerlendirmemiş ve yeni çalışma ile mukayese etmemişlerdir.

– Araştırma konunun alakalı olduğu çocuk veya enfeksiyon dergilerinde değil, bir dahiliye dergisinde yayınlanmıştır, bu da editöryal münasebetleri akla getirmektedir.

– Belki de daha mühimi, 1990-2001 arasında doğan çocukları inceleyen bağımsız psikiyatrist araştırmacılar, devletten başka kimseden para almadıkları araştırmada otizm, dikkat eksikliği gibi hastalıkların görülme sıklığının beş kat arttığını belirlemişlerdir.

– Yine başka bir araştırmada aynı dönemde otizmli çocuk sayısı Hviid ve arkadaşlarının verdiği rakamdan 4400 adet daha fazla bulunmuştur.

Yukarda temas etmiş olduğumuz çalışma hakkında da kısa bir izahat vermek gerekirse, yapılan iş, araştırma grubunun kayıtlarını inceleyip bazı verilerin istatistiklerini çıkarmaktan başka bir şey değildir. Yani sebebi (casuality-illiyet) göstermez, sadece bir alakaya (association) işaret…

Burada kayıtların ve istatistik değerlendirmenin de sıhhati ‘araştırmanın güvenilirliği’ni azaltan faktörlerdir. Deney araştırmaları bir hâdisenin nasıl geliştiğini anlamak için kurulan bir hipotezin laboratuvar şartlarında değerlendirilmesi olup, tekrarlandığında da benzer sonuçların alınması sayesinde hakikate daha yakın bilgi sağlar. Kısaca hatırlatmalıyız ki, hâkîkati ancak kâdir-i mutlak bilebilir, insanoğlu en iyi şartlarda dahi bunu algılayamayabilir.

Son olarak da iddiaya konu makaleye yapılan tek müspet yoruma bakalım. Tabii ki değişmez şüpheli (skeptiğimiz) David Gorski’ye… Diğer şüpheli Steven Novella mevta olduğu için ondan bir yorum alamayacağız maalesef. Bu kişileri ve dillerini, kumaşlarını değerli Asena Devlet çok güzel yorumlamış zaten.

Neticeye gelecek olursak:

– Atasözüdür ‘her gördüğünüz sakallıyı dedeniz zannetmeyin!’

– KKK aşısı hâlâ bebekler için en tehlikeli aşıdır.

– Daha çalışmanın yayınlandığı gün makaleyi okumadan, anlamadan o meş’um manşeti atan ticari sitenin yetkilileri bu emri kimden, ne karşılığında aldıklarını açıklamalıdırlar!

– Bu kadar şüpheli bir aşıyı hâlâ ithal eden ve zorla uygulamaya çalışanlara taşıdıkları mes’uliyeti hatırlatmak bizim görevimiz. Aksi hâlde biz de mesul oluruz.

Nasîb olursa müteakip yazımızda ‘doktorunuza rağmen nasıl sıhhatli bir çocuk yetiştirilir’ meselesini ele alacağız. Vesselam!

Benzer konular