Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, seçim kampanyalarında vatandaşları tek tek öpen, “Her öptüğüm oy verse başbakan olurdum” diyen bir parti lideri… Geçen hafta 73 yaşında aramızdan ayrılan Hasan Celal Güzel, 28 Şubat post modern darbesine karşı takındığı kararlı tavırla çoğu kişinin zihninde önemli bir yer etti. Renkli kişiliğinin yanı sıra siyasetteki onurlu duruşuyla o dönemki gençlerin Hasan Abisi olmuştu. Ömrü darbelere karşı demokrasi mücadelesi vermekle geçen Güzel, kendisini Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü korumaya adamış fedakâr bir insan.
Merhum Turgut Özal’ın tabiriyle Tank Hasan… 4 Şubat 1997 günü Sincan’da, “omzu kalabalıklar” diye nitelendirdiği askerlerin tank yürütmesini demokratik düzene başkaldırı olarak gördü, ilk ve en sert tepkiyi o verdi: “Cesurlar bir kere ölür, korkaklar her gün ölür.” Memur olarak başladığı iş hayatında birçok önemli görevi oldu. 24 Ocak ekonomik istikrar kararlarını hazırlayan ekibin içerisinde de bulunan, gecesini gündüzüne katarak çalışan Hasan Celal Güzel, mesai arkadaşları arasında “uykusuz müsteşar” olarak anılırdı.
Ailesinde sanatta var, siyasette
73 yıllık yaşantısında Yeni Türkiye’nin inşası bir yana, siyasetten akademiye kadar farklı birçok alanda da izleri görülür Hasan Celal Güzel’in… 1945 yılında Gaziantep’te doğan Celal Güzel, siyasetçi ve sanatçı bir ailenin içinden geldi. Abdülhamid döneminde Mızıka-i Hümayun’da klarnet başçavuşu olan dedesi Mustafa Bey gibi sanatla ilgilenen Güzel’in, her türlü enstrümanı çalabilme yeteneğine sahipti. 1953’te başladığı kemanı klasik batı tarzında 6 sene boyunca çaldı. Neyzen Halil Can’la tanışıp ney üfledi, ud ve kanun çaldı.
Heykel harcı soyadına mal oldu
Ailesinin siyasetçi yanıysa şöyle; dayısı Ali İhsan Gögüş, İsmet İnönü’nün sağ kolu, babası Kamil Güzelbey de Demokrat Parti’nin kurucularındandı. Bir iş insanı olan babasının, 27 Mayıs döneminde Malatya Valisi tarafından yapılacak olan İnönü heykeli için harç ödemeyi reddetmesi nedeniyle “Senin soyadında nasıl bey olur” deyip soyadındaki bey kısmını silerek 15 gün hapse koydular. Babasının Demokrat Parti kurucularından olması ve dönemin siyasi olaylarının etkisiyle de küçük yaşta kendisini siyasetin içinde buldu. Mesela, 5 yaşında ondan Türkçe ezan okumasını istediklerinde eski başbakan Recep Peker’e atıfta bulunarak “Tanrı uludur tanrı uludur, Recep Peker Allah’ın kuludur” diye bağırdığını anlatıyor bir röportajında.
Oğlun kafayı üşüttü diye şikâyet ettiler
Üniversite döneminde katıldığı, Marksist çizgide olan kulüplerden fikirleri yüzünden sürekli kovulan Güzel, bu sayede kendi kulüplerini kurdu. Fikir kulübünden kovulmasıyla Hür Düşünce Kulübünü, Türk Musiki Kulübü’nden gönderilmesiyle de Türk Müziği Derneği’ni kuran Güzel’in, gelecekte yapacağı işlerin habercisiydi bu kulüpler.
Çocukluk yıllarından gelen müzik sevgisini, üniversitede kurduğu kulüp aracılığıyla devam ettiren Güzel, yurt bahçesinde dersten arta kalan vakitlerde usul yani ritim çalışıyordu. Ellerini dizlerine vurarak ezber yapan Güzel’i, arkadaşları kendisine zarar verdiğini düşünerek babasına şikâyet etmiş. Babasına “Oğlun kafayı üşüttü, dövünüyor” demeleri üzerine kalkıp Ankara’ya gelen Kamil Güzel, “Ne oluyor oğlum, âşık mısın? Dövünüyormuşsun sürekli” sorusuna, kahkahalarla usul çalıştığı cevabını almıştı oğlundan…
Akademiden istifa edip baklavacılığa başlıyor
İlk memuriyetine Devlet Planlama Teşkilatı’nda başlayan Celal Güzel, bu dönemde kamuda ilk dernek ve ilk sendika olan PLANDER ve PLANSEN’i kurdu. Askerlik gerekçesiyle ayrıldığı memuriyetten sonra 7 yıl Harp Akademisi’nde hocalık yapan Güzel, daha sonra Sakarya Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi’nde Sabahattin Zaim tarafından asistanlardan sorumlu öğretim üyesi olarak görevlendirildi.
O dönemki idarenin belirli isimleri akademiden atmak istemesiyle istifa eden Güzel, istifa sonrası süreci şöyle anlatacaktı:
“Sonra Ankara’da bir baklavacı açma fikrim vardı. 5 bin liraya bir yer kiraladım her şey hazırdı. Turgut Özal, Başbakanlık Müsteşarı olmuştu tebrik etmeye gittim. ‘Ne yapıyorsun?’ dedi ‘Baklavacı dükkânı açtım’ dedim. ‘Bırak soytarılığı’ dedi. Resmi gazeteyi attı önüme beni müsteşar muavinliğine tayin etmiş. Kah kah güldü sürpriz yapmayı pek severdi. ‘Git odanı hazırladım oraya otur’ dedi.”
Özal yerine onu yetiştirmişti
Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Devlet Bakanlığı’nın yanısıra, Millî Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı görevlerinde bulunan Celal Güzel, Özal’ı babası gibi sevdiğini söyler, küsüp kırılsa da her fırsatta onun yanına gidermiş.
Özal’ın By-Pass olmadan önce doktoruna söylediği şu sözler, kendisinden sonra göreve gelmek üzere Hasan Celal Güzel’i yetiştirdiğinin kanıtı: “Buradan kalkamazsam direkt Hasan’ı arayın vasiyetim olarak.” Özal’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla Anavatan Partisi genel başkanlığına Mesut Yılmaz’a karşı onu aday gösterildi. Mesut Yılmaz’ın genel başkanlığa seçilmesinin ardından kendi partisini kurdu.
Harcayacak parası yoktu o da öptü
1992’de Yeniden Doğuş Partisi’ni(YDP) kuran Hasan Celal Güzel, kurdukları partiyi “Uğur böcekli bir parti kurduk, pek sempatiktik hepimiz. Ama parasız politika olmaz” diye anlatıyor. Seçim kampanyaları sırasında vatandaşa sarılıp, öpmesiyle öne çıkan Güzel’e Süleyman Demirel bile “Bedeniyle siyaset yapan adam” dedi. “Önüne geleni niye öpüyorsun” diye sorduklarında da şu cevabı verdi hep: “Cebimiz boş olunca ne yapacağız? Bizde kalktık öpmeye başladık.”
Annemden 80 kilo doğmuşum
Kilolarıyla hep barışık olan Güzel, tek mal varlığı olarak onları görüyordu. Yaşamında pişman olduğu şeyleriyse şöyle anlatıyordu: “Ben hayatımda iki konuda pişman oldum. Birincisi, sigara içtiğim için çok pişman oldum. 45 sene aptal gibi fosur fosur sigara içtim, hastalanmadık yerim kalmadı, perişan oldum. İkincisi, ne yazık ki obez oldum. Annemden de 80 kilo doğmuşum galiba. 3 haneli rakamların altına inemedim.”
Suçu değil, ödülü hak ediyor
Ağustos 1997’de Özal-Bush görüşmelerini sızdırdığı iddiasıyla gözaltına alındı. Bir yıl boyunca Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde(DGM) yargılandı, sonunda beraat etti. 4 Ağustos 1997 günü, Batı Çalışma Grubu belgelerini yayınladığı gerekçesiyle de gözaltına alındı.
5 Ağustos tarihli Milliyet gazetesinde yer alan haberdeki şu açıklamalar, Güzel’in demokrasinin iyi bir savunucusu olduğunu açıkça ifade ediyordu: “Belgeleri açıkladığım için suçlanmam değil, aksine ödüllendirilmem gerekir. Çünkü TSK’nın görev ve yetki alanına giren hiçbir şeyi açıklamış değilim. Aksine antidemokratik şekilde anayasal hukuk düzenini değiştirmek için faaliyet gösteren bir cuntanın varlığı, dolayısıyla asıl suç işlemiş kişileri açıklamak durumundayım.”
En büyük ideali iyi bir kul olmaktı
Hakikat bildiği konuda sonuna kadar gidebilme cesareti taşıyan ender insanlardan biri olan Hasan Celal Güzel, 28 Şubat’ta “TSK’nın fonksiyonu milli savunma ve dış güvenlik hizmetlerini sağlamak. TSK milletin parasıyla alınmış tanklarla millete karşı sokaklarda dolaşamaz” derken 15 Temmuz hain darbe girişiminde tankların önüne çıkan halkı gördüğünde çok duygulandığını söylemiş ve eklemişti: “28 Şubat’ta biz tankların önüne çıktık, halk 10 kilo ekmek ve şeker alıp eve kaçtı. O zaman ümidimizi kesmiştik. Meğer kuluçkalanma dönemi lazımmış.”
Ülküsüz ülkenin hiçbir işe yaramayacağını, gençlere idealler gösterilmesi gerektiğini savunan ve bunu gelecek kuşaklara aktarmayı kendine görev edinen Güzel, en büyük idealin inan biri için iyi bir kul olma ideali olduğunu söylerdi.
Meğer ben ne enayiymişim!
14 Mayıs 2013 günü köşesinde yazdığı “Meğer ben ne enayiymişim!..” başlıklı yazısında “Benim anladığım manada siyasete ‘Zengin girilir, fakir çıkılır.’” diyen Güzel, kurduğu YDP’yi de evini satarak finanse etmiş. Yaptıklarından zerre kadar pişman olmadığını söylediği bu yazısını ise şöyle bitiyor: “Enayilik öylesine içime işlemiş ki geriye dönmek mümkün olabilse gene aynısını yapardım.”
“Cesurlar bir kere ölür, korkarlar her gün ölür” cümlesinin yaşamı boyunca canlı bir örneği olan Hasan Celal Güzel, yaşamının her alanında verdiği onurlu mücadelesi ve neşesiyle son gününe kadar yorulmak bilmeden çalıştı. Sözün her zaman doğrusunu, tam anlamıyla söyleyen Güzel’in çok sevdiği Necip Fazıl’ın şu şiiriyle son verelim yazımıza:
“Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda sular dizde gideriz.
Bir gün akşam olur bizde gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.”