Rusya’nın Makyavel’i

2004 yılından beri Rusya’nın dışarıdaki yüzü olan Lavrov’u “Rusya’nın Makyavel”i’ olarak tanımlayabiliriz. Zira Lavrov da Makyavel gibi uluslararası ilişkilerde ideolojiye asla inanmıyor. 44 yıldır Rus çıkarlarını yükseltmek için mücadele ediyor. Amerikalı bir diplomat, Lavrov’u “Rusya Federasyonu onun için dini gibidir” sözleriyle anlatıyor.

Rusya, Soğuk Savaş sonrasında dünya sahnesine dönerken, son yıllardaki tüm kritik dönemeçlerde ülkenin dış politikasına yön veren isimlerin başında Dışişleri Bakanı Sergey Viktoroviç Lavrov geliyor.
2004 yılından beri Rusya’nın dışarıdaki yüzü olan Lavrov’u “Rusya’nın Makyavel”i’ olarak tanımlayabiliriz. Zira Lavrov da Makyavel gibi uluslararası ilişkilerde ideolojiye asla inanmıyor. Son derece ideolojik bir yapı olarak bilinen komünist SSCB döneminde bile her zaman çıkar odaklı düşünen bir diplomat olduğunu kendisi söylüyor. 44 yıldır Rus çıkarlarını yükseltmek için mücadele ediyor. Amerikalı bir diplomat, Lavrov’un yurtseverlik duygusunu anlatmak için “Rusya Federasyonu onun için dini gibidir” diyor.

SSCB DIŞ POLİTİKASINA YÖN VERDİ
Kısa süre önce 68 yaşına giren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Viktoroviç Lavrov, dışişleri bakanlığı görevine atanmadan önce de uzunca bir süre Rusya ve öncülü SSCB’nin dış politika mimarisine şekil veren stratejik kademelerde bulundu. Bu kademelerin bakanlıktan sonra en önemli olanı da 10 yıl boyunca oturduğu Rusya’nın BM Daimi Elçiliği koltuğuydu.

KOFİ ANNAN KENDİNİ BM’NİN SAHİBİ Mİ SANIYOR
Elçilik kariyeri boyunca Rusya’nın çıkarlarına ters düşen teklifleri jet hızıyla reddetmesiyle nam salan Lavrov’un geçtiğimiz günlerde vefat eden eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile yaşadığı “sigara krizi” kendisini tanıyan diplomatlar tarafından halen tebessümle anlatılır. Aslında geçmişte yaşanan bu kriz, çıkarlarına ters düşen uygulamalar çoğunluğun yararına olsa bile Lavrov’un ne kadar inatçı ve tavizsiz olabileceğini göstermesi bakımından da manidardır.
Annan, 2003’te sigarayı yasaklayınca BM koridorlarında tabiri caizse tam bir “Lavrov Baharı”nın estiği anlatılır. Diğer ülkelerin tiryaki elçileri ‘emir demiri keser’ düsturuyla küllüklere veda ederken Lavrov isyan bayrağı açmayı tercih eder. BM’de sigara içilmesinin yasaklandığı gerçeğini hatırlatanlara da Lavrov’un “Başlatmayın Annan’ından da… Bu adam BM’nin sahibi mi sanıyor kendisini!” cevabını verdiği ve koridorlarda sigara tüttürmekten vazgeçmediği konuşulur.
Lavrov’un İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile yaptığı telefon görüşmesi de hafızlarda tazeliğini koruyan ilginç anılardan biridir. Rusya 2008’de Osetya’yı bahane ederek Gürcistan’a saldırınca kendisini arayarak operasyonu eleştiren dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Miliband’e “Seni o… çocuğu sen kim oluyorsun da bana akıl veriyorsun” cevabını vererek telefonu kapattığı anlatılır.

KESKİN ZEKALI
Kendisini yakından tanıma fırsatı bulan akademisyen bir dostum Lavrov’u “Sert, son derece keskin zekalı ve diplomatlık geçmişiyle çok da örtüşmeyecek ölçüde dobra ve aslında hayli de espritüel biri…” sözleriyle tanımlıyor. Espritüel karakteri gerçekten de kendisini tanıyan pek çok isim tarafından teslim edilen bir özelliği. Nitekim bu yönünü basın toplantılarında da sergilemeyi seven bir isim olarak bilinir Lavrov.
Suudi Arabistanlı yetkililerle düzenlediği bir basın toplantısı bu noktada hatırlanmaya değerdir. Lavrov mikrofonun açık olduğunu fark etmediği bir anda yanındakilere “Moronlar” diyor. Lavrov’un ağzından çıkan bu hakaret haliyle medyada geniş yer buldu, uzunca bir süre de konuşuldu. Daha sonra düzenlediği bir basın toplantısında bu sözleri hatırlatılınca da “Kusura bakmayın ama mikrofonun kapalı olduğunu sanıp bir şeyler söyleyen tek kişi ben değilim” yanıtını verdi.
Kendisiyle pek çok kez görüşüp kritik konularda müzakerelerde bulunan Amerikalı üst düzey bir diplomat Lavrov’u “Hayatını adeta dini bildiği Rus devletine adamış, açık sözlü olmayı seven, son derece keskin çizgilere sahip bir diplomat” sözleriyle anlatıyor.
Şurası açık ki Rusya Vladimir Putin’in liderliği ve Lavrov’un da Dışişleri Bakanlığı döneminde yeniden hem iç hem de dış politikada güçlenerek dünya sahnesine bir küresel güç olarak döndü ve tek kutuplu dünyanın sonuna gelindiğini ilan etti. Yüzde 100 Sovyet ürünü bir diplomat olan Lavrov’u, SSCB’nin onun hafızasında ve bilinçaltında nasıl yer edindiğini anlamadan anlayamayız.
SINIRSIZ, BÜTÇESİZ VE PARASIZ BİR ÜLKE
Verdiği bir röportajda 90’lardaki SSCB Rusya’sıyla günümüz Rusya’sını karşılaştırırken şunları söylüyor:
“Sovyetler yok olurken Rusya Federasyonu sizin de bildiğiniz üzere sınırsız, bütçesiz, parasız, şekilde kendisini gıda kıtlığının da söz konusu olduğu bir vaziyetin içinde buldu. İç ve dış politikada yaptığımız değişimler sayesinde ekonomik olarak güçlendik, toplumsal sorunları çözdük, nüfusun yaşam standartlarını yükselttik. Şimdi değişimi hissediyoruz. Rusya agresif değil ama iddialı bir güç olarak görüyor kendisini. Dolayısıyla Sovyetler’in sahneden çekilmesinin ardından uzun süre görünmediğimiz bölgelerdeki meşru çıkarlarımıza artık daha çok ilgi gösterebiliyoruz.”
Rusya’nın dış politikasında son dönemde sergilenen başarıda dışişleri bakanlığında Lavrov gibi derin diplomatik tecrübeye sahip, önemli hariciye dosyaların ekseriyetine hakim, temsil ettiği devlet mekanizması kadar dünyadaki diğer aktörlerin kapasite ve stratejilerini de iyi tanıyan bir ismin bulunmasının önemli bir payının bulunduğu muhakkak.

İLK ADIM GÜRCİSTAN İLE BAŞLADI
Lavrov’un bakanlık kariyerinin Rus dış politikası açısından kritik gelişmelerle dolu olduğu kolaylıkla görülebilir. Dünya bunu biraz geç fark etmiş olsa da 2008’deki Gürcistan saldırısı Moskova’nın SSCB’yle açılan boşluğu doldurmak üzere attığı ilk adımdı. Rusya, ABD’nin ve NATO’nun uyarılarına kulak asmadan gerçekleştirdiği bu operasyonla arka bahçesindeki gelişmelere seyirci kalma devrinin artık geride kaldığını dost-düşman herkese ilan etti.

ABD’NİN SURİYE PLANINI İLK YILDA ÇÖZDÜ
Ancak Rusya’nın esas olarak dünya sahnesine yeniden dönüşünü gösteren ilk gelişmenin Suriye krizi olduğuna da şüphe yok. Lavrov Suriye krizi konusunda her zaman sabit bir fikre sahip oldu ve bu fikrin arkasında durup gereğinin yapılmasını sağlamaya çalıştı. Suriye krizinin ilk yılında yaptığı açıklamada krizi değerlendirirken şu ifadeleri kullandı: “Bugün yaşananlar Bush’un temelini attığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin sonuçları. Ortadoğu’nun jeopolitik haritası yeniden şekillendiriliyor. Birçok oyuncu kendi jeopolitik pozisyonunu korumaya çalışıyor. Birçoğu için önemli olan Suriye değil İran. Tahran’ın en yakın müttefiki Esad’dan kopması gerektiğini açıkça söylüyor. Esad günah keçisi. Bu yöntem sürdürülebilir bir sonuç getirmez. Tek çözüm ateşkesle başlayacak diyalog sürecinde ve Cenevre bildirisinde. Cenevre, dış oyuncuların ateşkes için eşzamanlı çalışmasını öngörüyor.”
Lavrov’un Suriye krizine ilişkin bu okumasının ne kadar isabetli olduğu yıllar içinde netleşti. ABD krizin başında muhalefeti destekler gibi görünüp denkleme dahil olsa da hiçbir zaman gidişatı muhalefetin lehine değiştirecek bir hamlede bulunmayarak esas derdinin Esed olmadığının ilk işaretlerini verdi. Washington’un Moskova’yı adeta görmezden gelerek İran’a odaklanması Rusya’nın Suriye’den sonra cesaretlenerek Ukrayna krizinde de agresif ve işgalci bir strateji izleyebilmesinin önünü açtı. Nitekim son olarak ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton da daha geçtiğimiz hafta “İran askerlerini sınırlarına çekmediği müddetçe Suriye’de kalmaya devam edeceğiz” sözleriyle bundan 7 yıl önce “Birçoğu için önemli olan Suriye değil İran’dır” diyen Lavrov’un bu öngörüsünde haklı olduğunu teyit etti.

İRAN İLE ARASINA MESAFE KOYMASININ SIRRI
Lavrov’un Suriye konusundaki bu keskin zeka yüklü öngörüsü bugün de Kremlin’e yol göstermeye devam ediyor. Moskova’nın son dönemde Suriye’de Türkiye’yle de uzlaşı yolunu tercih ederek İran’ı dengeleme stratejisi izlediği görülüyor. Moskova böylece Tahran ile arasına mesafe koyarak hem İran hasımlarının kendisine yönelik agresif bir yola girmelerini engelliyor, hem de NATO’nun Suriye’de kendisine karşı birleşmesini engelliyor. PKK’nın Suriye’deki kolu YPG’ye silah ve askeri destek vererek Türkiye’yi karşısına alan ABD de Rusya’nın stratejik zekası karşısında her gün biraz daha sıkışıyor.

YENİ NESİL ‘BAY HAYIR’
Rusya’nın dünya sahnesine dönüşünü şahsi anlamda Putin’den sonra en fazla temsil eden Lavrov hiç şüphesiz halihazırda ülkesinin en önemli ikinci adamı olarak anılmayı da hak ediyor. SSCB sonrası Rusya’nın en fazla görevde kalan Dışişleri Bakanı olma unvanını elinde bulunduran Lavrov’u dünyanın en etkin dışişleri bakanı olarak tanımlamak da mümkün elbette.
ABD’nin eski BM Büyükelçisi John Negroponte, yıllarca birlikte görev yaptığı Lavrov’u “En önemli misyonu BMGK’da Rusya adına her daim veto kartına sarılmasıydı. Bugün de aynı misyonunu yerine getirip ABD’yi her yerde hedef almaya devam ediyor” sözleriyle tanımlıyor. Amerikalı diplomatlar Lavrov’u Rusya’nın ABD’ye karşı her daim veto kartını kullanan tavrı nedeniyle adı “Bay Hayır”a çıkan eski SSCB Dışişleri Bakanı Andrey Gromyko’nun yeni bir versiyonu olarak görüyorlar.
Dış politikada ne ABD ne de başka bir ülkeyi kendilerine ideolojik anlamda rakip olarak görmediklerini belirten Lavrov verdiği bir röportajda “Uluslararası ilişkilerde ideolojiye inanmıyorum. Sovyetler zamanında diplomatlık yaptım. O dönem ideoloji Komünist Parti için öncelikti. Ancak sizi temin ederim ki bizler o zaman da ideolojik değil pragmatik olmaya çalışıyorduk. Şimdi de bu böyledir” diyor. Lavrov’un bu sözleri “Rus devleti onun dini gibidir” diyen diplomatın haklılığını gözler önüne seriyor.

***

Ermeni asıllı Sovyet torunu

Diplomatik kaynaklara göre Lavrov, Ermeni bir babayla Gürcistanlı Rus bir annenin oğlu olarak Moskova’da gelmiş dünyaya. Öğrencilik hayatını bilenler özellikle fizik dersinde son derece başarılı olduğunu söylüyor. Diplomatlar Lavrov’un fazlasıyla alkol aldığını anlatıyor. Bir diplomat “Güzel İtalyan takımları giyer ve iyi şarapları sever. Bazen öğleye kadar fazlasıyla içmiş oluyor” diyor. Başka bir diplomat ise “Kuveyt’te görüştüğümüzde alkol satışının yasaklı olmasından şikayet etmişti” sözleriyle anlatıyor Lavrov’u. Lavrov’un Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye altı kez dışişleri bakanı değiştirdi. Aynı süre içerisinde ABD’de beş dışişleri bakanı görev yaptı.

***

46 Yıllık diplomat

Evli ve bir kız çocuğu babası olan Lavrov’ın kariyerindeki önemli basamaklar şu şekilde sıralanabilir:
1972: Moskova Devlet Üniversitesi’nin SSCB Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.
1972-1976: SSCB’nin Sri Lanka Büyükelçiliği’nde görev yaptı.
1976-1981: SSCB Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Ekonomik Örgütler Departmanı’nda görev yaptı.
1981-1988: SSCB BM Misyonu’nda Birinci Sekreterlik, Danışmanlık, Başdanışmanlık pozisyonlarında çalıştı.
1988-1990: Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İlişkiler Departmanı Başkan Yardımcılığı görevi.
1990-1992: Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Örgütler Departmanı Başkanlığı
1992-1994: Dışişleri Bakan Yardımcısı oldu.
1994-2004: Rusya Federasyonu BM Daimi Büyükelçiliği görevine atandı.
Mart 2004: Rusya Dışişleri Bakanlığı’na atandı.

Benzer konular