Önyargıları golleriyle parçalıyor

Göçmenlere karşı önyargısı sürekli yükselen bir ülkenin köklü takımlarından birinde oynayan ve attığı her golün ardından şükrünü belirtmek için Allah’a secde eden bir oyuncu düşünün. Adı, Muhammed Salah. Liverpool tribünleri bu sezon Muhammed Salah isminin yanında Müslüman dünyasını da sık sık anıyor. O, yalnız rakiplerine değil önyargılara da attığı gollerle hafızalara şimdiden kazındı.

Garbiya, Mısır’ın kuzeyinde küçük bir şehir. Adını çok nadir duyuyoruz, en son 9 Nisan 2017’de kiliseye gerçekleştirilen terör saldırısıyla duyduk mesela. Ancak bu şehirde doğan bir çocuk var ki, dünya futbol gündemini şu aralar sıkça ismiyle meşgul ediyor.

Muhammed Salah, 26 yaşında. Hikâyesi, dünyanın futbol yıldızları Maradona, Pele gibi en dipten başlıyor. 15 Haziran 1992’de Garbiya’ya bağlı Nagrig’de fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğinde, onun bir gün Avrupa liginin yükselen yıldızı olacağını kimse tahmin etmemiştir muhtemelen.

Futbol sevgisi 4-5 yaşında ortaya çıkan, 6-7 yaşına geldiğinde mahallenin en sıkı golcüsü olan Salah, sonrasında hayatını değiştirecek bu tutkusunu gerçekleştirmek için uzun ve zorlu bir yolculuk yapmış:

“Futbola henüz 7-8 yaşında bir çocukken âşık olmuştum. Şampiyonlar Ligi’ni izliyordum ve sokakta arkadaşlarımla oynarken Brezilyalı Ronaldo, Zidane ve Totti gibi oynamaya çalışıyordum. Bu sihirli oyuncuları çok beğeniyordum.”

Gösterdiği irade ve azmin ilk sonucunu 14 yaşında alıyor. El Mokawloon takımıyla profesyonel sözleşme imzaladıktan sonra profesyonelliğe adım atan Salah için bu Liverpool’a gelinceye kadar zorluklarla dolu olan kariyerinin başlangıcı:

“El Mokawloon takımıyla profesyonel sözleşme imzaladım. Ama benim için çok zor oldu. Evden antrenmana gidip gelmek 4.5 saatimi alıyordu. Antrenmanlara katılabilmek için okulu bırakmak zorunda kaldım. Ardından okulum ‘Mo, iki saat gel, ardından antrenmana gidersin’ dedi. Ben de sabah 2 saat okula gidip, sonra idmanlara koşuyordum. Günümün tamamı okul, ardından yolculuk, antrenman, geri dönüş, yemek ve uyumak ile geçiyordu. Çok zor günlerdi benim için. Ama çok gençtim ve futbolcu olmak istiyordum. Büyük bir isim olmak istiyordum. Özel birisi olmak istiyordum.”

Felaketten başarıya

İlk günleri pek parlak değil, başarıya ulaşması için bir kez daha keşfedilmeye ihtiyacı olacak.  Mısır’ın başkenti Kahire’deki gençlik liginde El Mokawloon’un 16 Yaş Altı Takımı, ENPPI’yi 4-0 yendiğinde yıl 2008. Teknik direktör Said El-Shishini 15 yaşındaki oyuncusu Muhammed Salah’ı soyunma odasında gözyaşları içinde bulacak. Beş kez savunmayı geçerek kaleciyle karşı karşıya kalan oyuncu, bu pozisyonların hiçbirini gole çevirmeyi başaramadığı için öfkeli.  Bu gözyaşları kariyerinin seyrini değiştiren hamle; teknik direktör önce 15 yaşındaki gence kendisini daha iyi hissetmesi için 25 Mısır Pound’u veriyor, ardından Salah’a bir daha onu sol bek oynatmayacağının sözünü.

Sağ kanatta oynamaya başlayan Salah kısa sürede takımın en parlak yıldızı haline gelecek. Yine de kariyerinin Avrupa tribünlerine taşınması bir felakete bağlı. El Ehli ile El Masri arasında Port Said Stadı’nda 1 Şubat 2012’de oynanan, onlarca kişinin ölümü ve binin üzerinde taraftarın yaralanmasıyla sonuçlanan olayın ardından Mısır Premier Ligi 2011-2012 sezonunun iptal edilmesiyle Salah da diğer Mısırlı oyuncular gibi futboldan uzak kalan isimlerden.

Mısır futboluna destek vermek amacıyla İsviçre’nin Basel takımının, Mısır 23 Yaş Altı Milli Takımı’yla yaptığı dostluk maçı, Salah’ın kariyerini değiştirecek. Oyuna ikinci yarıda dâhil olan ve ağları iki kez havalandırarak takımının Basel’i 4-3 yenmesinde başrolü oynayan Salah, İsviçre temsilcisinin dikkatini çekiyor. 4 yıllık sözleşmeyle takıma katılan Salah, Basel’in iki sezon şampiyonluğuna tanıklık etti. Kendisi de toplam 20 golle bu başarıda pay sahibi.

Oyuncunun en önemli özelliği çalışkanlığı, tekniği ve Müslüman kimliğini daima önde tutuşu. O güne kadar Mısır dışına çıkmamış, Mısır dışındaki dünyayı tanımayan, ne İngilizce ne Almanca bilmeyen genç oyuncu geriye dönüp baktığında o günleri şöyle tanımlıyor:

“Mısır’da büyüdüm, Mısır hakkında her şeyi biliyordum ama İsviçre hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. İngilizcem de yoktu. Ne yemek söyleyeceğimi bile bilmiyordum. Otele gittiğimde televizyonu açıyordum ama Mısır dilinde bir kanal bulamıyordum tabii. Başlarda çok zorluk yaşadım. Kendi kendime ‘Tamam, bu durumla başa çıkmalısın yoksa işler daha zorlaşacak’ dedim. Hemen İngilizce öğrenmeye başladım. İyi gidiyordu ama dersleri durdurmak zorunda kaldım çünkü antrenmanlara zaman kalmıyordu. Basel, kariyerimde büyük bir adımdı. Eğer Basel olmasaydı böyle bir futbolcu olamazdım. Bundan yüzde 100 eminim.”

Sonrasında kısa ve başarısız bir Chelsea deneyimi var. Portekizli teknik adam Jose Mourinho ile uyum sağlayamayan ve forma giyemeyen oyuncu Fiorentina’ya kiralandığında yükselişe geçiyor. Fiorentina’da tüm dikkatleri üzerine toplayan Mısırlı oyuncunun futbol camiasında konuşulmaya başlanmasıysa, Roma’ya kiralanmasıyla. 41 maçta 19 gol atarak sürekli yükselen grafiğe sahip olan, aynı dönemde Mısır milli takımında da üstün performans sergileyen Muhammed Salah, 56 maçta 32 gol atıyor. Sonuç mu? Sürekli elinde Kuran-ı Kerim’le görüntülenen futbolcu için, İtalyan basını da pes edecek ve övgüleri sıralarken kendini tutamayacak.

Kahramanlığa adım adım

Muhammed Salah bu kadar parlak bir yıldız mı sahiden? Görünen o ki, evet. Babasının evine giren hırsız hakkında şikâyetçi olmadığı gibi, ona bir iş buluyor. Uyuşturucuyla mücadelede önemli yatırımları var. Antrenmanlara ve kamplara götürdüğü kitapların başında Kuran-ı Kerim geliyor ve namaz saatleri onun için aksatılabilir saatler değil.

Kızının adı Mekke ve Hazreti Peygamber’e olan muhabbetini sıklıkla dile getiriyor. Mısır’a yaptığı yatırımlarla tanınıyor, kurduğu okullara bir de spor salonu ekleterek sporu teşvik ediyor. Hakkında çok efsane var ve şimdiden bir halk kahramanı.

Bunlardan efsane olmayan bir tanesine yer verelim. Mısırlı zengin iş adamı Mamdouh Abbas, milli takımı Dünya Kupası’na taşıyan Salah’a hediye olarak lüks bir ev hediye edince, Salah’tan aldığı cevap şu:

“Eğer beni mutlu etmek istiyorsan bu lüks evleri, ihtiyaç sahiplerine bağışla.”

Mısır seçimlerinde oy pusulalarından ona 1 milyon oy çıktığını söylemek yeter mi? Sisi’nin ismini çizenler yerine alternatif olarak ünlü futbolcuyu yazmış.

Mısır’da hakkında “Burada bir piramitler bir de Muhammed Salah ünlüdür” deniliyor. Fas, Tunus ve Kuveyt’te adına posterler basılıyor ve Ümmü Gülsüm’le beraber duvarlarda.

Mısır bahsini Kongo maçıyla bitirelim. 2018 Dünya Kupası Afrika Elemeleri E Grubu’nda mücadele eden Mısır, beşinci maçında Kongo’yla karşı karşıya. 63. dakikada Muhammed Salah takımını öne geçiren golü atsa da 88. dakikada Bouka’nın golüyle Kongo öne geçiyor. Fakat 90+5’nci dakikada kazanılan penaltı vuruşunda topun başına tereddütsüz geçen Salah skoru 2-1’e getirdiğinde, 28 yıl sonra ilk kez Mısır’ın Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanmasına da vesile oluyor. Tribünlerin minnettarlıkla dolduğu an.

Bir gol daha atarsan…

Liverpool’un en gözle sloganı şu aralar bu:

“Mo Salah la la la la! Senin için yeterince iyiyse, benim için de yeterince iyi. Birkaç gol daha atarsa ben de Müslüman olacağım. Bir camide oturacağım, olmak istediğim yer orası!”

Salah gol ardından secdeye kapandığında tribünler dalgalanıyor. Premier Lig’de 31 maçta 29 gol atıp 9 asist yapan Salah, Şampiyonlar Ligi’nde 11 maçta 8 gol atarken 2 de asist yaptı.

Mısırlı yıldız, takımının Şampiyonlar Ligi’nde Manchester City’yi eleyerek 2007-2008 sezonu sonrası ilk kez yarı finale çıkmasını sağlayan isimlerin başında geliyor.

Yıldız orta saha oyuncusunun attığı ve attırdığı goller, takımını “Devler Ligi”nde son 4 takım arasına sokarken, futbol dünyasının en büyük yıldızları Barcelonalı Lionel Messi ve Real Madridli Cristiano Ronaldo ile birlikte isminin anılmasına da neden oldu.

İngiliz yazar Musa Okwonga ünlü oyuncunun etkisini şu sözlerle özetliyor:

“Farklı ten ve ırktan olan insanların karşılaştığı en büyük sorun ’kötü göçmen’ farz edilmemiz. İş imkânlarını İngilizlerin elinden alan, her şeyi yasa dışı yapmaya meyilli insanlar gibi bir algı var. Göçmen algısını ancak popüler kültür içinde öne çıkan ve başarılı olan insanlar üzerinden silebiliyoruz. Gol attığımızda, güzel yemek yaptığımızda, başarılı bir doktor olduğumuzda birden ’iyi göçmen’ oluyoruz.”

Muhammed Salah bu algıyı yerle bir etmiş durumda:

“Eğer futbolcu olmasaydım ne olurdum hiç bilmiyorum. 14 yaşında başladım ve o zamandan beri aklımda sadece futbolcu olmak vardı. Başka ne olabilirdim gerçekten bilmiyorum. Hayatımdaki her şeyi bana futbol verdi.”

Futbolcu olmak dışında bir şey düşünmeyen bir çocuğun hayali iyi bir Müslüman olmaktan, azmin zaferine, ayrımcılığa başkaldırıdan Hristiyan Avrupa algısının kırılmasına kadar çok şeyin simgesi artık.

Benzer konular