Başta Reyhanlı saldırısı olmak üzere birçok katliama imza atan, 34 yıldır Esed rejimine hizmet eden, hatta rejimin kasabı olarak anılan Mihraç Ural geçtiğimiz haftalarda gündemimize öldürüldüğüne dair haberlerle girdi. Muhalif gruplardan Ahrar’uş Şam tarafından vurulan konvoyda öldüğü iddia edilen Ural’ın örgütü Mukaveme Suriye tarafından da “Komutanımızla irtibatımız kesildi” açıklaması yapılmıştı. Sessiz geçen yaklaşık bir haftalık süre ardından Mihraç Ural’ın twitter hesabından yapılan paylaşımlar kafa karıştırdı. Ya Mihraç Ural ölmedi ya da birileri ölmediğine dair algı oluşturmaya çalışıyor. Ancak yoğun talebe karşın, Ural’ın yaşadığına dair herhangi bir video paylaşımı yapılmaması öldüğü iddialarını daha inandırıcı kılıyor.
Baba Ural’a göre Hatay işgal altında
Mihraç Ural, 1956’da Hatay’da Nusayri-Arap milliyetçiliğinin egemen olduğu bir ailede doğdu. Baba Zeki el Kasım (Ural) Suriye Baas’ının ideologlarından Vehib el Gamin ve Muhammed el Zerka’nın en yakın arkadaşlarından biriydi. Aslen Nusayri olan Zeki Kasım sosyalist ve aynı zamanda Arap Milliyetçisi bir kafa yapısına sahipti. Hatay ve İskenderun’un Suriye’ye ait olduğu ve Türkiye’nin işgali altında olduğu tezini savunan Zeki Kasım Ural, bu çerçevede faaliyet yürüten Suriye merkezli Uruba hareketi çerçevesinde bu amaç uğruna Türkiye’de çaba sarf eden isimler arasında oldu.
Sosyalist anlayışın egemen olduğu bir çevrede büyüyen Mihraç Ural’ın ilk örgütsel faaliyeti 20 yaşında Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi’ne girmesiyle başladı. THKP-C, özü itibarı ile teori ve eylem ilişkisini Mahir Çayan’ın Kesintisiz Devrim yazılarından esinlenerek yeniden yorumlayan yönü ile dikkat çeken bir örgüt. Ankara ve Hatay o dönem örgütün en güçlü olduğu iki bölgeydi. Mihraç Ural, Adana, Hatay ve İskenderun bölgelerinde, bombalama, soygun ve yaralama eylemleriyle kısa sürede örgüt içerisinde yükseldi. 1976 yılında dahil olduğu THKP-C Acilciler Örgütü’nde bir çok terör faaliyetinde bulunan Mihrac Ural, 1980 yılında yakalanarak Adana cezaevine girdi. Ancak aynı yılın Mayıs ayında kaçırılarak Suriye’ye geçmesi sağlandı.
Örgüt arkadaşlarını öldürttü
Suriye’de Esed ailesinin memleketi Kırdeha kasabasından ve aynı zamanda Cemil Esed’in sekreteri olan Malek Fadel ile evlenen Mihraç Ural, Türkiye’de yaşanan askeri darbe sonrası örgüt faaliyetlerini Suriye’ye taşıma amaçlı girişimlerde bulundu. Baas yönetimi tarafından Lazkiye’de tahsis edilen kampa 20’den fazla THKP-C militanını kaçak yollardan Suriye’ye getirdi. Mihraç Ural, Cemil Esed ve El Muhaberat’ın desteği ile ‘Hatay Kurtuluş Örgütünü’ kurdu.
Türkiye’den Suriye’ye geçen birçok THKP-C militanı ve örgütün üst düzey isimlerinin Lazkiye’de karşılaştıkları yapının sosyalist bir devrimci hareketten çok Nusayri-Baas ideolojisine dönük faaliyetler olduğu itirazında bulunmaları girişimin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep oldu. Mihraç Ural ve El Muhaberat tarafından Acilciler Örgütü’nün başta iki önemli yöneticisi Zihni Alan ve Müntecep Kesici öldürüldü. Bölgede 1980-2000 tarihleri arasında faili meçhul olarak kayda geçen ölü sayısı 12 oldu. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-C, (THKP-C) tüm ölümlerden Mihraç Ural’ı sorumlu tutarken, Ural’ın sosyalist devrim ideallerine ihanet ederek milliyetçi amaçlar için arkadaşlarını öldürttüğünü iddia edildi.
Çocuk ve kadın katili
1980’lerin ortalarında Mihraç Ural seçeneğini donduran Hafız Esed yönetimi tercihini Abdullah Öcalan ve PKK yönünde kullandı. PKK’nın kuruluşunun hemen ardından Suriye’ye kaçan Abdullah Öcalan, 19 yıl terör örgütünü Suriye’de Hafız Esed’in himayesinde yönetti. Öcalan ile PKK bu süreçte farklı bir boyuta evrilirken Mihraç Ural da Suriye’de Esed ailesinin sağladığı imtiyazlar sayesinde bir çok alanda etkin ticari faaliyetler yürüttü.
Akaryakıt istasyonlarından inşaatçılığa, uyuşturucu trafiğinden sınırda devam eden insan ve ürün kaçakçılığına, Lazkiye sahil bölgesinde pansiyon ve gece kulübü işletmeciliğinden, deniz ticaretine birçok alana giren Mihraç Ural’ın terörist kimliği ile yeniden ortaya çıkışı 2011 Suriye İç Savaşı ile oldu. Mihraç Ural Mukaveme Suriye isimli bir örgüt kurarak rejimin destek verdiği milis direniş hattına katıldı. Lazkiye Sahili’nde yer alan El Basit Kasabası’nı merkez seçen örgüt ve lideri adını ilk olarak 2 Mayıs 2013 tarihinde Tartus iline bağlı Banyas Kasabası ve Beyda Köyü’nde gerçekleştirdiği katliam ile duyurdu.
384 sivilin katledildiği Tartus’a bağlı Banyas Kasabası ve Beyda köylerinde yaşanan elim olaydan birkaç gün önce yaptığı konuşmada Mihraç Ural, ‘Banyas bölgesine acilen müdahele edilmesi ve kimseye acımadan bölgenin temizlenmesi gerekiyor’ diyordu. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Banyas mezaliminden sonra aynı isim Reyhanlı Saldırısı ile bir kez daha ortaya çıktı ve El Muhaberat ile birlikte gerçekleştirdikleri saldırıda bu sefer Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 52 sivili katletti.
Mercidabık’ın intikamı alınmış!
Halen terör örgütü Mukaveme Suriye eğitim kamplarının yer aldığı El Basit’te Mihraç Ural tarafından 2 binden fazla sol terör örgütü mensubuna eğitim verildi. Yağmaya dayalı bir anlayış çerçevesinde faaliyet yürüten Mukaveme Suriye 40’tan fazla Türkmen köyünü işgal ederek yağmaladı. Aynı örgüt tarafından Bayır Bucak bölgesinde 300’den fazla Türkmen de vahşice katledildi.
Osmanlı karşıtlığı temelinde propaganda yürüten örgüt lideri Mihraç Ural, Rus hava desteği ve Şii militanların aktif olarak katıldığı Türkmen Dağı savaşlarından sonra 550 yıllık işgalin sona erdiği ve Mercidabık’ın intikamının alındığını’ ifade etti. Türkmen Dağında kafaları kesilmiş Türkmen gençlerle poz vermekten çekinmeyen kanlı örgüt, bölgenin Türkmenlerden tamamen arındırılarak Nusayrilere tahsis edileceğini duyurdu.
Lazkiye’de 45 Türkmen köy ve kasabası halen Mukaveme Suriye ve Esed’in şebbihalarının işgali altında bulunuyor.
En önemli partneri PKK
Arap-Nusayri milliyetçiliği temelinde söyleme sahip Mihraç Ural’ın yönettiği örgüt PKK’nın Suriye kolu PYD’ye de destek veriyor. Yıllarca Suriye’de kara para ve uyuşturucu trafiğinin içerisinde yer alan Mihraç Ural’ın Suriye dışında yürüttüğü yasadışı faaliyetlerde en önemli partneri ise terör örgütü PKK oldu. Afganistan-İran-Suriye uyuşturucu hattında önemli bir işleve sahip Mihraç Ural’ın deniz yolu ile Avrupa’ya sevk edilen uyuşturucu trafiğinden yıllık geliri 450 milyon dolar.
Sırtlan’dan muhaberat ajanına
Mihraç Ural’ın 1970’lerin ortalarında birlikte mücadele verdiği Hataylı eski arkadaşları onu “Sırtlan” lakabı ile çağırdıklarını ancak artık “hırsız, katil ve muhaberat ajanı” olarak andıklarını söylüyorlar. Hatta eski yoldaşları Mihraç Ural’ın 12 Eylül ertesinde ‘Türkiye’de solculuk bitti herkes kendi yoluna’ çıkışı ile rengini belli ettiği düşüncesindeler. THKP-C sayfasında ise Ural, “Suriye ajanı, hain ve hırsız” olarak tarif ediliyor.
CHP’de sözü geçer
İyi bir Cumhuriyet okuru olduğunu söyleyen Mihraç Ural’ın, CHP Hatay teşkilatında her daim sözünün geçtiği ve Nihat Matkap, Fuat Çay, Gökhan Durgun ve bir çok ismin kendisi sayesinde bugün bir yerlere geldiği yönünde ifadeleri var. Ural, “Gökhan Durgun, Fuat Çay ve Nihat Matkap’ı ben adam ettim” demişti.