Emine Erdoğan, dünyada adı hayır çalışmalarıyla en çok anılan ‘first lady’lerin başında geliyor. Zira onun için hayır çalışmalarında bulunmak, eşinin pozisyonundan tamamen bağımsız bir insanlık görevi. Şimdi çalışmaları uluslararası alanda ödüle layık görülmüş bir first lady olarak devam ediyor yoluna… Hedefi, mazlumların zalimlerin insafına bırakılmadığı bir dünya!
“Bir vücudun azaları gibiyiz. Dünyanın bir köşesinde acı varsa, bu, yüreğimize dokunuyor, içimizi sızlatıyor.”
Kürsüde kendinden emin bir kadın. Dünya mazlumlarını anlatıyor. Anlatmakla kalmıyor, acılarını yüreğinde hissediyor. Londra’da düzenlenen bir ödül töreni bu. Mazlumların sesi olan kişi ise Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi (World Congress of Muslim Philanthropists) İnsani Hizmet Takdir Ödülü’nün sahibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan…
Dünyadaki zulmü, adaletsizliği, açlığı, soykırımları, katliamları, tecavüzleri, Arakan’ı, Afrika’yı, Gazze’yi, zalimi ve mazlumu anlatıyor.
Çağrısı; merhamete, vicdana, insanlığa…
On yıllardır sürdürdüğü hayır çalışmalarını taçlandıran bir ödül bu. Ancak o, ödülü kendi adına değil, milletin adına aldığını şu sözlerle vurguluyor:
“Bu akşam burada şahsıma tevdi edilen insanlığa hizmetin takdir edilmesi ödülünü, insanlığın vicdanı olan işte bu aziz millet adına alıyorum. Bana hayatım boyunca onur verecek olan bu anlamlı ödülün gerçek sahibi; din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın, nerede bir çığlık varsa yüzünü oraya çeviren ülkemdir, devletimdir, milletimdir.”
ADI HEP HAYIR İŞLERİYLE ANILDI
Emine Erdoğan, dünyada adı hayır çalışmalarıyla en çok anılan ‘first lady’lerin başında geliyor. Zira onun için hayır çalışmalarında bulunmak, eşinin pozisyonundan tamamen bağımsız bir insanlık görevi. Gençlik yıllarından bu yana sorumluluk hissettiği özel bir alan…
Emine Erdoğan’ın hayır çalışmaları; hayatını, Recep Tayyip Erdoğan ile birleştirmeden önceki yıllara uzanıyor. Genç kızların kermeslere, kendi çeyizleri gibi el emeği göz nuru dökerek hazırlandıkları döneme…
Emine Erdoğan, o yardımseverlik ruhuyla, 1978 yılında İdealist Hanımlar Derneği’nin ikinci başkanlığını yürüttü. Fakirler ve zor durumdaki öğrenciler için onlarca çalışmaya öncülük etti, emek verdi. Evlendikten sonra da devam etti çalışmalarına. Eşi Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olduğu 1994 yılı ve sonrasında hayır işlerinde yer aldı sık sık. Eğitimden sağlığa, yoksulluktan yöresel sorunlara uzanan çok sayıda projede; yürütücü, himaye edici oldu. Erdoğan’ın başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde yardım eli, sınırların ötesine uzandı. Kâh insani yardım gönderilmesine önayak oldu, kâh kadınların sosyoekonomik durumlarının iyileştirilmesi için projeler hazırlattı. Uzaktan ilgilenmekle kalmadı, yardıma muhtaç insanları memleketlerinde ziyaret etti. Gazze’den Myanmar’a, Somali’den Pakistan’a kadar nerede mazlum varsa gitti, gördü, sarılıp hallerini sordu, yeri geldi onlarla birlikte ağladı. Dünya mazlumları için Türkiye’nin sadece first lady’si değil iyilik elçisi oldu.
GAZZE’NİN GÖZYAŞLARI
Yıl 2009. İsrail, 27 Aralık 2008’den 18 Ocak 2009’a kadar Gazze’ye bomba yağdırdı. Dökme Kurşun Harekâtı adı verilen saldırılarda 1417 Filistinli katledildi; binlerce ev, hastane, cami, elektrik santralı, okul ve kreş, içme suyu şebekeleri yerle bir oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, dünyanın görmezden geldiği bu zulüm karşısında harekete geçti. Dünya liderlerinin eşlerini “Filistin’de Barış için kadınlar” adlı uluslararası zirve için İstanbul’a davet etti. “Uzat Elini Ey İnsanlık” sloganlı zirvede Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması için harekete geçme çağrısında bulundu. Filistinli çocukların yaşadıklarını “Bizim çocuklarımız parklarda oyun oynarken düşüp dizini, dirseğini yaraladıklarında dahi anne olarak yüreğimiz sızlıyor. Orada ağır silahlardan çıkan bir mermi ile bacağını, kolunu kaybeden çocukların anneleri, yavrularının acısını dindirmek için nasıl çırpınıyor? O minik yürekleri nasıl teskin ediyor? ‘Korkma yavrum geçecek’ mi diyor, sargı bezi yerine eteğinden bir parça kopararak mı sarıyor yarasını? Bunu tahayyül edemiyor, yüreğimizdeki sızıyı ifade edecek kelime bulamıyoruz. Çocukların ölümü, masumiyetin ölümüdür. Masumiyetin ölümü ise insanlığın çöküşüdür.” sözleriyle anlattı dünyaya…
YARALI COĞRAFYA: ARAKAN
2012 yılında bu kez Myanmar’da Budist çetelerin katliamları altındaki Rohinya Müslümanları için harekete geçti Emine Erdoğan. Myanmar’a giderek Budist grupların yerinden yurdundan ettiği Arakan Müslümanlarıyla görüştü. Bir yardım koridoru oluşturulması için Myanmar yetkilileriyle temaslarda bulundu. Arakanlı bir kadınla sarılıp ağladığı fotoğraf karesi, o ziyaretten dünyaya yansıyan en çarpıcı görüntü olarak yer etti hafızalarda. Hissettiklerini ‘Sözün bittiği yerdi, insanlığımdan utandım.’ cümlesiyle ifade etti dönüş yolunda. Bu ziyaretin ardından yardım kampanyaları düzenlendi, o güne kadar Arakan’ın adını bile duymayan kitlelerde Arakan hassasiyeti oluştu. Bu ziyaretten 5 yıl sonra, 2017’de bir kez daha bölgeye gitti Emine Erdoğan. Bu kez Arakan Müslümanlarının Bangladeş’teki sığınma merkezi Kutupalong kampını gördü. “Hayatım boyunca unutamayacağım” dediği kamplarda insani yardım dağıttı, çaresiz insanların gözyaşlarına ortak oldu. Ziyaretin ardından dünya liderlerinin eşlerine birer mektup göndererek izlenimlerini anlattı, iş birliği önerdi.
Bununla da yetinmedi, konuyu uluslararası medyaya taşıdı Emine Erdoğan. CNN International’da yayınlanan “İnsanlık Rohinya Müslümanlarına sırtını dönmemeli” başlıklı makalesinde dünya liderlerinin eşlerine ve insanlığa seslendi. İnsanlığın Srebrenitsa ve Ruanda’da olduğu gibi Myanmar’da da sınıfta kalmaması gerektiğini hatırlattı.
MÜLTECİ ÇOCUKLAR KAYIP NESİL OLMASIN!
Emine Erdoğan, Eylül 2017’de BM’de düzenlenen “Mültecilerle Dayanışma: Akdeniz, Afrika ve Myanmar’a Yönelik İnsani Yaklaşımlar” başlıklı üst düzey toplantıda Türkiye’nin mülteciler ve insani yardım duyarlılığını anlattı, gözlemlerini paylaştı. Aylan Kurdi gibi nice çocuğun, acı ve gözyaşı denizinde boğulduğunun altını çizdi.
EVİMİZ EVİNİZDİR
Emine Erdoğan’ın son 7 yıldır gündeminde olan konulardan biri de Suriye krizi ve Türkiye’de misafir edilen yaklaşık 4 milyon Suriyeli. Onlar için, Suruç’ta dünyanın en büyük çadır kentinin açılışını yaptı. Kadınlar ve çocuklar için üretilen projelere destek oldu. Bireysel desteğinin yanı sıra bu dramı dünya liderlerinin eşlerine yazdığı mektupla anlattı. Uluslararası toplumun sessizliğinin dünya tarihine kara bir leke olarak geçeceğini hatırlattı.
Emine Erdoğan, bu büyük insanlık dramının içinde bir dizi mutluluğa da vesile oldu. Türkiye’ye sığınan 11 yaşındaki Suriyeli kız çocuğu Rua’yı, gözyaşları içinde özlemini anlattığı ablası ve hiç görmediği yeğeni Şadi’ye kavuşturdu. Ramazan ayında Suriyeli aileleri Huber köşkünde iftarda misafir etti. “Evlerimiz sizindir, topraklarımız yurdunuzdur. İkinci vatanınıza hoş geldiniz.” diyerek eşine az rastlanır bir misafirperverlik sergiledi.
AFRİKA’YI ANKARA’YA TAŞIDI
Emine Erdoğan’ın yardım çalışmalarında her zaman nihai hedefi, muhtaç kitlelere balık götürmek değil, balık tutmayı öğretmek oldu. Bu bağlamda az gelişmişliğin pençesindeki Afrika ile özel olarak ilgilendi. Ankara’da, Afrikalı kadınların el emeği ürünlerinin satıldığı bir merkez kurdurdu. Afrika El Sanatları Pazarı ve Kültür Evi’nde, Afrika’nın farklı bölgelerinden kadınların gönderdiği ürünler satılıp düzenli olarak paraya dönüştürülmeye başlandı. Bu para, Afrikalı kadınlar için hem kazanç hem yeni üretimler için sermaye oldu.
Emine Erdoğan, bireysel çalışmalarının yanı sıra, eşi Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya mazlumlarıyla ilgili resmi ve gayrı resmi bütün çalışmalarına destek verdi. 2011 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte 60 yılın en büyük açlık felaketinin yaşandığı Somali’yi ziyaret etti. 2010 yılının Temmuz ayında, Pakistan’da yaşanan büyük sel sonrası bölgeye yardım elini uzattı. Kurtuluş savaşında takılarını satıp Türkiye’ye gönderen Pakistan halkı için, kendisine düğününde eşi tarafından hediye edilen altın kolyesini bağışladı.
ÇEVRESİNİ DE DAHİL EDİYOR
Emine Erdoğan’ın bir özelliği de içinde bulunduğu hayır çalışmalarına çevresini de ortak etmesi. Özellikle yurt dışındaki çalışmalara giderken yanına gazeteci, sanatçı, iş insanı kadınlar almayı ihmal etmiyor. Böylece hem yapılacak yardımın kapsamını genişletiyor hem de dünya mazlumlarının seslerinin çok daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlıyor. Yurt içinde de dezavantajlı grupların gelişimi, eğitimi, sağlığı öncelikli ilgi alanı. Sosyal medya hesaplarında da çoğunlukla bu konulara dikkat çekiyor.
ÖDÜLLÜ FİRST LADY
Emine Erdoğan, yıllardır devam eden bu çalışmaları sonunda İslam dünyasında bir yardımseverlik timsaline dönüştü. Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi de Emine Erdoğan’ın hayır çalışmalarından ziyadesiyle etkilendi ve bu yıl ilk kez “Hayırseverlik Mirası Ödülü” verme kararı aldı. Bu bağlamdaki ilk “İnsani Hizmet Takdir Ödülü” de Emine Erdoğan’a verildi. Emine Erdoğan, ödül töreninde yaptığı konuşmada hayırseverliğin gücüne vurgu yaptı. “Herkesin sessizliğe gömüldüğü bir dünyada, suskun yürekleri, paslı vicdanları sarsıyorsunuz. Bu çabanın tanklardan ve füzelerden daha etkili olduğunu düşünüyorum.” Emine Erdoğan, konuşmasında dünyanın dikkatini bir kez daha mazlum coğrafyalara çekti. Myanmar’da, Filistin’de, Yemen’de, Suriye’de, Afrika ülkelerinde yaşananları hatırlattı.
Şimdi çalışmaları uluslararası alanda ödüle layık görülmüş bir first lady olarak devam ediyor yoluna… Hedefi, mazlumların zalimlerin insafına bırakılmadığı bir dünya!