Fetullahçı Terör Örgütü’nün takiye konusundaki üstün becerisini, ulusalcısından İslamcısına, solcusundan PKK’lısına kadar ne çok kimliğe bürünebildiğini, 15 Temmuz sonrası bağlantıları su yüzüne çıktıkça gördük, görmeye devam ediyoruz. Her kurum, kuruluşun, her cemaatin, her derneğin içine sızmış bir FETÖ’cü militan vardı. Türk Solu dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapan Atatürkçü ve solcu Gökçe Fırat’ın FETÖ ile olan ilişkisi tescillendikten sonra hiçbir şeye şaşırmamak gerektiğini anladık. Ancak yine de zaman zaman hayretimizi gizleyemediğimiz de bir gerçek.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturması çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi ve Medeniyet Üniversitesi’nden 72 akademisyen için gözaltı kararı çıkartıldı ve bunların 47’si gözaltına alındı. Gözaltı kararı çıkarılan akademisyenlerin birçoğunun FETÖ’nün şifreli mesaj programı ByLock kullandığı iddia edildi. Bu isimlerin içinde ise kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim vardı: Koray Çalışkan.
Örgütle bağ kurduğu iddia ediliyor
İddianamede, kendisini “solcu” olarak tanımlayan ve bir dönem CHP’nin akıl hocalığını yapan Çalışkan’ın FETÖ’nün hayatını kaybeden sözde imamı Cemal Uşak’la 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi sürecinde yoğun şekilde görüştüğü söyleniyor. HTS kayıtlarına dayandırılan iddialara göre Çalışkan, 17-25 Aralık FETÖ darbe girişiminin ardından örgüt ile ciddi bağlantılar kurdu, algı operasyonları yürüttü. Çalışkan’ın, 17-25 Aralık sonrası yaptığı sosyal medya paylaşımları da dosyada yer aldı. 17-25 Aralık süreci ve sonrasında Fetullah Gülen’in terörist olmadığı şeklinde sosyal medya kampanyaları gerçekleştirdiği ve #GüleneİftiraAtma etiketiyle tweetler attığı kayda geçti. Çalışkan’ın TV kanalı kurmak için CHP’li belediye başkanlarından para topladığı da iddialar arasında.
Aileden solcu
Boğaziçi Üniversitesi’nde akademisyen olan, CHP’ye gönül veren ancak FETÖ nedeniyle gözaltına alınan Koray Çalışkan’ın hikayesi 1972 yılında İstanbul’da başlıyor. Öğretmen bir çiftin çocuğu olan Koray Çalışkan’ın solculuğu, kendi ifadesi ile, ailesinden geliyor. 7 yaşına kadar anneannesiyle İstanbul’da yaşıyor. Çalışkan’ın anne ve babası, ‘devrimci’ ve solcu öğretmenlerin kurduğu TÖBDER’e üye olmaları nedeniyle 1980 darbesinde farklı illere yollanıyor. Çalışkan da bu süreçte kendisini İzmir’de buluyor. Burada bulduğu bir şey daha var; yine kendi ifadesi ile sosyal demokrat ve Atatürkçü kimliği…
1995 yılında, eğitim gördüğü Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun oluyor. 2 yıl aynı bölümde yüksek lisans yapıyor. 1997-1999 yılları arasında ise New York Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi dalında çalışıyor. Bu süreçte pamuk ekonomisi üzerine akademik yayınları dikkat çeken Koray Çalışkan daha sonra Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde görevine başlıyor.
Kur’an şiir kitabı!
Koray Çalışkan’ın parlak CV’sinin yaldızlarının dökülmesi; köşe yazılarında ve sosyal medyada popülist söylemlerini, İslam nefretini, zaman zaman en basit bilgileri bile ıskalayan analizlerini paylaşmaya başlamasıyla oldu. Medya dünyasına 2007’de BirGün gazetesi ile adım atan Çalışkan, “Yüzlerce yıl öncesinin Arap kabileleri toplumunun ortaya çıkardığı bir şiir kitabının peşinden siyaset peydahlayacaksın, sonra ben kabile şefi değilim diyeceksin” satırlarıyla içinde yaşadığı toplumun değerlerine ne kadar saygılı olduğunu ve gazetesine layık bir yazar olduğunu gösterdi.
Eyüp Can parlattı
Bu yazılardan etkilenmiş olmalı ki, FETÖ’nün parlak çocuğu Eyüp Can, Radikal’in yayın yönetmeni koltuğuna oturduktan bir süre sonra Çalışkan’ı Radikal’e transfer etti, cilalayıp ön plana çıkardı. Çalışkan da bu teveccühün karşılığı verdi. İlk günlerden başlayarak “İster Trabzon’da yürüyüş yapın, ister Tophane’de sergi açın, eğitim fakültesinde başı açık kadın öğrenci olun ya da -eğer böyle giderse- cuma öğlen sokakta aylaklık yapın, üzerinizde İslamcı muhafazakâr şiddeti hissedersiniz. Sonra cuma öğlen ortadan yok olmaya, Madımak Oteli’ni anımsayıp oralara uğramamaya başlarsınız. Mahallede endişeye mahal vardır, gerçektir” gibi tespitlerle toplumumuzu yakından tanıdığını gösteren yazılar yazdı. Taksim meydanında inşaat olması nedeniyle 1 Mayıs gösterilerine izin verilmemesini, Kabe’de inşaat olmasına rağmen Hac yapılmasıyla kıyasladı. Tunus’ta başlayıp tüm Ortadoğu’ya yayılan hareketlere “Devrim değil, galeyan” dedi. Mütemadiyen PKK’yı temize çekip, CHP’ye göz kırptı. Koray Çalışkanlı, Bülent Mumaylı, Cüneyt Özdemirli Radikal’in yayın hayatı 2014 yılına kadar sürünce, Çalışkan bundan sonra akademik hayatla yetineceğini ilan etti.
Örgütü temize çekmeye çabaladı
Koray Çalışkan’ın FETÖ ile bağlantılı bir operasyonda gözaltına alınması şaşırtıcı gelse de 17-25 Aralık 2013’ten sonraki duruşunu hatırlamak faydalı olabilir. Sosyal medyada Gülen’i savunan tweet’leri hala duran Koray Çalışkan, 17-25 Aralık sonrası FETÖ’ye destek vermeye başladı. #GüleneİftiraAtma #direntürkiye etiketleri ile tweetler atan Çalışkan, bu tweetler üzerine “Ne oluyor” diye soran arkadaşlarına “Sakin olun. Gülen terörist değildir” demiş, kendisine tepki gösterenleri ise blocklamıştı. Sonrasında “İnsanlar iftira üzerine çok acı çekti bu ülkede. Fethullah Gülen’e de şu anda terörist deniliyor, hükümete komplo kurduğu söyleniyor. Şu anda mağdur” diye açıklama yaptı. Artı1 kanalında yaptığı “Kırmızı Telefon” programında da neredeyse her hafta Mehmet Baransu ve Emre Uslu gibi FETÖ tetikçilerini konuk etti. Kendisi de sık sık FETÖ’nün televizyonu STV’ye konuk olarak çıktı. Haberlerde FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) yazılmasına da karşı çıkıyordu.
Darbe FETÖ’ye yapılmış!
Örgüte yönelik operasyonlar için ‘darbe’ diyen Çalışkan, FETÖ’nün darbe yapacağı iddialarıyla da dalga geçiyordu. FETÖ’nün medya kuruluşlarına kayyum atandığında yine STV’deydi. Çalışkan, “Gördüğüme inanamadım. Bütün sokak dolmuş. Birkaç saat önce eli kalem tutan gazetecilerin elleri TOMA’yı tutuyorlar ve onu durdurmaya çalışıyorlar. Bunun adı darbedir” diyordu. Daha sonraları da tavrını değiştirmedi. FETÖ’nün internet kanalı Tv santral’e katılan Koray Çalışkan, ‘terör örgütü’ ifadesini reddederek, “1 milyon satış yapan Zaman gazetesi terör örgütü organı mı? FETÖ’ymüş, terör örgütüymüş, şuymuş-buymuş beni onlar ikna etmiyor” dedi. 24 Aralık 2015’te ise örgütün Can Erzincan TV’sine katılan Koray Çalışkan, “Cemaat terör örgütüymüş, darbe yapmaya çalışıyormuş. Allah iki desen, onun gibi bir şey bu. Darbenin tanımını bile değiştiriyorlar” sözleriyle algı operasyonunu sürdürmüştü.
Keneş’in avukatı
Çalışkan Bülent Keneş’in avukatlığına da soyunmuştu. Keneş Erdoğan’ın Ak Parti grubunda konuştuğu dakikalarda, “Bu rezilin muhterem annesi iyi ki bugünleri görmeden vefat etmiş de nasıl bir evladı olduğunu görme ve kahrolma zulmünden kurtulmuş…” şeklinde bir tweet attı. Tepki gelince tweeti inkar eden Keneş’in yardımına Çalışkan koştu ve Keneş’in Erdoğan’ı kastetmediği açıklamasını yaptı.
Bravo Recep Tayyip Erdoğan
Çalışkan bir yandan FETÖ’yü aklamaya çalışırken bir yandan da milli maç beraberliğini bile Erdoğan’a bağlayan tweetler atıyordu. Ekim 2014’te oynanan Letonya maçında 1-1 berabere kalan Milli Takım için, 2 milyonluk Letonya’yı 80 milyonluk Türkiye’nin yenemediğini söyleyerek twitter tarihine geçen “Bravo Fatih Terim ve elbette Bravo Recep Tayyip Erdoğan” tweetini attı. Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Eğer bir ülkede patates üretimi düşüyor ve patatesler çürüyorsa bunun sorumlusu bellidir” tweeti ile yan yana konulduğunda kimin danışmanı olduğunu da anlatan bir tweetti bu. Futbol üzerinden siyaset devşirmeye çalıştığı başka bir tweeti ise Dinamo Kiev’in Beşiktaş’ı 6-0 yendiği maçın ardından attı Çalışkan. Üstelik Kiev’in Rusya’da olduğunu zannederek “Dış politikanın uzun vadede sonucu: Rusya: 6…” yazdı. Çalışkan’ın parlak zekasını gösteren başka bir yorumu da 7 Haziran seçimleri yapılacağı için 8 Haziran’da ilk ve ortaokulların tatil edilmesi üzerine attığı tweet’te yer alıyordu. “Pazartesi ilk ve ortaokullar tatil. Neden? Sosyo ekonomik durumu daha iyi olanlar uzun tatile kaçsın diye. Tilkilik bu, başka bir şey değil…”
Yandaş yazar nasıl olur’un resmini çizdi
Koray Çalışkan siyasilere danışmanlık ve PR hizmeti de verdi. CHP eski İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın danışmanlığını ve vaktiyle Büyükşehir adayı olan Mustafa Sarıgül’ün PR işini üstlenen Çalışkan, sonraları Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi danışmanlığını da yapacaktı. Bu dönemde Çalışkan CHP’yi açıktan destekleyen köşe yazıları yazdı. Bir bakıma köşesini şahsi işleri, ilişkileri için kullandı. Köşesinden oyunu Mustafa Sarıgül’e vereceğini bile ilan etti. Ancak pek çoğunun olduğu gibi, Sarıgül’ün seçileceği öngörüsü de hüsranla sonuçlandı.
HDP ve MHP kardeşmiş
7 Haziran seçimlerinden sonra koalisyon ihtimalini zorlamak için kollarını sıvayan Koray çalışkan katıldığı televizyon programlarında HDP ve MHP’nin kardeş olduğunu ve bu kardeşliğin demokrasi bağıyla bağlı bir kardeşlik olduğunu ileri sürdü. Çalışkan, ısrarla CHP-MHP-HDP koalisyonu olmasını istiyordu. Bunun başarılamayacağı anlaşılınca tekrar seçim kararı alındı. Çalışkan bu kez de 1 Kasım seçimlerinde CHP’den milletvekilli olmak için heveslendi. Üniversiteden istifa ederek ayrıldı. Vekil listelerinin belirlenmesi için yapılan ön toplantıda İstanbul 3. bölge 9. Sıraya adı kondu fakat PM’de listeden çıkartıldı.
İstifası uzun süresi beklendi
CHP’nin akıl hocası Çalışkan’ın siyasi öngörüleri pek de başarılı değildi. 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’nin asla yüzde 47 alamayacağı iddiası bunlardan biriydi. Samanyolu TV ekranlarında canlı yayında AK Parti’nin oy oranını yüzde 47 olarak gösteren anket şirketine ‘şarlatan’ diyen Çalışkan, “Ben siyaset bilimciyim, ben araştırmacıyım. 1. parti yüzde 40’ı bulsun mutlu olsun, zil çalıp oynasın. AK Parti yüzde 47 oy alsın ben akademisyenliği bırakırım” demişti. Seçimde Ak Parti yüzde 49.48 oy aldı. Koray Çalışkan istifa etmek şöyle dursun, bu olay hiç yaşanmamış gibi davrandı.
Örgütlerin yılmaz savunucusu
Çalışkan’ın vukuatları bu kadar değil elbet. Kasım 2015’te gerçekleşen Fransa’daki eş zamanlı terör saldırılarından Müslümanları sorumlu tutan Çalışkan, “Paris katliamı kaostan siyasi iktidar peydahlamaya çalışan Siyası İslamcılığın son utancı olur inşallah…” yazmaktan utanmadı. Diğer yandan PKK- HDP seviciliğinden de vazgeçmedi. 1100 akademisyenin devleti katliam yapmakla suçladığı sözde bildiriyi imzaladı. Hatta bildirinin metin yazarının Koray çalışkan olduğu iddia ediliyor. Beşiktaş’ta Vodafone Arena yakınında maç çıkışı yapılan bombalı saldırıda da parmağını terör örgütüne değil devlete salladı. Çalışkan, Orlando kentinde DEAŞ tarafından gerçekleştirilen gece kulübü saldırısı için “ABD çok sert karşılık verecektir, hakkıdır” derken, İstanbul’daki saldırı için “Çözüm sürecine dön. Suriye’ye karışma. Bütçeyi kalkınmaya harca. Maceracı olma, gerçekçi ol” yazarak, devlete terör örgütü savaşma demeye getirdi.