Dedektörlerin ardındaki adam: Dahlan

“Evet, zenginim. Bunu inkâr etmiyorum. Evet, güçlüyüm de. Bunu da inkâr etmiyorum. Tehlikeli birisi olarak mı görünüyorum?” – (Muhammed Dahlan, Peter Baker imzalı New York Times röportajı, 2 Kasım 2016)

Birleşmiş Milletler raporlarına göre Gazze’de işsizlik oranı yüzde 42. Bu bir dünya rekoru. Şebeke suyu içilemez nitelikte. Musluklardan resmen tuzlu su akıyor. Elektrik desen, içerde bir üretim imkânı mevcut değil. Akaryakıt yokluğundan dolayı son elektrik santralı Nisan ayında faaliyetini durdurmak zorunda kaldı. Dışardan sağlanan elektrikse hiç bir zaman yeterli olmadı. Halk, uzun elektrik kesintilerine alışkın. Ama mübarek Ramazan ayının sıcak günlerinde zaten yetersiz olan elektrik yarı yarıya azalınca çileden çıkmamak mümkün değildi. Daha bunun bayramı vardı. Derken bayrama dört gün kala Mısır’a açılan Refah sınır kapısında akaryakıt tankerleri belirdi. Mursi’ye yapılan darbe sonrası kapatılan Refah sınır kapısının yeniden açılması büyük bir sürpriz olmuştu. Sisi, Gazze’ye günahını bile vermezdi. Sahi, ne işler dönüyordu?

Sisi, İsrail ve Muhammed bin Zayed

Gazzeli bir siyasi gözlemci, Naci Şarib, durumu El Cezire’ye şöyle özetliyordu:

“Gazze, temel insani ihtiyaçlar noktasında çaresiz durumda. Dahlan bu durumu kullanarak Gazze’ye geri dönecek. Mısır’ın bu işten kârı ise Sina Yarımadası’nda istikrarı sağlamak olacak. Hamas, çok boyutlu sorunlarla yüz yüze. Yine de düşman olarak gördüğü Dahlan ile anlaşma yapabilecek esnekliğe sahip. Dahlan, Refah sınır kapısını tekrar açabilir ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yeni yardım kanalları sağlayabilirse böyle bir anlaşma mümkün.”

Ortadoğu’da özellikle Suriye krizi sonrası oluşan büyük türbülans Filistin’i neredeyse tamamen gündemden düşürmüştü. İsrail yıllarca bu fırsatı beklemişti. Herkes kendi derdiyle uğraşırken Filistin meselesini aradan çıkaracaktı. Abbas yönetimi ile Hamas arasındaki tansiyon, bu amaç için en kullanışlı manivelaydı. Korkunç şartlarda yaşamak zorunda bırakılan Gazze tamamen köşeye sıkıştırılacak, CIA ve MOSSAD tarafından “bizim adamımız” tabiriyle kodlanan Dahlan, Filistin’in başına getirilecekti. Filistin dosyası rafa kaldırılacaktı. İsrailli Siyonistlerin Siyonist Arap kardeşlerinin desteğine ihtiyacı vardı. Birleşik Arap Emirlikleri veliahdı Muhammed bin Zayed ne güne duruyordu? Dahlan, onun adamıydı.

Ne Hamas, ne de Abbas

29 Haziran 2017 tarihli Haaretz gazetesini açanları Zvi Bar’el imzalı bir yazı bekliyordu. Yazının başlığı “Dahlan planı: Ne Hamas, ne de Abbas” şeklindeydi. Yazıda şu cümleler göze çarpıyordu.

“Gazze’de yaşayan 2 milyonluk halka verilen kıt elektriğin hesabı yapılıyorken Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Gazze ve İsrail yönetimi arasında detaylı bir anlaşma çoktan pişirilmeye başlandı. Amaç, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın siyasi rakibi Muhammed Dahlan’ı Gazze hükümetinin lideri yapmak. Plana göre Dahlan, yönetime gelir gelmez Gazze üzerindeki İsrail ve Mısır yaptırımlarını ortadan kaldıracak, elektrik krizine çözüm üretmek için Birleşik Arap Emirlikleri’nin sağladığı finansla Refah kapısına yakın bir yerde elektrik santrali kuracak, daha sonra da Gazze’yi ekonomik olarak rahatlatmak için bir liman inşa edecek. Eğer bu siyasi deneme başarılı olursa, Abbas siyasi itibarını iyice yitirip bir köşeye itilecek ve Dahlan bütün Filistin’e egemen olacak. Bunun için seçime girmesi bile gerekmeyebilir. Kazandığı popülarite onu bu makama doğrudan taşıyabilir. Mısır zaten hâlihazırda Gazze’ye uygun fiyattan akaryakıt göndermeye devam ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri elektrik santrali için 150 milyon doları gözden çıkarmış durumda. En önemlisi, Dahlan’ın Filistin’e lider oluşu Gazze için hayati öneme sahip Refah sınır kapısını ardına kadar açmış olacak. Henüz bu planın sonuçları hakkında bir değerlendirme yapmak için çok erken. Yine de Hamas, Dahlan’ın Gazze yönetiminin başına geçmesine razı olursa Gazze’nin Batı Şeria ile arasının iyice açılacağını söylemek mümkün. Özellikle Abbas ile Dahlan arasındaki uzun süreli kavga göz önüne alındığında. Diğer yandan bu plan yürürlüğe girerse, İsrail-Mısır ortak rüyasının gerçekleşmiş olacağı söylenebilir.”

Dahlan iyi adam rolünde

Gazze’nin Dahlanistan olarak anıldığı yıllarda kendi halkına çektirdiği zulümlerle anılan bir karakter, İsrail medyası tarafından iyilik meleği olarak pazarlanmaya başlanmıştı. 1 Temmuz 2017’de Jerusalem Post ile yaptığı röportajda eski Sosyal İşler Bakanı, Dahlan’ın yakın arkadaşı Süfyan Ebu Zayide şunları söylüyordu:

“Abbas, Hamas’ı savaşın içine doğru sürüklüyor. Böyle giderse İsrail ile çatışma kaçınılmaz hale gelecek. Oysa biz, Mısır-Hamas-Dahlan cephesi olarak masaya oturduk ve böyle bir savaşı önlemeye çalışıyoruz. Bizim amacımız Gazze’nin her açıdan ilerlemesi. Umarım ki Dahlan yakında Filistin’e geri döner. Fakat bu çok yakın bir gelecekte mümkün olmayacak. Henüz doğru zaman gelmiş değil.”

23 Temmuz’da Associated Press’ten Muhammed Deragme’ye konuşan Dahlan da şunları söylüyordu:

“Bizler vatansever insanlarız, ayrılıkçı değiliz. Benim başkan olayım diye bir hevesim yok. Evet, gençken, kanım kaynıyorken böyle bir heves taşıyordum fakat şimdi mevcut durumun farkındayım. Filistin’in yüzde 70’i İsrail’in elinde. Bize devlet vermek gibi bir niyet taşıdıkları yok. Gazze için şu an en iyisi benim gurbette olmam. Erişebileceğim kadar çok insana erişip Gazze’ye yardım eli uzatmalarına aracı olmaya çalışmam. Refah kapısına gelince, herhangi bir ihtiyacı için seyahat etmek isteyen varsa bunu yapabilmelidir. Ve yapacaktır. ”

Gazze’ye yardım elini uzatmak için erişebileceği insanları tek tek zikredebilseydi keşke. En başta Birleşik Arap Emirlikleri veliahdı, sevgili patronu Muhammed bin Zayed’i görecektik şüphesiz. Peşinden de herhalde Mısır’daki iş ortağı Sisi gelecekti.

Metal detektörlerin arkasına gizlenen kim?

İsrail’in durduk yere Mescid-i Aksa’nın girişine metal detektörler koyup tansiyonu yükseltmeye çalışması zamanlama açısından oldukça anlamlı duruyor. Netice itibariyle geri adım atmak zorunda kalan İsrail’in bu eylemden ne tür bir kazancı olabilir? El cevap: İsrail, nabız yokluyor.  Sadece Filistin toplumunun değil, aynı zamanda Arap âleminin ve dünya kamuoyunun da nabzını. Çünkü ciddi bir karar aşamasında. Filistin meselesini sonsuza dek rafa kaldırma iştiyakıyla dört elle sarıldığı bir Dahlan planı var. Bu planın olası ihtimallerini görmek için bir kamuoyu yoklaması, bir tansiyon ölçümü yapması gerekiyordu. Gerçek zamanlı bir simülasyon uygulaması gerekiyordu. Üç-beş metal detektör bu işlevi görmeye yetti de arttı bile. Peki, şimdi ne olacak? Filistin toplumundan henüz beklediği eylemsizliği göremediği için bundan sonra atacağı adımları buna göre hesaplayacak. Metal detektör kriziyle Abbas ile Hamas’ı da yeni bir testten geçirmiş oldu. Elinde daha güncel, daha net veriler mevcut artık. Dahlan planının ileri aşamalarında hamlelerini bu verilere göre ayarlayacak. Arap dünyasındaki cılız sesler tam da İsrail’in beklediği cinstendi. Bu durumdan ziyadesiyle memnun kaldığı söylenebilir.

Türkiye bütün hesapları yine bozdu

Dünya kamuoyuna gelince, işte orada kocaman bir Türkiye gerçeği var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Buradan tüm vatandaşlarıma ve tüm Müslümanlara çağrıda bulunuyorum. İmkânı olan herkes, lütfen Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etsin. Gidemeyenler de oradaki kardeşlerimize yardım göndersinler” ifadeleri İsrail’i tam anlamıyla panikletti. Fena halde şirazeden çıkan İsrail Dışişleri Bakanlığı akıl tutulması yaşadı. Diplomatik zekâ ve nezaketten yoksun “Osmanlı İmparatorluğu günleri geride kaldı. Kudüs, geçmişte Yahudi milletinin başkenti idi ve hep öyle kalacak” şeklinde bir tivit attı. Travma geçmek bilmemişti. Ergen bir çocuk şaşkınlığına bürünen İsrail hariciyesi bu kez tükürdüğünü yaladı, attığı tiviti silmek zorunda kaldı. Bütün dileğimiz, Dahlan planını da böyle bir akıbetin bekliyor olması

Benzer konular