Ablası arkeolog Yasemin Cebenoyan’ı 1994’te PKK saldırısına kurban veren, oğlu, annesi ve babası da 1999 depreminde ölen Birgün yazarı Cüneyt Cebenoyan geçen hafta geçirdiği trafik kazasında vefat etti. Müteveffa Cebenoyan, içerisinde bulunduğu Türk solunun PKK’ya karşı tavır almamasını eleştiren isimlerden bir kimseydi. Peki, olmayacak duâya âmişn demek gibi olacak ama yine de sormak lazım: ‘Cebenoyan sonrası Türk solu kendisiyle hesaplaşır mı?’
1960 yılında doğan Cebenoyan üniversite eğitimi sonrası Türk solunun hegomon olduğu müzik ve sinema alanlarına yoğunlaştı. Açık Radyo’da sinema ve müzik üzerine çeşitli programlar yaptı. CNN Türk’te çalıştı. FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği), NETPAC (Asya ve Pasifik Sineması Teşvik Ağı) ve SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) üyesi olan Cebenoyan jüri olarak pek çok ulusal ve uluslararası film festivalinde görev aldı.
Kurulduğu günden bu yana hâlen tutuklu Kızıl Soros’un finanse ettiği, haber ahlakından mahrum Birgün gazetesinde yazdı. Peki, Türkiye Cebenoyan’ı nasıl tanıdı?
THE MARMARA HOTELİ SALDIRISI
Ablası arkelog Yasemin Cebenoyan, 1994’te Taksimdeki meşhur The Marmara Hotel’in alt katındaki Opera Pastanesi’ne bir PKK’lının koyduğu bombayla ölmüştü. Aynı bombaya mâruz kalan gazeteci Onat Kutlar ise 11 gün sonra ölmüştü. Ablasını kaybetmesi kuşkusuz Cebenoyan’ı derinden yaraladı.
Ablası Yasemin’e yapılan bu kalleşçe saldırıyı hiçbir zaman kabullenemeyen Cebenoyan, Türk solu içerisinde olmasına rağmen yer yer sert eleştirilerle yer yer insani hassasiyetlerle PKK’ya karşı durdu.
Türk solunun bu ilginç tavrını hiçbir zaman anlayamamıştı.
1994 yılı PKK’nın eylemlerini rutin hâle getirmeye başladığı yıllardı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çoğu şehirde katliamların biri bitiyor öteki başlıyordu.
ACILAR PEŞİNİ BIRAKMADI
Cüneyt Cebenoyan’ın acıları ablası Yasemin’in ölümü ile bitmedi. Takvimler 1999 yılını gösterirken İzmit’teki ailesine bıraktığı oğlunu, annesi ve babasını depremde kaybetti. Kardeş acısı, evlat acısı ve anne baba acısını derinden yaşadı. Kendisi ise geçen hafta (3 Ağustos) bir trafik kazasında öldü. Arabası önce önündeki arabaya, sonra da refüjdeki bariyerlere çarpmıştı.
Acılarını Birgün gazetesinde yazdığı köşesinde şöyle ifade etmişti “Deprem benden hem geçmişimi, hem de geleceğimi aldı. Anne, baba ve çocuk… Bir anda annesiz ve babasız bir çocuk ve çocuksuz bir baba hâline geldim 1999’da. Yasemin’in öldüğü gün doğan ve nihayetinde annem ve babamı hayata döndüren Ali, annem ve babamla birlikte bu dünyadan ayrıldı.”
TÜRK SOLU’NUN AKSİNE PKK’NIN KARŞISINDA
Ablasını teröre kurban vermesi nedeniyle mi bilinmez, Cüneyt Cebenoyan uzun yıllardan bu yana Türk solunun aksine PKK’ya tavır alan sayılı ‘aydın’ arasındaydı. Sinema yazarı olan Cebenoyan, 2017 yılında Yönetmen Fatih Akın’ın yaptığı Rojava’daki PKK-PYD’lileri normalleştirerek anlatan filmi eleştiren bir yazı yazdı.
Omurgası olmayan Türk solunun belirli bir kesiminin PKK ile arasına mesafe ‘koyamadığını’ anlattı. Bu yazısından sonra mahallesinde büyük bir linç kampanyasına gebe kalan Cebenoyan, Habertürk’ten Kübra Par’a verdiği mülakatta “Standart Türk entelektüeli, Batı hangi fikri pompalıyorsa onu içselleştirir. Batı, YPG/PKK için ‘Özgürlük savaşçısı devrimciler’ derse, Türk entelektüeli orada başka hiçbir şey görmez. PKK ablanızı öldürür, tek talebiniz özür dilenmesi olur. Dilemezler ama talep eden olarak siz ırkçısınızdır” diye konuşmuştu.
SOLCU CENAH KATİLE SAYGI DUYAR
Ablası Yasemin ve binlerce masumun ölümüne sebep olan saldırıların sorumlusu olan PKK ile ilgili “Benim mahallemin PKK’yı hoş görmesinin üzerimde çok ciddi psikolojik olumsuz etkileri var” yorumunda bulunan Cebenoyan,“Mahallenizde bir kâtil var ve o kâtil ablanızı öldürmüş, çevrede dolaşıyor. Onunla her gün karşılaşıyorsunuz ve mahalledeki herkes ona saygı gösteriyor. Tecavüzcünüzün ortalıkta dolaştığını ve saygı gördüğünü düşünün, nasıl hissedersiniz? Bunun gibi bir durum. Bunu en yakınlarım bile anlamıyor” eleştirilerini korkmadan dile getirmişti.
Cüneyt Cebenoyan Türk solu içerisinde olmasına rağmen bu eleştirileri korkmadan dile getiren tek kişiydi. Canı yanmış ve ablasını teröre kurban etmişti. PKK’nın en kanlı katliamlarını başlattığı 1994 yılından bu yana çok şey değişti. Ancak PKK, Türk solunun mukaddesi olmaya devam etti. Türk solu bugün ne PKK’ya ne de Türk insanını hedef alan diğer terör örgütlerine karşı bir tavır alamıyor. Aslında almıyor değil, almak istemiyor. Çünkü PKK’ya tükürmek için aynaya baktığında aynada hep kendini görüyor ve tükürmekten vazgeçiyor. Cüneyt Cebenoyan’ın en önemli eksiklerinden biri de bu gerçeği görememiş olmasıydı.