Rusya’nın ‘yumuşak gücü’ Türkiye’de ne kadar etkin?

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA)’nın geçtiğimiz haftalarda yayınladığı, yabancı haber ağlarının Türkiye’deki etkinliklerine dair kapsamlı çalışması uzun zamandır bilinen ama dile getirilmeyen bazı gerçekleri ifşa etti ve kamuoyunda dikkat çekti. Peki, ülkemizde faaliyet gösteren bu yayın ağlarının arasında en etkilisi hangisi? Kimden destek görüyor? Kimin adına yayın yapıyor?

Esas problem, kendi ülkelerinin millî çıkarları doğrultusunda yayın yapan diğer yabancı basın organlarına (BBC, Deutsche Welle, Euronews vs. gibi) kıyasla Sputnik TR, Türkiye’de etkinlik bakımından yerli ana akım medyanın kapsadığı alana eş değer bir alana hâkim hâle geldi. Yabancı bir ülkeye ait basın kuruluşunun böylesine güçlü bir pozisyon elde etmesi, hangi ülkede olursa olsun milli çıkarlar açısından tehlike arz eder.

Günün sonunda baktığımızda, Türkiye’deki Sputnik ajansı, muhalif basının önde gelen isimlerini barındıran, 738.000 takipçisiyle dünyadaki Sputnik twitter hesapları arasında en çok takipçiye sahip olma özelliği taşıyan, Rusya’nın çıkarlarını kollayacak şekilde etkili bir yayın ve propaganda aracı olmaya devam ediyor.

Gürcistan’daki 2003 Gül Devrimi, Ukrayna’daki 2004 Turuncu Devrim ve Kırgızistan’daki 2005 Lale Devrimi dağılmış Sovyetler Birliği’nin eski üyelerinde cereyan eden “renkli devrimler” ve NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’ı üye ülkeler arasına alma hedefi sonrasında Moskova, ‘Yumuşak Güç’ konusunda Batı’nın karşısında çaresiz kaldığını ve bir an önce bu alana yatırım yapması gerektiğini fark etti.

Kremlin, Rusya’nın yumuşak gücünü oluşturmak için medya, sivil toplum kuruluşları, lobi şirketleri ve muhatap ülkelerde Rusya’nın çıkarlarına hizmet edebilecek siyasi partilerle ilişkiler kurulması için ciddi miktarda kaynak ayırmaya başladı.

Bu bağlamda yürütülecek propaganda faaliyetleri, Rusya’nın pozitif imajını oluşturmanın yanında, hedef aktörlerin imajını negatif yönde etkilemeyi de kapsıyordu. İşte bu noktada, Ukrayna’daki Turuncu Devrim’den hemen bir yıl sonra Russia Today kanalı kuruldu.

■ Moskova’dan Arapça, İngilizce, İspanyolca olarak üç ayrı dilde 24 saat yayın yapan haber kanalı,

■ Washington ve Londra’da yerleşik yayın yapan iki kanal, RTD adı altında belgesel kanalı ve

■ Son olarak Berlin’de yerleşik olan RUPTLY adlı diğer kanallara video içeriği satan yapım şirketi gibi pek çok öğeyi içinde barındıran Russia Today, yayın yaptığı ülkelerde aleyhine oluşan hava ile ismindeki Rusya’nın göze batması sonucu 2009 yılında isim değişikliğine giderek RT olarak yayın hayatına devam etti.

KUTUPLAŞMAYI TETİKLİYOR

2008 yılında ABD’de patlayan Mortgage Krizi ile birlikte tüm dünyayı etkileyen finansal kriz sonrası küreselleşme karşıtı hareketler, Batı ve SSCB’nin dağılması sonrası yüzünü Batı’ya dönmüş pek çok gelişmekte olan ülkede etkinlik kazanmaya başladı. RT bu atmosferden faydalanarak ABD ve AB üyesi ülkelerde palazlanmaya başlamış elit karşıtı, popülist muhalif hareketleri ön plana çıkartan haberler yapmaya başladı.

■ Rus devletine ait resmi bir kuruluş olarak finansal anlamda “bağımsız” olduğu için de reklam almaya dönük yayın politikası gütmek zorunda kalmadı.

■ Batı medyasının görmezden geldiği konularda spekülatif yayınları ile görünürlük kazanmaya başlayan RT, özellikle tartışmalı mevzularda komplo teorilerini besleyecek yayın akışına odaklandı.

■ Wikileaks’in kurucusu Julian Assange gibi isimlerin düzenli olarak konuk edildiği programlar, sadece televizyonda değil aynı zamanda internette, sosyal medya ve Youtube’da da dağılıma sokuldu.

■ Sosyal medyanın gücünden sonuna dek faydalanan RT, alternatif haber kaynağı olarak yayın yaptığı ülkelerde yerel siyaseti etkileyebilecek hâle geldi.

■ Almanya’da AFD, Fransa’da Front National, ABD’de Tea Party gibi oluşumların beslendiği ana kaynakların başını çekmeye başladı.

■ Altında RT logosu olan videolar, söz konusu topluluklara ait Facebook ve twitter sayfalarında sıkça paylaşılır oldu.

LİBERALİZM RUSYA’YI HAFİFE ALDI

Batılı devletler ise Sovyetlerin dağılmasından sonra liberalizmin zaferini ilan ettiğinden beri hafife aldığı Rusya’nın kendi iç siyaset gündemini Soğuk Savaş dönemine kıyasla çok daha etkin bir şekilde yön verebildiğini fark ettiklerinde, iş işte geçmişti.

Başta ABD, Fransa ve Almanya olmak üzere pek çok Batılı ülke, Rusya’yı sahibi olduğu yayın kuruluşları yoluyla dezenformasyon yaymak ve ülkelerindeki kutuplaşmayı arttırmakla suçladı.

■ Mesela Almanya İçişleri Bakanlığı ve Federal Anayasa Koruma Teşkilatı, geçen hafta yayınladıkları 2018 raporunda Rusya’nın nüfuzunu yaymak amacıyla Almanya’daki medya varlığını artırdığını,

■ Devlet şirketlerinin toplumu etkilemek için bağımsız medya kuruluşları maskesi altında faaliyet yürüttüğünü ileri sürdü.

■ Benzer şekilde ABD istihbarat servisleri, 2016’daki Başkanlık Seçimleri öncesinde Rusya’nın medya gücünü arkasına alarak sosyal medya üzerinden iç siyasetteki kutuplaşmayı arttırdığı ve seçimleri etkilediğine dair çeşitli analizler yayınladı.

SPUTNİK KURULUYOR

Öte yandan RT’nin beklenenin ötesinde gösterdiği performans, Kremlin’in bu alana daha fazla yatırım yapmasını tetikledi. 2013 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’în talimatıyla Ria Novosti haber ajansı kapatılarak yerine “Rossiya Segodnya” (Rusya Bugün) isimli yeni uluslararası haber ajansı kuruldu.

■ Adını 1957 yılında yörüngeye ilk kez başarıyla fırlatılan ve ABD ile SSCB arasındaki uzay yarışını başlatan uydudan alan Sputnik, Rusya’nın Sesi Radyosu ve RIA Novosti Haber Ajansı’nın birleşmesiyle 2014 yılında Rossiya Segodnya çatısı altında yayın hayatına başladı.

■ 34 ülkede 130 şehirde içerik üretmek amacıyla yola çıkan Sputnik, adının aşırı sağcı ve popülist hareketlerle anılması ile prestij kaybı ve marka yorgunluğu yaşayan RT’nin yerini alarak objektif ve tarafsız bir haber ajansı izlenimini verme niyetindeydi. Ancak bu durum Türkiye’de pek mümkün olmadı. Keza iki fay hattı, Sputnik TR’nin “tarafsızlığını” gözler önüne serdi.

1. FAY HATTI: 1. YILINDA UÇAK KRİZİ

24 Kasım 2015 tarihinde Rus Hava Kuvvetleri’ne ait Sukhoi Su-24M tipi uçağın sınır ihlali gerçekleştirmesinden dolayı hava kuvvetlerimiz tarafından düşürülmesi sonucu kötüleşen Türkiye-Rusya ilişkileri ile birlikte henüz bir yaşını yeni dolduran Sputnik’in yayınları da Türkiye’de dikkat çekmeye başladı.

Kremlin ile Ankara arasında karşılıklı restleşmeler devam ederken, dönemin hükümetini hedef alan yayınlar ardarda Sputnik’de yer buldu. Ankara ile DAEŞ/ISIS arasında işbirliği olduğunu iddia eden haberler(!) sıkça dolaşıma sokularak, muhalif basın ve siyasetçilere kaynak sağlandı.

Mesela 29 Nisan 2016 tarihli bir haber “Rus RT televizyonu, Suriye’de cihatçıların gerilerinde bıraktıkları ve IŞİD’in Türkiye’yle ‘bir hayli yakın’ olan ilişkilerine işaret eden dokümanları ve tanık ifadelerini bir araya getirdiği yeni bir belgesel hazırladı.” spotuyla yayınlanmıştı.

Bunun üzerine 2016 yılının Nisan ayında Sputnik’in tüm dillerdeki yayınlarına TİB tarafından erişim engeli getirildiyse de, aynı yılın Ağustos ayında iki ülke arasındaki ilişkiler tekrar düzelme emareleri göstermeye başladığında, Putin-Erdoğan zirvesi öncesi tekrar erişime açıldı.

Ancak erişim engelini twitter hesabından duyuran Sputnik TR Genel Yayın Yönetmeni Mahir Boztepe “İbrahim Karagül’ün ‘iç işgalciler’ tanımı etkili oldu. #Sputnik’e erişim engellendi… Sputnik olmasaydı, Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin absürdlüğünü, AKP – IŞİD ilişkilerini kimse öğrenemeyecekti. Tarihe not düştük. Sputnik’ten korkarak da olsa alıntı yapan Türkiye basınına selam olsun. Korkmayın, bu günler de geçecek” şeklinde durumu değerlendirirken, Sputnik’in ne kadar tarafsız(!) olduğunu da göstermiş oldu.

2. FAY HATTI: SURİYE – ESAD

Suriye’de devam eden iç savaşta Esad’a destek konusunda Ankara ile Moskova’nın birbirine zıt duruşu, çoğu zaman Sputnik’in yayınlarına da yansıdı. Bu zıtlık Sputnik TR’de özellikle muhaliflere karşı Suriye ordusunun düzenlediği saldırılarda ölen siviller konusunda Türk kamuoyunda yaşanan infial ve hassasiyetin görmezden gelinmesi şeklinde zuhur etti.

Esad konusunda Moskova’nın çizgisine yakın, yakın olmasa bile Ankara’nın karşısında olan kanaat önderleri ve gazetecilere bu sebeple sıklıkla yer verildi. Sputnik TR bu fay hattından ilerleyerek Türkiye’deki muhalif basının da odak noktası olmayı başardı ki, yukarıda bahsi geçen uçak kriziyle daha da perçinlenmiş oldu.

Türk kamuoyunda infial yaratan Suriye karikatürü

Günün sonunda baktığımızda,
■ Türkiye’deki Sputnik ajansı, muhalif basının önde gelen isimlerini barındırıyor
■ 738.000 takipçisiyle dünyadaki Sputnik twitter hesapları arasında en çok takipçiye sahip olma özelliği taşıyor
■ Rusya’nın çıkarlarını kollayacak şekilde etkili bir yayın ve propaganda aracı olmaya devam ediyor.

Ankara-Kremlin arasındaki ilişkilerin seyrine göre muhalefet tonu da konjonktürel olarak değişim gösterebiliyor. (Örneğin S-400 savunma sisteminin Türkiye’ye kurulumuna denk gelen, Sputnik’de dört gazetecinin işine son verilmesi gibi.)

Ancak esas problem, kendi ülkelerinin millî çıkarları doğrultusunda yayın yapan diğer yabancı basın organlarına (BBC, Deutsche Welle, Euronews vs. gibi) kıyasla Sputnik TR, Türkiye’de etkinlik bakımından yerli ana akım medyanın kapsadığı alana eş değer bir alana hâkim hâle geldi.

Yabancı bir ülkeye ait basın kuruluşunun böylesine güçlü bir pozisyon elde etmesi, hangi ülkede olursa olsun milli çıkarlar açısından tehlike arz eder.

Benzer konular