Mevlana’nın kendi el yazısıyla Türkçe şiiri: Likitabihi

Mevlânâ Celaleddin Rumî (1207-1273)’nin Şeb-i Arus (düğün gecesi) olarak bilinen, Allah’a kavuşması olarak kutlanan ölüm günü olan vuslatın 746’ncı yılı törenlerle yadediliyor. Mevlana’nın 8 asır önce bizzat kendisinin kaleme aldığı Türkçe Rubailer yazdığı ortaya çıktı. Mevlana, yapıtlarının bütünü düşünüldüğünde yalnız 13. yüzyılın en büyük tasavvuf şairlerinden biri değil, dünya şiirinin de en önemli adlarındandır.

Milli Eğitim eski Bakanlarından Mevlevi Hasan Ali Yücel (1897-1961)’in Farsçadan tercüme ettiği Mevlana’dan “Rubailer” isimli eserinde Türkçe yazdığı şiire yer verdi. Mevlana’nın 107 rubaisini Hasan Âli Yücel’in çevirileriyle kendi dizisinde okura sunuyor. Telif ve çevirileriyle de son derece nitelikli bir kültür insanı olan Yücel’in Mevlânâ çevirileri ilk olarak 1932 yılında neşredildi. Daha sonra ise Mevlana’nın 800. doğum yılına denk gelen 2007 yılında yeniden basıldı.

Rubailer

Mevlana’nın Türkçe şiirini ve Farsça Rubailerini çeviren Hasan Ali Yücel, kitabın tanıtım yazısında, şimdiye kadar Mevlana’nın el yazısıyla hiçbir yerde görülmemiş Türkçe şirini ortaya çıkardığını belirterek; “Rubaileri bastıracağımı kendisine söylediğim müderris Şerefeddin Bey, umumi kütüphane müdürü muhterem üstat İsmail Saip Efendi’nin bu hususta malumatı olduğunu bana söylediği zaman, manevi kemaline büyük bir saygı beslediğimi müşarünileyhe gittim.”

Hoca Ahmet Yesevi’nin Hikmetleri gibi!

Mevlana’nın el yazısı olduğunu duyduğunda çok sevindiğini belirten Hasan Ali Yücel, “Bu sevincim kıymetini büyük insanların büyük ruhlarına kıymet verenler kolay takdir ederler. Manzume tamamen Türkçedir ve lisanı 13. ve 14.asır Türkçesidir. Hoca Ahmet Yesevi’nin hikmetlerini hatırlatan bir mevzu ve ifade arz etmektedir. Türk dilinin tarihi itibariyle de bir kıymete haizdir” diyor.

Kitabın girişinde Hasan Hasan Âli’nin 1930 yıllarda ve o günün Türkçesi ile yazdığı şiirinde Mevlana’yı şöyle tasvir ediyor:

“Bu katra katra şiirler,
Hilkatin muamması önünde
Aşkın yanan vecdiyle dökülmüş
Birer gözyaşıdır.
Mevlana,
Varlığın mistisismini
Ve aşkın lirismini sezerek
Gözü yaşaranlara
Ölmiyen bir arkadaştır.
Kendini onda kaybeden,
Onu
Kendinde bulmuş olacaktır.”

Rubai’e bir örnek!

Rubai denince ilk akla Ömer Hayyam gelir. Ancak Mevlana’nın rubailerinin de en az Hayyam’ınkiler kadar güçlüdür. Cumhuriyet döneminde Yahya Kemal Beyatlı veya Arif Nihat Asya gibi rubai türünde şiirler yazmaya devam eden şairler de olmuştur. Rubai, aruz ölçüsü ile yazılan ve dört dizeden oluşan bir divan edebiyatı nazım biçimidir. Kitapta geçen Mevlana rubaisine bir örnek:

“İnsaf et ki aşk ey i bir iştir.
Fakat fena tabiat onun saffetini bozar.
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun;
Hâlbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır?”
Likatibihi

Mevlana’nın kendi el yazısı ile yazdığı Türkçe şiir
22 beyitten oluşuyor. Şiirin başında ise “Likatibihi”
diye not düşülmüş. İşte o şiirden bazı beyitler:

“Ussun varışa ey gafil-aldanmagıl zinhar mala,
Şol nesneya ki sen koyup-gidasin ol geru kala.
Seni unutur dostaların-oğlun kızın avratların,
Evvel malın üleşeler-hisab edüp kıldan kıla.
Dünya onun, ahret onun-nimet onun, mihnet onun,
Tamu onun, cennet onun-devlet onun, kanı bula.
Hakk’a bana ne mal gerek, na kıl gerek na kal gerek
Dileğim eyu hal gerek…
Hakk’a bana na mal gerek-dileğüm eyü hal gerek
Na kıl gerek, na kal gerek-kendüzünü bilenkula.”

Vefatının, bir başka tabirle vuslatının 746. yılında Mevlana’yı rahmet ve şükranla anarken sözü sultanına bırakarak bitirelim:

“Dost altın gibidir.
Bela da ateşe benzer.
Halis altın ateş içinde saf hale gelir.”

Benzer konular