Halepli şair Ömer Kerno, Modern Arap şiirinin Türkiye’de nefes alabildiğini söylüyor. Kerno, “Arap şiiri Türkiye’de, şairlerin aklına gelenleri dile getirebilmesi açısından bir nefes buldu. Çünkü Türkiye’deki hürriyet, Arap şairlerinin kendi ülkelerinde yok. Bir Arap şairi burada söyleyebildiklerini kendi ülkesinde kesinlikle söyleyemez. Arap şiiri Türkiye’de sanki yeniden doğuyor” diyor.
22-23 Kasım tarihlerinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kültür Merkezinde Arapça Şiir Festivali düzenlendi. Festivale Suriye’den, Libya’dan, Mısır’dan, Irak’tan, Suudi Arabistan’dan, Yemen’den Filistin’den, Ürdün’den gelen ve Türkiye’den katılan şairler şiirlerini okuyucuyla buluşturdular. Festivalde okunan Ürdünlü şair Muhammed Semhan’ın İstanbul’a yazdığı şiir dinleyiciyi gülümseten ve reaksiyon oluşturan şiirler arasındaydı. Yoğun ilgiyle takip edilen festivalin organizatörlerinden Adem Varıcı, Arap şairlerden Ömer Kerno ve Salim el Davvi ile konuştuk.
CİDDİ BİR POTANSİYEL VAR
Türkiye’de son 10 yıldır Arap nüfusunun arttığını belirten Adem Varıcı, ülkelerinde yaşama imkanı bulamayan insanların Türkiye’de yeni bir hayat kurmaya çalıştıklarını söylüyor. Genelde Suriye’den, Irak’tan, Mısır’dan, Libya’dan ve Yemen’den ülkemize gelenlerin olduğunu söyleyen Varıcı, Türkiye’de yaşayan Arapların gerçekleştirdikleri etkinliklerle ilgili şunları anlatıyor: “Türkiye’de yeni bir hayat arayışına giren bu insanların arasında doktorlar, öğretmenler, mühendisler, ilim adamları, âlimler olduğu gibi sanatkârlar da var. Bunlar arasında şairler de var. Bu anlamda ciddi potansiyel var. Bu insanlar zaman zaman kendi alanlarıyla alakalı çeşitli programlar düzenliyorlar. Bunlardan bir tanesi de Arapça Şiir Festivali. Arapça Şiir Festivali İlk defa 22- 23 Kasım tarihlerinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile işbirliği halinde Marmara Üniversitesi’nin Kültür Merkez’inde gerçekleştirildi.”
ORTAK PAYDA SADECE ŞİİR
Adem Varıcı Arapça Şiir Festivali fikrinin ortaya çıkmasının, İstanbul’da bulunan Arap şairlerin birkaç tanesinin bir araya gelerek yüksek sesle konuşması sonucu ortaya çıktığını ifade ediyor: “Arapça Şiir Festivali, Arap şair arkadaşlarımızın aylarca üzerinde çalışıp organizasyon haline dönüştürdükleri bir etkinlik. Yaklaşık 9-10 kişilik bir koordinasyon heyeti var. Bu organizasyon heyetinde Suriyeli şairler olduğu kadar Filistinli, Libyalı, Iraklı şairler de var. Bu şairleri bir araya getiren, ortak paydada birleştiren şey ise sadece şiir. Kendi aralarında belki siyasi belki dini görüş farklılıkları bile olabilen şairler ama bu hiçbir şekilde bir araya gelmelerine mani olmuyor. Arapça Şiir Festivali’nin sloganı da zaten ‘Bizimle olunuz. Çünkü Şiir Birleştirir’”
BU KADAR İLGİ BEKLEMİYORDUK
Varıcı, festival fikri ortaya çıktıktan sonra uzun bir hazırlık sürecinin ardından festivalin Arap şiiri okuruyla buluştuğunu söylüyor. Varıcı, “Türkiye’deki Arap şairler bu organizasyonla Suriye’den, Libya’dan, Mısır’dan, Irak’tan, Suudi Arabistan’dan, Yemen’den Filistin’den, Ürdün’den gelen şairlerle bir araya gelmiş oldu. Türkiye ile birlikte toplam 9 ülkeden katılımcı bulundu. Bu sebeple festivale, Uluslararası Arapça Şiir festivali demek de yanlış olmaz diye düşünüyorum. Fakat uluslararası demedik çünkü ilk defa yapıyoruz ve açıkçası yurtdışından bu kadar fazla rağbet göreceğini tahmin edememiştik. Sadece Türkiye içerisindeki şairlerden katılım olur düşüncesiyle hareket etmiştik ama herhangi bir biçimde yol ve konaklama masraflarını üstlenmediğimizi belirtsek de yurtdışından hakikaten çok ciddi bir katılımcı sayısıyla karşılaştık. Şairler kendi masraflarını kendileri karşılayarak programımıza katılım göstermek istedi” diyor.
ARAP ŞAİRLERİ DERNEĞİ KURULACAK
Festivale katılım gösteren iki Türk şairinin de bulunduğunu ifade eden Varıcı, bu isimlerin Recep Garip ve Şeref Akbaba olduğunu belirtiyor. Varıcı, “Programın Türkiye’de ve İstanbul’da yapılması sebebiyle iki Türk şairinin de aramızda bulunmasını istedik. Böylece iki günlük program icra etmiş olduk ve bu programlar sadece şiirlerden oluşmadı. Programda ayrıca şiir, edebiyat ve kültürle bağlantılı olarak iki ayrı sempozyum da gerçekleştirildi. Bu oturumlarda Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki kültürel iş birlikleri de konuşuldu. Bu programlarımıza Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin ve Dr. Muhammed Ağırakça hocamız da katıldı. Festivale, Birinci Arapça Şiir Festivali ya da İkinci Arapça Şiir Festivali gibi isimler koymadık ama arzumuz bu festivalin her yıl aynı dönemlerde tekrarlanması. Bunu da, festival sonrasında Uluslararası Arap Şairleri Derneği diye bir dernek kurarak sağlamayı düşünüyoruz. Onun da altyapısı oluşturuldu, resmi işlemleri kaldı. Bu dernek resmiyete kavuştuğunda inşallah belki de 2. Arapça Şiir Festivalini belki de başka şiir ya da edebiyat etkinliklerini gerçekleştirme imkânını bulmuş olacak” diyor.
ARAPÇA KİTAP BULAMAZDIM
Üniversiteyi Suudi Arabistan’da okuduğunu anlatan Varıcı, 1996’da Türkiye’ye döndüğünde Türkiye’de Arapça kitapları takip etmek istediğini ancak bulamadığını söylüyor. Varıcı, “Arapça Kitap Fuarı’ndan ya da Arapça Şiir Festivali’nden bahsetmiyorum, Arapça kitap bulabilmeyi temenni ederdim. Ondan sonraki gelişmeler bizi bugün öyle bir noktaya getirdi ki şu anda Allah’a şükürler olsun her yıl düzenli olarak Arapça kitap fuarı düzenleniyor, Arapça konferanslar, sempozyumlar ve bu anlamda birçok etkinlik var. Türkiye’deki özellikle İstanbul’daki Arap nüfus bu etkinliklere ciddi şekilde katılım ve rağbet gösteriyor. İnsanların sosyal etkinliklere katılımları onların gelişmişlik düzeyini ya da birbirleriyle olan iletişimlerini güçlendirmeye yönelik arzularına dalalet ediyor. Bu da sevindirici bir gelişme olsa gerek” diyor.
ARTIK ŞAİRLER ZULMÜ ANLATABİLİYOR
Festivale katılan Halepli şair Ömer Kerno, şu an Kahramanmaraş’ta yaşadığını belirterek Modern Arap şiirinin Türkiye’de nefes alabildiğini söylüyor: “Arap şiiri Türkiye’de, şairlerin aklına gelenleri dile getirebilmesi açısından bir nefes buldu. Çünkü Türkiye’deki hürriyet, Arap şairlerinin kendi ülkelerinde yok. Bir Arap şairi burada söyleyebildiklerini kendi ülkesinde kesinlikle söyleyemez.” Kerno’ya bütün Arap ülkelerini için bu geçerli mi? Yoksa Suriye’yi mi kastediyorsunuz?” diye sorduğumuzda, “hepsi için geçerli” olduğu cevabını veriyor. Kerno hislerini şu sözlerle anlatıyor: “Arap şiiri Türkiye’de sanki yeniden doğuyor”.
Kerno savaştan önceki Suriye’deki şiir ortamını ve bu ortamın savaştan sonra nasıl etkilendiğini de şu sözlerle tasvir ediyor: “Arap şiiri Arap Baharından sonra bir şeyler söyleyebilmeye, derdini anlatabilmeye başladı. Bundan önce bazı insanların methinin dışında şiir bir şey söylemiyordu. Şimdiyse şiir bir yer tutuyor. Şairlerin akıllarına gelenleri söylemesi için bir imkân var. Artık zulmü anlatabiliyor şairler. Benim bütün şiirlerim vatan hakkında. Zulmün karşısında ve vatan sevgisinin yanında. Cehaletin karşısında. Arap halklarının hemen hemen yarısı cehaletten mustarip. Bunun için cehaleti yeriyorum.” Arapça Şiir Festivalinin İstanbul’da gerçekleştirilmesi hakkında da konuşan Kerno, “Şairlerin sesi çıkıyor, sonunda şair olması gerektiği konumda ve doğru yerde” ifadelerinde bulunuyor.
METNİN KUVVETİ DİLİN KUVVETİNDEDİR
Suudi Arabistanlı şair Salim El Davvi ise modern Arap şiiri hakkında “Son dönem Arap şiiri üçe ayrılıyor. Eski şiir (taklidi şiir, vezin ve kafiyenin olduğu şiir), serbest şiir, mensur şiir. Bazıları bunları birbiriyle tamamen zıt olarak görürken bazılarıysa bu türleri birbirinin tamamlayıcısı olarak görüyor. Bana göreyse şiir veznin ve kafiyenin olduğu şeydir. Önceki Arapların fasih şiirleri gibi şu anda da asıl şiir odur. Serbest şiire de yine bir ölçü (ritim) olduğu için şiir diyebiliriz. Asıl ölçü Arapçadır. Metnin kuvveti mensur mu serbest mi olduğunda değil dilinin kuvvetindedir” diyor.
Suudi Arabistan’daki şiir ortamından da bahseden Davvi, “Şu an her ne kadar halk dili yaygın olsa da Suudi Arabistan’da büyük şairler yine var. Şiire ihtimam devam ediyor” açıklamalarında bulunuyor. Suudi Arabistan’da benzer etkinliklerin olup olmadığını ısrarla birkaç defa sorduğumuzda ise şunları söylüyor: “Ben Müslümanların şehirlerini kendi vatanım addediyorum. Burada olmaktan mutluluk duyuyoruz. Suudi Arabistan’da ise bu etkinlikler resmi olarak izin alınıp yapılabiliyor. Devlet resmi olarak yapabiliyor yani”.
İSTANBUL AVRUPA’NIN ZULMÜNE CEVAPTIR
Festivalde şiirini okurken dinleyicilerin sık sık alkışladığı ve gülümsediği şairlerden biri Muhammed Semhan’dı. Semhan şöyle diyordu İstanbul’a yazdığı şiirinde:
“Boğaz
Anlatır tarihten hikayesini
Altın çağ parlayan sahille oynar
Kişner Fatih’in atı
Deyyan ismiyle Allah’ın
Açılır İstanbul’un kapısı
Cevaptır zulmüne Avrupalının
Doğu Batı buluşur şaşkınca
İstanbul’da
İstanbul’da”
(Çev. Osman Bulut)