Türkiye’nin 50 yıllık hayali, Fatih gemisi ile gerçek oldu. İlk sondajına çıkışına eşlik ettiğimiz Fatih, Doğu Akdeniz enerji savaşlarında Türkiye’yi oyun dışında tutmaya çalışan ülkelere en güzel cevap olacak. Türkiye Ekim ayının son haftasında iki önemli projeyi hayata geçirdi. Bunlardan biri İstanbul Havalimanı’nın ilk etabının faaliyete girmesi diğeri ise Türkiye’nin ilk sondaj gemisi olan Fatih’in Akdeniz’e açılmasıydı. İlk defa kendi sondaj gemimiz ile deniz sondajına başlanmasıyla, Türkiye enerji tarihinde yeni bir döneme girdi. Yaklaşık 50 yıl öncesine uzanan Türkiye’nin deniz sondajı yapma isteği ekipman ve yetişmiş insan eksikliği nedeniyle bugüne kadar gerçekleştirilememişti. Doğu Akdeniz’deki enerji rekabetinin gittikçe arttığı şu dönemde Türkiye, Fatih sondaj gemisi ile yeraltı kaynaklarını gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor.
YENİ BİR DÖNEM AÇACAK
Gerçek Hayat olarak Fatih sondaj gemisinin 60 mil uzaklıkta petrol arama programına çıkışına tanıklık ettik. Gemi sondaj çalışmaları öncesinde 4 mil kıyıya çekilerek görkemli bir tören düzenlendi. Dış basının da yakından takip ettiği program için basın mensuplarının gemiye ulaşımı Sahil Güvenlik botları ile sağlandı. İkişer gruplar halinde gemiye götürülen basın mensupları, Fatih’e yaklaşınca hatıra fotoğrafı çekerek günü ölümsüzleştirmeyi unutmadı. Ne de olsa denizin ortasında tüm görkemiyle süzülen Fatih, adını aldığı Fatih Sultan Mehmet gibi, enerji alanında Türkiye için bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi açacaktı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in aramıza katılmasını beklerken gemiyi az da olsa gezme fırsatı bulduk. Yaklaşık iki saat kaldığımız gemi hakkında bilgi edinme şansımız da oldu.
HEYBETLİ BİR YAPISI VAR
Gemi iki ana bölümden oluşuyor. Üst düzey teknolojiye sahip olan Fatih, 12 bin 200 metre derinlikte çok yüksek basınç altında dahi deniz sondajı yapabiliyor. Çift kule tasarımıyla hem asıl hem yardımcı işler, eş zamanlı operasyonlarla yapılabiliyor. Her iki kule de sondaj ekipmanlarıyla donatılmış. Akdeniz açıklarında heybetli bir görünüme sahip olan Fatih, 6 metre yükseklikteki dalga boyunda bile sabit kalarak operasyonlarını sürdürebilme özelliği taşıyor. Sondaj bölümünü dolaşırken, makinaları gördüğümüzde oldukça etkileniyoruz. Özellikle sondaj yapılacak bölümden mavi suları gördüğümüzde eserin önemini bir kez daha anlıyoruz. Geminin temizliği de gözlerden kaçmıyor.
TAM TEŞEKKÜLLÜ GEMİ
Doğu Akdeniz’de petrol arayacak gemide çalışanlar için tüm imkanlar seferber edilmiş. Sinema salonu, mini hastane, fitness spor salonu gibi sosyal faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri alanlar bulunuyor. Hava ambulansı ve gemi doktoru ile acil durumlarda 7/24 müdahale olanağı da mevcut.
ÇEVREYE ZARAR VERMİYOR
Fatih sondaj gemisinin bir diğer özelliği de sondaj esnasında çevreye, deniz yaşamına ve canlılara hiçbir zarar vermemesi. Bütün operasyonlarını uluslararası kural ve düzenlemelere göre gerçekleştirecek olan Fatih’te iş güvenliği de en üst seviyede uygulanıyor.
TÜRKİYE ENERJİDE BEN DE VARIM DİYOR
Türkiye tarihinde ilk defa bu kadar derin sondaj yapabiliyor. Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemileri potansiyel doğal kaynak araştırmaları için çalışmalar yaparken, Fatih ile Alanya-1 kuyusunda yapılacak sondaj çalışmalarıyla dışa bağımlılığın azaltılması amaçlanıyor. Akdeniz’in önemli aktörü konumunda olan Türkiye, Fatih ile enerji aramalarında da ben de varım diyor.
SONDAJ NE KADAR SÜRECEK
Sondaja başlanacak olan Alanya-1 bir ultra derin deniz kuyusu. Ülkemizin Münhasır Ekonomik Bölgesi dahilinde, kıyıdan 60 mil uzaklıkta bulunuyor. 2 bin 541 metre su derinliği, 5 bin 500 metre toplam derinlikte tasarlanan Alanya-1 kuyusuna ilişkin proje tasarımının tamamı TPAO’nun Türk Mühendisleri tarafından yapılmış. Sondajın ise 140 gün sürmesi planlanıyor.
SONDAJ HAMLESİ TÜRKİYE’Yİ MASAYA OTURTTU
Programa katılan enerji mühendisleri ile de görüşme imkanımız oldu. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hedeflerini, ne yapmaya çalıştığını anlattılar. Doğu Akdeniz’de hem siyasi hem de enerji potansiyeli olarak önemli gelişmeler var. Bölge ülkeleri arasındaki siyasi ve diplomatik gerilim, enerji kaynaklarının tespiti ile 2010 yılında farklı bir aşamaya geçti. İsrail’in, Güney Kıbrıs’ın ve birkaç sene önce Mısır’ın bulunduğu bölgede ciddi bir gaz kaynağı keşfedildi. Bölgede ciddi rezervler var ve bulunması muhtemel rezervlerle birlikte, bölge ülkelerin talebini karşılamasının yanında Avrupa’nın da ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte kaynaklardan bahsediliyor. Yüz milyarlarca dolar gelir söz konusu. Bu nedenle bölge ülkelerinin yanı sıra Rusya, ABD ve AB gibi uluslararası aktörlerin de gözlerini bölgeye çevirdiğini ve uluslararası şirketler üzerinden bu oyunun içinde yer almaya çalıştığını görüyoruz. Türkiye açısından bakacak olursak Doğu Akdeniz Türkiye’yi, KKTC, İsrail- Filistin çatışması, Mısır ve Suriye’ye kadar birçok yönden etkileyen bir bölge. Türkiye bölgede gerek siyasi ve ekonomik gerekse de silahlı kuvvetleri ile en büyük istikrar unsuru. Fakat Mısır, Güney Kıbrıs Rum kesimi ve İsrail’le yaşanan sorunlar bu ülkelerin birlikte hareket ederek Türkiye’yi hem enerji politiği hem de siyasi olarak yalıtma ve bölgeden dışlamaya yönelik adımların içerisinde olduğunu görüyoruz. Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail birlikte harekete ederek, kendileri için daha fazla münhasır bölge tanımlamayı ve Türkiye’yi minimum bir alanda tutmayı hedefliyorlar. Türkiye sondaj adımıyla kendisini görmezden gelen ve yalıtmaya çalışan bu işbirliklerine önemli bir cevap veriyor: “Ben bölgede varım, ulusal hak ve menfaatlerimi gerek diplomatik gerekse askeri tüm politika araçlarıyla savunmaya devam edeceğim.”
ÖNEMLİ KAZANIMLARIN ÖNÜ AÇILDI
Türkiye bugün sondajla birlikte, Doğu Akdeniz enerji satrancında masaya oturdu. Nasıl ki Suriye’de Zeytindalı ve Fırat Kalkanı ile çözüm konusunda önemli kazanımlar elde ettiyse, bu sondajla da gerek Kıbrıs gerekse de enerji politiğinde önemli kaldıraçlar elde edecek. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlığı, ciddi bir fatura ile karşılaşmasına neden oluyor. Gerek karada gerekse denizlerde enerji kaynaklarının bulunması ve bundan faydalanması güçlü ekonomi açısından da önemli bir parametre. Bir diğer nokta ise TPAO’nun dünyada petrol üretimi yapabilen önemli şirketlerden biri haline gelmesi. İkinci bir gemi de alınıyor. TPAO global bir şirket haline geliyor. Tüm bu açılardan baktığımızda Türkiye’nin sondaj hamlesi, dış politika, enerji politikaları, ekonomi ve bölgesel dengelere kadar birçok parametrede önemli kazanımların önünü açacak tarihi bir olay diyebiliriz. Türkiye artık bugün kendisini izole etmeye çalışan, görmezden gelen bölge ülkelerine karşı en üst perdeden masada olduğunu beyan ediyor.
EMSALLERİ ARASINDA LİDER
Türkiye’nin ilk ultra derin deniz sondaj gemisi 18.05.2018 tarihi itibarıyla Fatih adını alarak Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil ettirilerek Türk Bayrağına geçti. Fatih 2011 yılında inşası tamamlandıktan sonra, Brezilya ultra derin denizlerinde 9 adet derin deniz sondajı yapmış ve operasyonel kabiliyet ve kapasitesini kanıtlamış bir gemi. 229 metre uzunluğa, 36 metre genişliğe, 64 metre kule yüksekliğine sahip olan Fatih gemisi, 3600 metre su derinliğinde toplam 12.200 metre sondaj yapabilme kapasitesine sahip. 6. nesil olmakla birlikte yapılan modernizasyon ve geliştirme çalışmaları neticesinde emsalleri arasında lider konumda bulunuyor.
210 PERSONEL HİZMET VERİYOR
Fatih gemisi çift kuleli tasarımı sayesinde eş zamanlı 2 sondaj operasyonunu daha hızlı ve ekonomik sürdürebiliyor. Deniz tabanını gözetleyebilen ve gerektiğinde hidrotermik operasyonlar yapabilen uzaktan kumanda edilebilir iki su altı robotik denizaltı aracını bünyesinde bulunduruyor. 4 adet lojistik vinç ve 6 adet operasyon vinciyle daha hızlı sondaj operasyonu yürütebiliyor ve 2 helikopter ve 3 destek gemisi ile toplamda yerli yabancı 210 personelin en hızlı şekilde transferlerinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlıyor ve böylece operasyon esnasında optimum verimliliği sağlıyor.