Tedavinin tarihi ve Tibet tıbbı

Kur’an-ı Kerim bize Lokman (a.s.)’a verilen hikmetleri anlatır. Buradan hareketle, tıbbın mazisinin Lokman (a.s.) ile başladığı iddia edilebilir. Ancak bu doğru olamaz. Zira Allah-ü Teâlâ, bize, Âdem (a.s.)’e ihtiyacı olan her şeyin yani küllü esmanın öğretildiğini bildirir. Dolayısıyla şüphesiz ki, Âdem (a.s.) ilk hekimdir.

Peygamberlerin en mühim görevlerinden biri de, toplumun eksikliklerini ilahi hükümler çerçevesinde gidermektir. Sıhhat de insanın en temel ihtiyaçlarından olduğuna göre, her peygamber ümmetine sıhhate dair bilgiler de nakletmiştir.

Allah-ü Teâlâ tüm kavimlere peygamber göndermiştir. Peygamberler kavminin doğrularını tasdik, yanlışlarını ise düzeltmekle görevlidir. Temelini vahyin attığı bilgi ise mahalli tecrübelerle büyütülüp, yaşatılır. Hekimlerin ve tabiplerin piri olarak kabul edilen Lokman (a.s.)’a bitkilerle konuşabilme ilmi lütfedilir. O’nun bitkilerin hasletleri hakkında verdiği bilgiler nakledile nakledile günümüze gelmiş, muhtemelen de pek çoğu modern tıp yüzünden unutulmuştur. Zira kim neye layıksa ondan ne azı, ne de fazlası vardır. Şifasını nebatta arayana da, kimyada arayana da, biyo-nano teknolojide arayana da aradığı kadarı vardır. Ancak bu aramanın neticesi, derdi mi büyütür, yoksa derman mı olur mühim olan şey budur.

Şimdi de, Tibet Tıbbının temel kâideleri hakkında bilgiler arz edeceğiz. Bilgilerinden istifade ettiğimiz Tibet tıbbı mütehassısı Anarkan Arslanbek kızı Nadirova, “Tabiat: Derdin Devası” adlı eserinde, Tibet Tıbbının en essiz kitabının “Şifanın Temeli” (Çjud-Şi) adlı eseri olduğunu kaydediyor. Ayrıca 16. asırda Li Şiçjen’in 52 ciltlik bitkilerle tedavi kitabı yazdığını kaydediyor.
Tibet tıbbı;
■ Akıl-hâfıza,
■ Ruhî çevre (yani ruh âlemi),
■ Duygu (his),
■ Vücut olmak üzere dört temel üzerine bina edilmiş.
Hastalıklar bu dört unsurun uyumu bozulduğunda ortaya çıkar deniliyor. Yani insan ya aklî, ya ruhî, ya hissî yahut da fizikî olarak rahatsızlanır. Veya hepsi… Bu yüzden de “hastalık değil, hasta tedavi edilmelidir” deniliyor.

Devamı Gerçek Hayat’ın 1020.sayısında.

Benzer konular