Faruk Yücel’in dergisi ve ben

Kendimi rahatlıkla ve övünerek “Gerçek Hayat neslinden” sayıyorum. Hakan Albayrak ile Gökhan Özcan’ın bir kaldırım taşının üzerinde oturmuş hayal kurarlarken zihinlerinde canlanan genç ben miydim, hiç bilmiyorum; ama bugün bendeki iyi, güzel ve doğru olan her şeyde Gerçek Hayat’ın önemli payı var, adım gibi biliyorum.
Hakan ve Gökhan abilerimin fiilen de derginin dümeninde oldukları zamana “yetişemedim.” Murat Zelan abimin idaresindeki dergi ile tanıştım, Gerçek Hayat’la. Mahlasla da olsa dergideki ilk hikâyem Murat Menteş döneminde yayınlandı. Kendi adımla ilk yazımı Halime Kökçe girmişti. Sonrasında Suavi Kemal Yazgıç abimin Gerçek Hayat’ında da kalem oynattım.

Derken, Hay Allah, rahmetli Faruk Yücel sahneye çıktı ve benim için unutulmaz Gerçek Hayat serüvenini başlattı.

Faruk’la gıyaben tanışıyorduk. Bir iki telefon görüşmemiz oldu. Gel zaman git zaman; Faruk, ben, Ersin Çelik, Ümmühan Atak, Kadir Metin Akbaş, “E. Fatih Bilge”, “Detroitli Kızıl”, “Hayati Tehlike” ve “Sabit Müktesebat” adeta bir “çete” hâline geldik. “Gerçek Hayat Yazı İşleri Müdürü” Faruk’un ilk icraatlarından biri bu “çeteyi” dergi için organize etmek oldu zaten.

Rahmetlinin icazet almak ve heyecanını paylaşmak için Ankara’ya gelip, Hakan ve Gökhan abilerin yanısıra, Murat (Zelan) ve Ebubekir (Kurban) abilerin karşısında dergide neler yapmak istediğini nasıl coşkuyla anlattığını dün gibi hatırlıyorum. “Belim ağrıyor ya Fatih” diye arada bir sızlanıyordu ama bu heyecanına gölge düşürmüyordu. Onlar o dönem dergide yazıyordu fakat zaman içerisinde artık Gerçek Hayat’tan başka gündemleri de olmuştu, haliyle. Gelgelelim Faruk’un heyecanıyla sanki Gerçek Hayat’ın ilk sayısı çıkıyormuş gibi nasıl heyecanlandıklarını görmeliydiniz. Sonrasında dergiye kattığı rengiyle hepsinin Faruk’u gıyabında nasıl takdir ettiklerini de görmeliydiniz.

Devamı Gerçek Hayatın yeni sayısında!

Benzer konular