Benim okulum: Gerçek Hayat

Gerçek Hayat dergisi için çağrıldığım gün bugün gibi aklımda. Hayatımın sıkıntılı bir dönemiydi. İşsizim… İş görüşmelerine gidiyor ve hüsrana uğruyorum. Telefonum çalıyor ve “gel” diyorlar bana. Arayan Hakan Albayrak. Sonra Okmeydanı SSK karşısındaki mavi camlı binanın beşinci katında buluyorum kendimi. Yıllarca gidip geldim o güzergâhı. Henüz metrobüsün seferlerine başlamasına yıllar vardı. Çağlayan Adliyesi’nin olduğu yer bir meydandı ve 1 Mayıs mitingleri henüz o civarda yapılırdı. 28 Şubat’ın 1000 yıl süreceği söylemi henüz yürürlükteydi. Gerçek Hayat dergisinin ilk sayısının okurla buluşması da o günün yaklaşık bir ay sonrasına denk düşecekti.
İlk kadro şimdi bambaşka yerlerde, bambaşka iklimlerde. Ancak hangi yaşta ve tecrübede olursa olsun Gerçek Hayat dergisinde tanıştığım her kişi benim hocam oldular. Hiç takdir veya teşekkür almamış ama öğrenciliği çok sevmiş biri olarak Gerçek Hayat’ta çalıştığım dönem talebeliğimin en verimli yılları oldu diyebilirim.

Muhabir olarak başladım Gerçek Hayat’ta, editörlük, yazı işleri müdürlüğü, yayın danışmanlığı yapma fırsatı buldum. Sabit sayfalar, dosyalar, röportajlar, köşe yazıları, mizah yazıları yazdım. İmzalı, müstearlı veya imzasız pek çok iş yaptım. Aksi takdirde öğrenciliğimin hakkını verememiş olurdum. Yaptığım her iş benim için bir şeyler öğrenme imkânı sağladı bana. Bence bir insanın çalışabileceği en iyi iş zaten budur. Çalışma hayatımın her kademesinde çalıştığım iş yerlerini bana verdiği “öğrencilik” fırsatı kadar sevdim zaten.

Devamı Gerçek Hayatın yeni sayısında!

Benzer konular