ABD Başkanı Donald Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon, Avrupa Birliği’ndeki (AB) aşırı sağcı partileri bir araya getirmeyi planladığı “The Movement” hareketiyle yakın dönemde kıtada dengeleri değiştirmeyi amaçlıyor. Avrupa’da sağ görüşlü liderlerle bir araya gelecek olan Bannon’a aşırı sağın kucak açıp açmayacağı ise muamma. Avrupa’da gerçekleşen çoğu seçimde aşırı sağcı partilerin oylarındaki şaşırtıcı yükselişle moral bulan Bannon, Avrupa’nın farklı sağ kanatlarını birleştirmeyi hedefleyen bir tür faaliyet merkezi oluşturmak istiyor.
SÜPER GRUP KURACAK
Kaynaklar net olarak belirtilmese de harekete üye gruplara aynı zamanda “Avrupa ve Amerikalı” donörlerden fon aktarılması öngörülüyor. Avrupa’nın sağ kanadının bugüne kadar hem uzmanlık hem de finansman eksikliğinden muzdarip olduğuna inanan Bannon, The Daily Beast gazetesine verdiği demeçte, kurmayı hedeflediği hareketin Avrupa kıtasındaki aşırı sağ partilere yönelik strateji, oylama, mesajlaşma ve veri hedefleme konularında tavsiyelerde bulunabileceğini söylüyor. Bannon yeni projesiyle ilk olarak AP’yi hedef alıyor. AP içindeki geleneksel partilere karşı aşırı sağcılardan oluşan bir “süper grup” kurulmasını amaçladığını söyleyen Bannon, böylelikle 751 koltuklu parlamentonun üçte birini ele geçirmek istiyor.
AŞIRI SAĞ LİDERLERLE BULUŞUYOR
Bannon geçtiğimiz aylarda İngiltere’deki aşırı sağcı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) eski lideri Nigel Farage Fransa’nın aşırı sağcı lideri Marine Le Pen, Alman aşırı sağ partisi AfD’nin lideri Alice Weidel ve göçmen karşıtlığı ile tanınan Macaristan Başbakanı Victor Orban gibi aşırı sağı temsil eden isimlerle bir araya gelmişti. Bannon’un hareketini Belçika’daki aşırı sağcı Halklar Partisinin lideri Mischael Modrikamen’la yürüttüğü biliniyor. Modrikamen’in yanı sıra İtalya’nın mevcut Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin Lig Partisi ve aşırı sağcı parti İtalya’nın Kardeşleri’nin yetkilileri de Bannon’a açıkça destek veren grup ve kişiler arasında.
AVRUPA’DA TECRÜBESİ YOK
Beyaz Saray’daki görevinden önce ABD’de aşırı sağcı çizgideki Breitbart haber sitesinin yöneticiliğini yapan Bannon ABD’de aşırı sağ kişi ve kurumlarla güçlü bağlantılara sahip olsa da, kurmak istediği yeni hareketle Avrupa’da istediği etkiyi oluşturamayabilir. Bannon, Avrupa’da aşırı sağ partilerin seçim coşkusunu paylaşsa da Avrupa siyasetinde tecrübeli bir isim değil. Bannon’un sağ-Amerikan seçmenleriyle elde ettiği deneyimi, farklı politik kültürlere, dile ve tarihsel deneyimlere sahip Avrupa ülkelerinde istenilen sonucu vermeyebilir. Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani İtalya’da katıldığı bir konferansta “Sayın Bannon, turist olmak istiyorsanız, turist olun. Onun dışında sessiz kalmanız daha iyi olur” ifadelerini kullandı. İspanyol politikacı Antonia Lopez-Isturiz de Bannon’u “tehlikeli bir aşırılıkçı” ve “ucuz milliyetçilik” ile Avrupa Birliği’ni yok etmeye çalışan “bozulmuş bir ideolog” olarak tanımlıyor.
ÇELİŞKİLİ BİRLİK
Northampton Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve İngiltere ile Avrupa’daki aşırı sağın dinamiklerinin uzmanlarından olan Dr. Paul Jackson ise Bannon’un kıtada birleştirici bir güç olabileceğinden kuşkulu olduğunu söylüyor. Bannon’un kurmayı planladığı “sağ birliği” kendi içinde bazı çelişkilere sahip. Ulusal çıkarları ihlal ettiği gerekçesiyle Avrupa Birliği gibi bir örgütlenmeye karşı çıkan Avrupalı aşırı sağcı grupların ABD menşeili bir çözüm sunan başka bir örgütlenmeye sıcak bakması uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Fransa’nın Ulusal Cephe Partisi sözcüsü Jérôme Rivière ise Bannon’un Avrupa siyasetinde yeri olmadığı görüşünde. King’s College London’dan Avrupalı çalışmalar öğretim görevlisi Alexander Clarkson da Bannon’un Avrupalı popülist partilerin birçoğunun aynı zamanda Amerikan karşıtı olduğunu fark etmiyor gibi göründüğünü söylüyor. Clarkson Avrupa’da aşırı sağ partilerin birçoğunun Bannon’la işbirliğini iki kere düşüneceğini ifade ediyor.
BİRLEŞEMEYEN SAĞ
Uzmanlara göre aşırı sağın tarihi, tek çatı altında toplanma başarısızlıkları ile dolu. Sağ gruplar ortak paydada birleşse de sınırlar üzerindeki gerilimler, İkinci Dünya Savaşı’ndaki uluslararası roller gibi konularda çoğu grup ayrışmaya gidiyor.
Bannon’un “birleştirici güç” kurmayı amaçladığı Avrupa hali hazırda birden fazla problemle mücadele ediyor. Bu problemlerin başında ise düzensiz göç bulunuyor. Mülteci yükünü taşımak istemeyen Avrupa ülkeleri mültecilerin paylaşımı konusunda fikir birliğine varamıyor. Birçok Avrupa ülkesinde sosyoekonomik ve siyasi etkilere sebep olan mülteci göçü AB’nin gündeminde uzun süre bir süre yer alacak maddelerden biri. İspanya’da Katalonya, Fransa’da Korsika, İtalya’da ayrılıkçı söylemleri ön plana çıkaran yapı olan Kuzey Ligi (Lega Nord) ve Belçika’da Flamanların özerklik istekleri ile her an parçalanma riskiyle karşı karşıya olan Avrupa Brexit’ten sonra da ülkelerin ekonomik ve siyasi açıdan birliğe olan güven zedelenmesinin sonuçlarıyla boğuşuyor.
BANNON’U BEKLEYEN ÇIKMAZ
Avrupa’da artan göç sorunuyla birlikte ivme kazanan aşırı sağın yükselişi Bannon’a davetiye çıkarsa da kıtada çözülemeyen problemler “The Movement” türü bir oluşuma sağlıklı bir zemin sunmuyor. Dolayısıyla Bannon’un aşırı sağı tek çatı altında bir araya toplama girişimini bekleyen iki senaryo var. “The Movement“ hareketi ya problemleriyle başa çıkmakta direnç gösteremeyen AB’de daha önceki başarısız girişimlerin kaderini paylaşarak dağılacak ya da Avrupa faşizmini canlandıracak ve krizlerle beslenecek yeni bir oluşum olacak. Ayrılıkçı fikirlerin birbirini tetiklediği, üyelerine birlik güvencesi veremeyen ve sosyo-ekonomik krizlerle boğuşan AB’nin durumu göz önüne alındığında ikinci senaryo daha olası gözüküyor.