Katolikliğin merkezi Vatikan’ın Hristiyanlık dini ile bir ilgisi yoktur.
Vatikan Avrupa’nın en kallavi emlak mafyasıdır. Yüzyıllar boyu “cennetten arsa satma” işini son yüzyılda gerçek manada şekillendirip, gerçek manada “arsa kralı” olmayı başarmışlardır. Evlenmeleri yasak olduğundan arkalarında doğal mirascı bırakamayacak olan Vatikan “müritlerinin” üzerine Avrupa’nın en değerli arazileri kayıtlıdır.
Bu kitle aynı zamanda “Katoliklik” mezhebi adı altında “Luciferyen” isimli sapkın bir inanışı kitlelere yayarlar.
Aynı zamanda Avrupa siyasetinde önemli bir oyun kurucu gibi sürekli diplomatik hamleler sergilerler.
Bu konularda özellikle “samimi” Amerikalı Hristiyanlar arasında ciddi bir uyanış gözlemliyoruz. Vatikan ile ilgili “çocuk tecavüzleri” davalarını yakından takip ediyorlar. Şimdiye dek Katolik rahiplerin sapkın hayat tarzlarının sonucu olarak böyle yüz kızartıcı eğilimleri olduğunu düşünmüşlerdi ama son zamanlarda aralarında daha da korkunç bir gerçeği dile getiren var: Bu suçların sebebi psikolojik rahatsızlık kökenli değil, aleni olarak “izinden gittikleri İblis’i memnun etmek için”, inançları gereği “çocuk tecavüz ve kurban etme” törenlerine iştirak ediyorlar…
Vatikan’ın Lucifer’e olan düşkünlüğünü anlamak için önce Lucifer’in kim olduğunu iyice anlamak gerek. Kendi kitaplarına göre Lucifer, aleni olarak “Şeytan” demek, onun bir diğer ismi. “Işık getiren” demek, kelime anlamı itibari ile.
Templar şövalyeleri ve onun günümüzdeki masonik uzantılarının iddiasına göre “Lucifer” şeytani bir varlık değilmiş, “iyilerdenmiş”.
Hedefleri:Tüm dinleri silmek
33. Derece Masonların büyük üstadı, Amerikan iç savaşı sonrası günümüzdeki Amerikan siyasi doktrinlerini tasarlayan Albert Pike’e göre, “3. Dünya Savaşı sonrası tüm dinleri yeryüzünden silersek, Lucifer’in evrensel prensipleri üzerine yeni bir dünya düzeni inşa edebiliriz”.
Albert Pike’ın “masonik sembollerle süslü mezarı” bugün Amerika’nın “siyasi başkenti” Washington D.C nam salmaya devam ediyor.
Albert Pike, bütün felsefesini “Luciferian” inancından alıyor.
Buraya kadar tamam da, asıl şok şurada başlıyor.
Geçtiğimiz yıllarda pek ses getirmeyen bir haber vardı, o haber şöyleydi:
Popular Science dergisinin bir haberine göre, Katolik dünyasının merkezi Vatikan, ABD’nin Arizona üniversitesi işbirliği ile birlikte devasa bir teleskop inşa ediyor, uzayın derinliklerini gözlemek için. Bu teleskop Arizona eyaletindeki Graham dağına yerleştirilecekmiş.
Teleskobun ismi oldukça ilginç: Lucifer.
Vatikan ile masonların yüksek üstadı Albert Pike’ın bu kadar da ortak noktası olur demeyin, olmuş işte.
Etimologların başka bir iddiası da, bu sözcüğün “çok parlak olan sabah yıldızı” demek olduğu yönünde. Ayrıca bazı İncil yorumcularına göre Lucifer “Tanrı’nın inayetinden düşmüş meleğe” verilen isimdir.
Yani daha basit bir deyişle, Lucifer şeytan’ın diğer ismi, Hristiyan kaynaklara göre.
Vatikan’ın astronomiye bu kadar merak salmasının tuhaflığı bir yana, uzayın derinliklerini gözleyen bir teleskopa verecek başka bir isim bulamamaları daha da ilginç.
Katolik olmayan pek çok Hristiyan haber portalı bu haberi ön sayfadan geçiyor, eleştirel bir tonda, oldukça şaşıran var, haber altı yorumlarında “Katolik dünyası gerçekte kimin hizmetkârı olduğunu gösterdi” diye yorum yapan, “başka mezheplerden olup, gerçek Hristiyanların kendileri olduğunu” iddia edenler de var.
Uzaylı bir kurtarıcı bekliyorlar
EcumenicalNews’ün bir haberine göre araştırmacı-yazarlar Tom Horn ve Chris Putnam, “Exo-Vaticana: Petrus Romanus, Project LUCIFER, and the Vatican’s astonishing plan for the arrival of an alien savior” diye bir kitap yazmış. Bu kitaba göre Vatikan tüm dünyayı “uzaydan gelecek olan bir mesih, bir “uzaylı kurtarıcı” için hazırlıyormuş.
Bu iki yazar, Vatikan’ın astronomu Guy Consolmagno’nun kendilerine böyle belgeler sunduğunu kitaplarında yazmış. Yazarların iddiasına göre Vatikan’da “yetkililer”, dünyayı uzaydan gelecek olan ziyaretçilere hazırlamalıymış.
“Is Jesus alien?” diye makaleler dönmeye başladı internette, bir müddet sonra bu zihniyet Hz. İsa(as)’ya da iftira atmaya devam eder, “o zaten uzaylıydı” filan diyerek.
Bütün bunlar vahiy kültürü yerine uzay kültürü geçirme projelerinin ön ayakları olabilir.
Bazı dar görüşlü ufoculuk siteleri bu tarz haberleri “Uzaylılar zaten vardı, Vatikan bunu zorla kabul etti, onlar da biliyor artık, bu yüzden ufolar dünyaya gelmeden rol çalmaya çalışıyor, insanlar Hristiyanlıktan soğumasın telaşındalar” diye yorumluyor.
Anlamadıkları nokta, zaten Katolik dünyası insanların “uzaydan gelen mesih” fikrine alışmasını istiyor, rol filan çalmıyorlar.
Böyle giderse, uzaya “gizlice” dünyadan gönderilen bir “astronot” dünyaya müthiş törenler eşliğinde geri dönerse, Vatikan da onu mesih ilan edebilir, Hristiyan ülkelerde yaşayan kitleler bu safsataya kanabilir, kanmasa bile inanç sistemlerine çomak sokulmuş olabilir…
Dini bir kurum devasa bir teleskop inşa edip adını niye Lucifer koyar?