Gazetelerde yazıldığı biçimiyle MİT Tırları kumpasıyla ilgili açılan davanın sanıklarından bir FETÖ’cü itirafçı olmuş. Şahıs, ByLock kullanıcısı olduğunu itiraf ederek tanıdığı asker ve sivil şahısların tamamının ismini savcılığa vermiş. İtirafçı FETÖ’cü verdiği ifadelerde, “Bu örgütün üyesi olduğumu kabul ediyorum, pişmanım. Bizi bir robot gibi yetiştirdiler. Kendime ve aileme zarar verdim” demiş. FETÖ’cü itirafçı, ifadesinde geçen “robot gibi” sözüne de açıklık getirerek “Örgüt hep bizim bir şeylerden bilgi edinmemizi engelledi. Kuran okuyun, Gülen’in kitabını okuyun diyerek, bizi robot gibi yetiştirip yönettiler” diyor.
İtirafçı FETÖ’cünün ifadeleri aktarıldığı gibiyse durum gerçekten çok vahim demektir. Bu sözlerden hareketle şahsın samimiyetini sorgulayacak değiliz. Fakat ifadelerde geçen “Kuran okuyun, Gülen’in kitabını okuyun diyerek, bizi robot gibi yetiştirip yönettiler” cümlesine dikkatleri çekmek istiyorum. Çünkü şahsa ait olduğunu var saydığımız ifadede yer alan Kuran okumak ve robot gibi yetiştirilmek eşleştirmesi, kişinin akidevî durumunu da gözler önüne serer. Haber metnini okuduktan sonra belirli çevrelerden güçlü analiz yazıları beklentisi oluştu ama şu ana kadar bu beklentiye karşılık bulduğumuzu söyleyemem.
FETÖ’cü itirafçının Kuran okumak ve robotlaşmak eşleştirmesi, haber yazısında görüleceği gibi örgüt elebaşının kitaplarıyla Kur’an’ı aynı düzeye indirgemekte ve bunları okuyan bir kimsenin robotlaşacağı gibi bir yargıya hayat vermektedir. Hâlbuki Kur’an’ın hükümleri gayet açıktır, muhkem ayetler herhangi bir anlam karmaşasına imkân vermez. İslam’ın en önemli özelliklerinden biri hükümlerin anlaşılır olmasıdır. Hırsızlık, sarhoşluk veren maddelerin kullanımı, zina ve yalan gibi suçlar eğilip bükülmeye yer bırakmayacak şekilde yasaklanmıştır. Bu kadar açık bir şekilde günah-ı kebairden sayılan suçları örgütsel faaliyetler adına işleyen bir yapının herhangi bir elemanı Kur’an okuyarak robotlaşmaktan bahsediyorsa orada ciddî bir sorun var demektir.
Üstelik biz Müslümanlar İslam’ın düşüncemizi karmaşadan kurtarması (tevhid) ve hayatımıza istikamet vermesiyle de iftihar ederiz. Bir FETÖ’cü itirafçı, kitabımızı beyin yıkama aracına indirgiyor. Sadece bu söz dahi FETÖ’cülük meselesinin boyutları hakkında fikir verir. Eğer itirafçı şahıs kötü niyetli değilse FETÖ’cülüğün kavranması bakımından çok önemli malzemeler sunmaktadır. Bu ifadede geçen “robot gibi” kavramı ile FETÖ’nün Kur’an, sünnet ve peygamber sevgisini araçsallaştırması arasındaki ilişkiyi izah etmeye çalışacağız.
FETÖ’cülük örgütsel bir yapı olarak daha başlangıçta kendini İslam’ın, Kur’an’ın ve Peygamberimizin (sav) sünnetinin anlaşılmaması üzerine bina etmiştir. Örgüt içinde aşırı derecede peygamber ve sahabe sevgisinden bahsedilmesi, ibadet ve şehvet kavramı arasında ilişki kurulması, bunların araçsallaştırılmasını kolaylaştırmıştır. Çünkü örgütsel yapı elemanları aşırı kutsallaştırmayla birlikte Kur’an, Sünnet ve Hz. Muhammed’in (sav) hayatının, mücadelesinin öğrenilmesini farklı şekillerde engelliyordu. Bunun yanında örgüt elebaşının konuşmalarında özellikle Hz. Muhammed’in (sav) mücadelesi örgütsel büyüme adına tahrif ediliyordu. Kur’an’ın anlaşılması da özellikle engellendiği için herhangi bir örgüt elemanının İslam’ın temel kaynaklarıyla buluşması mümkün olmuyordu. Açık bir şekilde söylemek gerekirse Kur’an ve Sünnet’in yerine başka şeyler ikame edilmiş ve zamanla örgüt elebaşının söz ve fiilleri kutsallık derecesine yükseltilmiştir. FETÖ’yü daha o yıllarda yeni dinî hareketler içine dâhil etmemizin sebebi de budur. Çünkü İslam’ın temel referanslarını birebir karşılayan yeni referans kaynakları oluşmuştu. İslam’ın temel referansları anlamlarını kaybetmiş ve başka şeyler, bunların yerini dolduracak şekilde üretilmişti.
Örgütsel yapı içinde peygamber ve sahabe sevgisinin aşırı derecede dile getirilmesi ve ibadet kavramına yüklenilen yeni anlamlar yeni dinî hareketin anlaşılması için önemlidir. Anlamsal bağlarından kopartıldığı için soyut peygamber ve sahabe sevgisi, örgütsel yapıya başka gruplarla kıyaslandığında moral bir üstünlük kazandırmakta, dinî motivasyon eksikliğini gidermektedir. Fakat diğer taraftan araçsallaştırılmış sevginin gerçeklikle alakası koptuğu için herhangi bir yükümlülük de söz konusu olmamaktadır. Çünkü kutsallaştırılmış kişilerin kitapları, konuşmaları ve hayatı karşılaşılan meselelerin çözümü için ihtiyaç duyulan canlı bir hüküm kaynağı seviyesindedir. Buradan yeni doğruların çıkmasını tabiî karşılamak gerekir. Tabiî olmayan örgütsel yapının içinde yer almayanların tavrıdır.
FETÖ’cü bir itirafçının sözleri, örgütsel yapının geçmişte İslam’a, Müslümanlara, Türklüğe ve vatanımıza verdiği zararlara yenilerini eklemektedir. Beyin yıkamak, robotlaştırmak gibi son derece aşağılayıcı ifadelerin, herhangi bir şekilde Kur’an-ı Kerim ile yan yana getirilmesi geçiştirilecek bir “hata” değildir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, yakın zamana kadar, bir başka terör örgütünün adında geçen İslam kelimesinin kaldırılması için Avrupalı liderlere birçok uyarıda bulundu. Bu, önemli bir tavırdı. Çünkü Avrupalılar, İslam ve terör kavramlarını birbirinin yerini alacak şekilde zihinlere işlemekteydi. Erdoğan bunu önlemek istedi. Fakat kendi ülkemizde Kur’an, Feto’nun kitapları ve robot yetiştirmek kavramlarının birbiri içine girecek şekilde kullanılması pek dikkat çekmedi.