Tarihin akışını değiştiren sembolleri okuma rehberi

Avrupa’nın logo veya bayraklarındaki temel figür, haç veya gamalı haçtır. Çünkü Avrupa’nın hâkim kültür ve inancı Hıristiyanlık…

Aynı durum Amerika için her zaman geçerli değil. Mesela Amerika Sinema Filmi Derneği’nin logosu incelendiğinde, masonik gözün içine gamalı haçın gizlendiği ya da gözümüze sokulduğu görülür.

Amerika Birleşik Devletlerinin kurumlarında ise çoğunlukla siyonizmin sembolüne dönüşen, -açık veya gizlenmiş- Davud Yıldızı dikkat çeker. Bunun en bariz örneği, Amerikan Kongresi’nde göze çarpar.

Amerika Birleşik Devletlerinin kurumlarında ise çoğunlukla siyonizmin sembolüne dönüşen, -açık veya gizlenmiş- Davud Yıldızı dikkat çeker. Bunun en bariz örneği, Amerikan Kongresi’nde göze çarpar.

Amerikan Kongresi’nin gizlenmiş Siyonizm sembolünü, Kemal Güller’in geçen hafta gönderdiği bir senatörün kartvizitinde fark ettim. Kartviziti elinize aldığınızda ilk dikkat çeken şey, siyonizmin yıldızı. Renkli baskılarda fark edilmeyen bu detay, 13 yıldızın birleştirilmesi ile yapılmış…

Bu, kimileri için hiçbir şey ifade etmiyor olabilir. Oysa verilen mesaj çok net ve deniliyor ki; burası Siyonizm’e aittir ve sadece ona hizmet eder!
Koskoca Amerika, Siyonizmin yıldızını en mühim müessesesinin tepesine taç yapar mı? Elbette yapar, çünkü Siyonizm’in ilk kurduğu devlet Fransa, ikincisi Amerika Birleşik Devletleri. Üçüncüsü SSCB, beşincisi ise İsrail!

Dördüncüyü atlamadık. Aksine bunun neresi olduğunu -zaman zaman itiraf edildiği için- ariflere bıraktık.

Hıristiyan bir ülkenin meclisinin logosunda haç olması son derece tabiidir. Lakin, Yahudi sembolünün olması, o ülkenin fiilen işgal altında olduğunu göstermez mi?

ABD’nin Yahudi işgali altında olduğunun sayısız delili mevcut olup, bunu herkes bilir. Kaldı ki, işgal altındaki tek yer ABD de değil.

Günümüz dünyası iktisâden, siyaseten ve kültürel olarak Yahudi işgali altında. Buna rağmen Yahudi, günümüz dünyasının her geçen gün zayıflayan egemen gücü. ‘Zayıflamayı’ da nereden çıkardın diyorsanız söyleyeyim.

Zeval süreci zirvedeyken başlar, sonra hızlanır. Sona doğru yaklaştıkça hızlanır ve birilerinin tepesine binerek ezer. Şimdi mesele, Yahudinin çökmesi değil, çöküşü sırasında ezilen tarafta olmamaktır.

Osmanlı işgal edilirken bile bin bir umut vardı. O umuttan sonra milletin başına bir dağ, üstelik kocaman bir dağ düştü. Sadece Türk milletinin değil, koskaca ümmetin başına…

Maddi miras gitti, fakat bu en önemsiziydi. Asıl olarak giden dindi, diyanetti, Hilafet’ti, alfabeydi, bütün ilmî birikimdi, tarihti…

Yaşlısından gencine, çoluk-çocuğundan kadınına, herkes düşmanla mücadele etti, toprağını kurtardı, ama birileri o toraklara musallat oldu. Bugünkü Suriye topraklarında kurulan krallığın başına geçen Faysal, gelip, ‘Anadoluyla birleşelim’ diye teklif eder ama reddederler. İnanmayan TBMM’nin 24 Nisan 1336 (1920) tarihli Gizli Celse zabıtlarına baksın.

Temel mesele şu; bir eşyaya, bir işe, bir ülkeye üflediğiniz ruh son derece mühim ve asıldır. O ruh değişmeden, o ruhu değiştirmeden hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.
Allah (c.c.) yarattığı en mükemmel varlık olan insana kendinden bir ruh üfürdüğünü bildirir. (Hicr 29) İnsan gibi eşyada da Allah’ın mührü vardır. Şeytanın görevi, o ruhu ve mührü bozmaktır. Nisa Suresi 119’da beyan edildiği üzere, şeytan ‘ben emredeceğim insanlar da Allah’ın yaratma biçimini değiştirecekler’ demektedir.

Allah ile savaşan eninde sonunda kaybeder. Ancak insan ve/veya Müslüman olana düşen, şeytan ve onun avenesi olan ḣannâs ile mücadele. Milletlere, devletlere, paraya, sistemlere, gıdaya, ilaca, kültüre, inanca üflenen şeytanî ruhu def ederek, kurtulmalı! Yıkılmasını bekleyerek hiçbir düzen çökmez. Yıkılırken altında ezilmemek için de tedbir almak gerek.

Notre Dame yangını

Geçtiğimiz hafta Paris ve Kudüs’te aynı anda iki mâbette yangın çıktı. Ne Kudüs’teki yangın sıradandı, ne Paris’teki. Belli ki, birileri çok derin bir mesaj verdi. Bu mesajı kim, kime verdi?

11 Eylül’ü, Obama ve Trump’ın gelişini, Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Mısır, Yemen, Sudan’ın işgali ve darbeleri ile 15 Temmuz’u önceden haber verenler; aslında Assassing Creed oyunu, Pet Goat videosu ve Frenkeştayn filmlerinde de Notre Dame Katetralini yakacaklarını göze sokmuşlar çok öncesinden…

Yani kesinlikle sıradan bir yangın değil bu… Evangelizme, Siyonizme, Vatikan’a, Tapınakçılara, Fransa’ya, masonlara ve hepsinin çatı örgütü Siyon tarikatine güçlü ve etkili bir mesaj. ‘Notre Dame Katetralinizi yaktığımız gibi sizi de yakarız’ mesajı… Hatta hepimize… Neden olmasın! Bal gibi de mesaj derin, hem de çok!

Peki kim bu Siyonlar?

Hasan Sabbah terörünün sürdüğü (ki hâlâ farklı adlarla devam ediyor) 11. asırda, Kudüs’te de ‘Sion Tarikatı (Priory of Sion)’ kurulur. Altında, Tapınakçılar benzeri pek çok örgütü barındıran Sion’un varlığı ilk olarak, Hitler tarafından resmen ortaya çıkarılır. Yani yaklaşık 9 asır varlığından söz edilen ancak bir türlü ispat edilemeyen karanlık bir örgüt.

Gizlilikte üstlerine başka bir örgüt bilinmeyen bu yapı, 1090 yılında, Müslümanları Kudüs’ten çıkarmak için Birinci Haçlı Seferini yöneten Godfrey de Bouillon tarafından kurulmuş olup, ilk adı, ‘Notre Dame de Sion’dur.

Bu adı ‘Notre Dam edu Mont de Sion’ adlı bir manastırdan alır. Hem Yahudi, hem de Hıristiyanlardan oluşan örgütten, 1178’de Papa III. Alexander ile Yahudi Baş haham da haberdar edilir.

Tapınak Şövalyelerinden daha önce ve sonra kurulan tüm gizli örgütlere model olmuş karanlık bir yapı olup, geçmişte daha çok orduların içinde örgütlenir. Sonra ise heryerde… Çok meşhur ‘hoşgörü edebiyatı’nın tohumlarını eken ve Türkiye’de faaliyet gösteren Notre Dame de Sion okulları da bunlara aittir.

Jean de Gisors (1188-1220),
Marie de Saint-Clair (1220-1266),
Guillaume de Gisors (1266-1307),
Edouard de Bar (1307-36),
Jeanne de Dar (1336-51),
Jean de Saint-Clair (1351-66),
Blanche d’Evereux ile Nicolas Flamel (1398-1418),
Rene d’Anjou (1418-80),
Iolane de bar (1480-83),
Sandro Filipepi (1483-1510),
Leonardo da Vinci (1510-19),
Connetable de Bourbon (1519-27),
Ferdinand de Gonzague (1527-75),
Louis de Nevers (1575-95),
Robert Fludd (1595-1637),
Jhonn Valentin Andrea (1637-54),
Robert Boyle (1954-91),
Isaac Newton (1691-1727),
Charles Radclyffe (1727-46),
Maximillian de Lorraine (1780-1801),
Charles Nodier (1801-44),
Victor Hugo (1844-85),
Claude Debussy (1885-1918),
Jean Couteau (1918-63) yönetir bu örgütü ve bu kimselere “siyon peygamberi” de denilir.

Bunlardan Ferdinand de Gonzague masonluğun kurucusu, Robert Fludd Gülhaç’ın kurucusu, Victor Hugo ise Notre Dame’ın Kamburu, Sefiller’in yazarıdır. Aynı şekilde Leonardo de Vinci’de bunlardan biri. Bu hususta daha fazla bilgi için, ‘Gülen Şeytanlar Tarihi’ kitabına bakılabilir.

Şeytanların 1163’de yani Siyon örgütünün kurulup, Haçlı Seferleri ile batıya uzanması sonrasında yapılmaya başlanan sözde “mâbedi” yakıldı.

Yahuda ve İsrail’in 24 kralının heykelleri başta olmak üzere Hıristiyanlığın yanı sıra Yahudi Kabalizmine ait pek çok sembolün de olduğu 8 asırlık eseri kim niye yakar? Şimdilik bilmiyoruz!

Belli ki yeni yangınlar, ses getiren cinayetler, savaşlar, katliamlar bekliyor dünyayı. 