Siyasi rakiplerini çarmıha geren Mursi(!)…

Mısır’daki zorba düzen tüm dünya kamuoyu önünde apaçık bir cinayet işledi ve Mısır’ın halk oyu ile seçilmiş son Cumhurbaşkanı Mursi’yi şehit etti. Mursi seçimle iş başına geldiği zamanlarda da ciddi bir kara propaganda sürecine giren özellikle batı medyası ve dünyanın çoğunluğunun üç maymunu oynamasının bir sebebi var.

“Arap baharı” süreci ile yakından ilgilenen batı medyası Mısır’a özel bir ilgi göstermişti.

Bazen haber niyetine bu masalları kendileri yayınladılar, bazen de “körfez sermayesi” ile kurulan Arap medyalarında önce yayınlattılar, oradan tüm İslam coğrafyasına servis ettiler…

“Arap medyalarında”  böyle haberler ortaya atıldı, güya Mısır lideri Mursi kendisine karşı çıkanları “çarmıha geriyormuş”, mecazi olarak değil, cidden fiziksel olarak. American Thinker gibi “saygın” bir düşünce dergisi bile bunu haber yapıp, olayın doğru olup olmadığını sorgulamıştı. Arap haber portallarından yayılan bu haber hemen ABD haber kanallarında yer almıştı.

American Thinker dergisi ise “Bakın biz uydurmadık bunu diğer Arap ülkeleri iddia ediyor” demişti. Elbette, diğer Arap ülkelerinden kast edilen ise bizde de medya kurup, yalan haber üretmek isteyen Körfez sermayeli sözde medya idi.

Bu “çarmıh” meselesini ciddiye alan bazı Amerikalı gazeteciler, hızını alamayıp bir dönem başlarını ağrıtan Amerika’daki Wall Street gösterileri ile Müslüman Kardeşler arasında bağlantı bile kurmaya çalıştılar.

Bazı ABD’lilerin bu Wall Street ayaklanmalarının ilhamının Arap baharından alınmasının ötesinde Müslüman Kardeşler Teşkilatı tarafından, Amerikan yönetimini şeriat temelli bir devlet kurmak için düzenlendiğini iddia etmişlerdi.

Elbette kendi kamuoyları buna inanmakta zorlanmadılar. Zira ö dönemlerde Siyonist Fox Tv’ye çıkan yorumcular ciddi ciddi “Obama ile anlaşan Müslüman Kardeşler, Amerikan kongresine sızmayı başardı” diye yorumlar yapıyor ve bu açıklamalarına Amerikan seçmenleri itibar ediyordu. Zaten o dönemlerde yaratılan bu paranoya iklimi sonucu Trump seçmenlerini bu kadar etkilemeyi başardı.

Yine aynı dönemlerde Google News’a kısaca bakıldığında, Muslim Brotherhood ile ilgili ne kadar fazla sayıda haber geçildiğini gözlemiştik…

Müslüman Kardeşlerin vermiş olduğu barışçıl mesajların aksine, genel hava şöyleydi: Sanki orta doğudaki her taşın altından Müslüman Kardeşler çıkıyormuş gibi gösteriliyordu. Ürdün’deki ayaklanmaları onların organize ettiği iddia edildi, ardından nasıl becermişlerse Suriye ayaklanmalarının arkasında da onlar varmış diye öne sürüldü. Ortadoğu’da başı sıkışan diktatör sanki hemen batıya dönüp, “yandım imdat, yardım edin, etmezseniz bakın Müslüman Kardeşler siyaseti ele geçirir” diyordu, batı medyası da özellikle içinde “Müslüman Kardeşler” geçen bütün haberlere balıklama atlıyordu…

GEZİ KALKIŞMASINDAN HEMEN ÖNCE…

Özellikle bu tarz haberler Nisan 2013’de IMF heyetinin Mısır ziyaretinden umduğunu bulamayıp elleri boş dönmesi ile doruğa çıkmıştı. IMF o zamanlar Mısır’a zorla “5 milyar dolar yardım paketi” yapmak istiyordu”, mevcut yönetim bunu kabul etmeyince “Müslüman kardeşler siyasi rakiplerini çarmıha geriyor” haberlerinin dozajı vites yükseltmişti.

Elbette bu görüşmelerden 2-3 ay sonrasında ise bizim medyamız bambaşka bir yalan haber sarmalı ile boğuşmak zorunda kalacak, gezi kalkışması patlak verecekti.

Sadece Reuters değil, Agence France Presse (AFP) de kervana katılmış, “Mursi’nin gizli bir ajandası olduğu, zaman içersinde Mısır’a “teokratik” temelli bir rejim getireceğini iddia etmişti.

“Teokratik temelli rejim” tanımlaması, aynı dönemlerde bizim için de “Erdoğan şeriat getirecek onun için Türk gençliği gezi olaylarında ayaklandı” tarzı haberlere dönüşmüştü.

Merhum Mursi seçildikten sonra Mısır’daki medyanın nasıl bu “batı medyasındaki şer odakları” ile işbirliği içinde olduğunu görmüş, ancak bir şey yapamamıştı.

Aynı Mısır medyası ise Sisi’nin darbesine destek verip, yaptığı göstermelik seçimlerde ona tam destek vermişti.

SİSİ MARKA ÇUKULATALAR…

Mısır’da Muhammed Mursi’yi deviren askeri cunta, politika belirleyici olarak kalmanın hesaplarını yaparken, tekrar yaşananacak bir demokrasi tecrübesinin, İhvan’ın iktidarıyla sonuçlanacak olduğunu gördüğünde arayışa girmişti.

Darbenin lideri olan Sisi’nin Cumhurbaşkanı koltuğuna oturabilmesi için adeta “komik” bir kampanya yürütülmüştü.

Bazı haber sitelerinden Mısır’da kadınların Sisi’nin dört karısından biri olmak için can attığı haberleri servis edilirken, özellikle Fransa kaynaklı yayın kuruluşları bunu “halkın Sisi’ye teveccühü” şeklinde yayıyordu. Bu kampanyanın startı ‘çikolatalı pastalar’ ile verilmişti

Sisi’nin resimleri Kahire pastanelerinin çikolata ağırlıklı pastalarını süslüyormuş. Bahire Celal isminde bir pastane işleteni şu sözleri güya söylemiş, sözüm ona saygın “haber ajansları” da bunları haber diye tüm uluslararası kamuoyuna servis etmişti: “El Sisi’yi kendi imkânlarımla destekliyorum. Milyonlar ona destek verdiğini sokağa çıkarak ortaya koydu. Benim destek malzemem ise çikolata.”

“Şık pastahanenin ortaklarından Bahire Celal’ın bu yolla desteklediği Sisi’nin başkan olması için asıl girişimi bir grup emekli ve muvazzaf subay başlattı. Hedef 30 milyon imza toplayarak Abdülfettah Sisi’nin resmen Mısır’ın devlet başkanı olması.”

Bu tarz saçmalıklar Batı medyasında haber olduğu zamanlarda biz ise Gezi kalkışmasının ardında 17-25 Aralık darbeleri ile meşguldük, bu yüzden Mısır konusunda gerekli “medya hassasisiyetini” gösterememiştik.

Ne yaparlarsa yapsınlar, Mısır halkının yarısından fazlasının hem gönül, hem de rey verdiği Mursi’yi ve değerli hatırasını ne Mısır’dan, ne de tüm İslam âleminden söküp atamayacaklar, zulümleri, ahlaksızlıkları, rezillikleri, uydurmuş oldukları haberleri ve acınası halleri hatırlanacak.

Allah, şehidimiz Mursi’ye Rahmeti ile muamele eylesin! 