Fransa nükleer kitle imha silahlarına yüz milyarlarca dolar bütçe ayıran bir ülke. Diğer askerî harcamalarının da aşağı kalır yanı yok. Paris boyutlarında bir şehri saniyeler içerisinde dümdüz edecek teknolojiye sahip bir ülkeden bahsediyoruz. İmha konusunda bu kadar donanımlı bir ülke, en önemli sembollerinden birini yangından koruyacak, yaşatacak donanımda değilse, bazı şeyleri konuşmanın vakti gelmiş demektir.
Yeryüzünde kitle imhası için harcanan onca zaman ve para barışçıl amaçlar için kullanılmış olsa, kim bilir teknolojik seviye şimdikinin kaç katı olur; daha ne yeni teknolojiler keşfedilirdi. Yetersiz itfaiye merdivenleri ve su fışkırtan hortumlar yerine daha efektif çözümler bulunur, Notre Dame ve Grenfell faciaları belki hiç yaşanmazdı.
Bu düşünceyi hâdiseden sonra twitter üzerinden paylaştığımda her zaman olduğu gibi aşırı sağın trolleri yine mevzuya balıklama daldılar. Yazdıkları yine de okunmaya değer, zira meseleyi nasıl ıskaladıklarını görmüş oluyorsunuz. Cevaben yazdıklarında standart itfaiye merdiveni uzunluğu ve su basıncından bahsediyorlar. İçlerinde kimse elimizdeki kaynakları imhaya değil, inşaya harcasak daha ileri teknolojilere sahip olacağımızı dile getirmiş değil.
İngiliz muhafazakarı aptaldır
John Stuart Mill bir gün parlamentoda aynen şöyle konuşmuştu:
“Ben İngiliz muhafazakarlarının genel olarak aptal olduğunu söylemedim. Aptal insanlar genelde İngiliz Muhafazakarı olur dedim. Siz saygıdeğer beyefendilerin bu kesin ve inkar edilemez gerçeği olduğu gibi kabul edeceğine inanıyorum.”
Aşırı sağ diye bir düşüncenin varlığından bahsetmeyi, hatta böyle bir isimlendirmeyi yanlış buluyorum. Aşırı sağcı kesim, düşünce faaliyetleri bahsinde kocaman bir hiçten ibaret. Roger Scruton, Patrick Minford veya David Starkey gibi “aşırı sağın düşünürleri” olarak lanse edilen isimlere bakıldığında ne demek istediğim daha iyi kavranacaktır. Aslında bunca zahmete girmeye gerek yok. Şu attığım tivitin altına yazılanlara bakılması bile yeterli. İngiliz Muhafazakar kafanın düşünce özürlü olduğuna şu tivit başlıbaşına delil gösterilebilir.
Muhteşem bir binada yiten tarihi miras için taziyelerimi sunuyorum. Kaynaklarımızın çoğunu yapmaya değil yıkmaya harcıyor oluşumuzun doğru bir şey olmadığını bir gün öğrenmek umuduyla….
Assange ve Maning içerde
Amerika’nın Irak ve Afganistan’da savaş suçları işlediğine dair belgeleri yayınladıkları için Assange ve Maning bugün içerde. Haklarındaki suçlama bundan ibaret. Siyasilerin ve ana akım medyanın size ne sunduğunun bir önemi yok. Gerçek bu! Assange ve Manning çağımızın gerçek kahramanları ve bu yüzden bedel ödüyorlar.
Rusyalı muhalif bir siyasetçinin silahlı polisler tarafından yerlerde sürüklenerek götürüldüğünü; jürisi olmayan bir mahkemede taraflı bir yargıç tarafından alelacele yargılanıp uzun bir hapis cezasına çarptırıldığını düşünün. Batı medyası böyle bir senaryoya nasıl tepki verirdi? Oysa bu dediğim Londra’nın göbeğinde bizzat yaşandı. Assange tam olarak buna maruz kaldı fakat kimseden çıt çıkmıyor.
Bölge yargıcı Michael Snow oturduğu makam için büyük bir utanç vesilesi. Bu utanç öldükten sonra da yakasını bırakmayacak. Topu topu 15 dakika içerisinde önyargılı bir şekilde kararını verdi ve Assange’ı suçlu buldu. Diktatör rejimlere yakışan böyle bir mahkemeyi daha önce de izlemiştim. Hatta diyebilirim ki, Kerimov’un Özbekistanı, Babangida’nın Nijeryası bile bundan daha insaflı ve mantık sınırları içerisinde yargılamalar yaptı. Michael Snow’un adalet nâmına sergilediği kepazelik doğrusu eşsiz.
Yargıç Snow’un önyargısını net olarak ele veren bir gerçek var. Julian Assange duruşma boyunca iki kez “suçlu değilim” diyebildi, bir kez de kısa bir cümleyle niçin suçlamaların değiştiğini sorabildi. Yargıç Snow ise Assange’ı kendini beğenmekle itham etti. Oysa duruşma boyunca bu ithama delil teşkil edecek bir durum yaşanmadı. Ana akım medyanın klişeleri yargıç tarafından tekrarlanıp duruldu. Her şey önyargı ürünüydü. Ve elbette utanç verici.
Daha sonra Wikileaks ve hukuk ekibiyle buluştuk. Assange dâhil herkesin başı dikti. Kimse yıkılmış görünmüyordu. Assange’a yapılan zulme destek vermek, gerçeklerin öğrenilmesini engelleyen zihniyete destek vermektir. Bu zulme destek vermek, ABD hükümetinin yaptığı yanlışı dile getiren bütün gazetecilerin cezalandırılmasına destek vermektir. Ayrıca bu ABD tarafından yapılan bir yetki aşımına arka çıkmaktır. Belgeleri yayınladığı vakit Assange ABD civarında bir yerlerde değildi, dolayısıyla ABD mahkemelerinin onu yargılama yetkisi olamaz. ABD’nin yargılama talebi medya ve internet özgürlüğüne tehdittir.
Kötü zamanlardan geçiyoruz, bu doğru. Fakat bu, ilham verici zamanlara dönüşebilir.