JulIan Assange’ın ABD’ye iade davasına devam ediyoruz. Dün mahkemede savcı öyle boş ve mantıksız iddialarda bulundu ki abartısız bir şekilde aktarayım, karikatüre kaçmasın diye neredeyse dokuz doğurdum. Zira bu mahkemede yaşananlar karikatür albümü gibi, hatta ötesine geçmiş durumda. O nedenle yazdıklarım hakkında sakın şüpheye düşmeyin. Ne okuyorsanız doğruluğuna şahsen kefilim. Kesinlikle bir abartma söz konusu değil. Hakime hanım Vanessa Baraitser birilerinden sağlam talimat almış olmalı ki, her oturumun sonuna doğru herkes iyice gevşeyip mola moduna geçmişken, hele Julian Assange keyifli görünüyorsa endişeli bir yüz ifadesi takınıp sorular sormaya başlıyor. Üstelik Julian’ın verdiği cevapları umursamıyor bile. Dün kendisine ayrılan cam bölmeden tam olarak denileni duyamadığı, avukatlarıyla doğru düzgün bir iletişime geçemediği halde – hukuk müşavirine iletmesi gereken notlar bile engellendi, o derece yani – Julian bu sorulara yeteri uzunlukta cevaplar verdi.
Assange taciz altında
JulIan avukatlarıyla iletişim kuramazken hakime hanım ne yaptı? Söylediklerinin hukuk müşaviri aracılığıyla iletilmesini ısrarla talep etti. Peki, bu ne zaman yapıldı? Verilen 10 dakikalık molada. Bütün bu tacizler bir yana, ikisinin görüşme yaptığı bölmelerde dinleme cihazı olmadığına kim garanti verecek?
Bu arada Julian’ın avukatı Edward Fitzgerald resmi bir başvuruda bulunarak müvekkilinin bir terörist değil son derece nazik ve entelektüel bir şahıs olarak avukatlarıyla yan yana oturması gerektiğini ifade etti. Baraitser’in buna cevabı ne oldu, bir tahmin edin. Julian eğer cam bölmeden çıkarılır ve avukatların yanına oturursa bu gözaltı halinden çıkması manasına geliyormuş. Bu durumda bir kefalet başvurusu söz konusu oluyormuş.
Bu defa iddia makamının avukatı James Lewis söze girdi ve böyle bir durumda kefaletin söz konusu edileceğinden pek emin olmadığını, avukatları bırakın güvenlik memurunun eşlik etmesiyle bile durumun değişmemesi gerektiğini söyledi. Mahkumların hatta en azılı teröristlerin bile mahkeme salonunda avukatlar ve hakim ile aynı mekanı paylaştığını ifade eden Lewis, benzer iade davalarında mahkumların sık sık avukatlarıyla birlikte oturduğunu, şiddet ihtimali bulunan en uç örneklerde bile mahkumu bir güvenlik memuruna kelepçelemek suretiyle meselenin çözüldüğünü anlattı.
Toplum için tehlike
İyice sıkışan Baraitser ne dese beğenirsiniz? Meğer Julian toplum için bir tehlike teşkil ediyormuş. Bu durum bir sağlık ve güvenlik meselesiymiş. Fitzgerald ve Lewis ne hakla kendisinin risk değerlendirmesi yapabilme yeteneğini sorgulamaya kalkışırmış? Eğer mümkün olsaymış meselenin çözümünü gardiyanları istihdam eden Grup 4 güvenlik şirketine havale edermiş. Evet, yanlış duymadınız. Hakime hanım alay eder gibi aynen böyle söyledi. Kontrolü kaybedince Dr. Who dizisindeki bir Dalek gibi tuhaf bir jargonla konuşması gerçekten ilginç. Risk değerlendirmesiymiş, sağlık ve güvenlik meselesiymiş, falan filan… Hadi bilim-kurgu karakteri o elektrik süpürgesi kılıklı Dalek’i geçtik; gittikçe aptal taşra memurlarına benzeyen tuhaf bir kişilik var ortada. “Gerekçelendirme yok” ve “Bu işi Grup 4 güvenlik şirketine havale ederim” gibi şirazeden çıkmış ifadelerle bu mahkemenin nereye doğru yol alacağı gerçekten büyük bir merak konusu.
Savunma makamı, haklı olarak müvekkilinin mahkemede konuşulanları daha iyi duyabilmesini ve süreci gerektiği gibi takip edebilmesini talep ediyor. Hakime hanımın her iki avukatı susturma umuduyla yaptığı teşebbüs tam olarak elinde patlıyor, avukatları yerlerine oturtma çabası neticesiz kalıyor. Baraitser, savunma makamının yazılı delilleri ertesi gün sabah 10’da sunmasını talep ederek konuyu kapatmayı tercih etti. Julian’ın mahkeme salonundaki mevcudiyetinin ne şekilde sonuçlanacağı Baraitser’in yaklaşımına bağlı.
Dinleyiciler bile hedefte
BaraItser’in yaklaşımı derken şunu gözden kaçırmayalım. Gün, hakime hanımın dinleyici bölümüne sert salvolarıyla başladı. Önceki gün mahkeme salonunda birinin fotoğraf çektiğini gören Baraitser, bunun bir suç teşkil ettiğini üzerine basa basa vurguladı. Bu esnada dinleyicilerden birini içeri tıkmaya ne kadar hevesli olduğu da ortaya çıkmış oldu. O fotoğrafı çekenin ertesi gün aynı yerde oturuyor olduğunu düşünmesi boş bir kuruntu. Ayrıca böyle çabucak öfkeleniyor olmak iyi değil, insanı stresten telef edebilir.Baraitser fotoğraftan hoşlanmıyor olabilir. Batı Avrupa’da böylesi bir makamda olup da internette tek fotoğrafı olmayan belki de tek kişidir. Sıradan bir oto yıkamacının internetteki varlığını araştırsanız, inanın daha çok malumat edinirsiniz. Şahsen Baraitser’in saklayacak bir kabahati olabileceğini sanmıyorum fakat sanal alemdeki bu sessizlik hiç normal değil, ciddi bir çabayla elde edilir cinsten. Bazıları Baraitser’in bir hologram olabileceğini söylüyor ama bu da inandırıcı değil. Niye mi? Hologramlar bile daha çok empatiye sahiptir de o yüzden.