Makedonya’nın adını kim koyacak?

Son günlerde Makedonya’nın en güncel tartışma konusu ülkenin isim sorunu. Makedonya’nın yeni hükümeti, Zoran Zaev Başbakanlığında bu sorunun çözülmesi için bazı görüşmeler gerçekleştiriyor. Bu mesele 27 yıldır siyasi gerginlik oluşturuyor aslında, yeni bir konu değil. BM arabulucusu Matthew Nimetz, Yunanistan ve Makedonya temsilcileriyle bir araya gelerek anlaşmazlıkta sona yaklaştıklarını belirtti. Umutluymuşlar. Tabi sadece bu konu gündemde değil, aynı şekilde “Dillerin Kullanım Yasası” da gündemde. Hükümet, 11 Ocak’ta konuyla ilgili kararnameyi Cumhurbaşkanı İvanov’a iletti. Ancak Cumhurbaşkanı bu kararnameyi imzalamayacağını belirtti. Bu konu Makedonya’nın içerdeki sorunu. Bu yasa kabul edilseydi Makedoncanın yanında Arnavutça da resmi dil olacaktı. Hükümet, Cumhurbaşkanın bu kararına tepkili, bu yasanın Makedonya Anayasasına uygun olduğunu, ülkede yaşayan Makedon, Arnavut, Türk, Ulah, Sırp, Roman, Boşnak vatandaşların ortak ülkesi olma yönündeki politikayı izlemeye devam edeceklerini açıkladı. Bakalım ilerleyen zamanlarda bu sorun nasıl çözülecek.

İsim sorununa dönelim. Makedonya Cumhuriyeti bu konuda epey zor durumda kalmış bir ülke, yıllardır Yunanistan’ın “adını değiştir öyle gel” baskısıyla yüzleşmek zorunda kaldı. AB ve NATO’ya üye olamamasının en büyük nedeni de “isim sorunu”.

Makedonya Cumhuriyeti bağımsızlığını 8 Eylül 1991 yılında ilan etti. Kendi ismiyle bağımsızlığını tanıyan yaklaşık 126 ülke var, bu ülkelerin arasında elbette Türkiye de var. Bu yüzden de her zaman dostane ilişkileri var Türkiye ile. Makedonya’nın tarihine, fiziki ve siyasi coğrafyasına göz atarsak ülkenin komşularıyla da bazı sorunları olduğunu görürüz. Kendini ispatlaması, kendi hür iradesiyle bu dünyada yer bulabilesi zorlaşan bir ülke Makedonya. 25.733 km2 yüzölçümüne sahip bu güzel ülke, denize çıkışı olmayan dağlık ve küçük bir ülkedir. Makedonya coğrafyası Vardar, Pirin ve Ege Makedonya’sından oluşmaktadır. Bugün Vardar Makedonya’sında Makedonya devleti kurulmuş olup, kapladığı alan coğrafi Makedonya’nın sadece %38’dir. Ege Makedonya’sı Yunanistan, Pirin Makedonya’sı da Bulgaristan sınırları içinde kalmıştır.

Makedonya tarihinin en büyük ismi şüphesiz Büyük İskender’dir. Üsküp’te havaalanının adı “Büyük İskender” olduktan ve Üsküp merkezinde Büyük İskender’in kocaman bir heykeli dikildikten sonra Yunanistan’la ilişkiler daha da kızıştı. Bizler arabayla Türkiye’ye gelince ya Yunanistan ya Bulgaristan’dan geçmek zorunda kalıyoruz. Ancak Yunanistan sınırı bizim pasaportlarımızı tanımıyor, ülkenin ismini tanımadıkları için de pasaportlarımızı mühürlemiyorlar. Bunun yerine bir evrak veriyorlar ve geçiş de o evrakı mühürledikten sonra gerçekleşiyor. En gülünç davranış ise arabaların plakalarındaki “MK” yazan kısmını bir yapıştırıcıyla kapatmamızı emretmeleri. İnsanı aşağılayan hareketler bunlar. Sınır polisleri bizim Makedonya’dan olduğumuzu gördüklerinde asla yüzleri gülmez, bir suç işlenmiş gibi kaşlarını çatarlar. Hem Makedonyalı hem de Türk’sen hele çifte kavrulmuş lokum!

Batı Avrupa ülkeleri de Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda “Yunanistan ile anlaşın öyle gelin masaya” diye diretiyor başından beri. Her seçim öncesi partililerin vaatlerinin çoğu “biz bu sorunu çözeceğiz” olur. Yunanistan’ın kendi dışında kimseyi rahatsız etmeyen bu konudaki ısrarcılığı Makedonya’nın zor durumda kalmasına neden oluyor.

Makedonya’yı ismiyle tanıyan ilk ülkeler arasında olan Bulgaristan ise Makedon ulusunun varlığını kabul etmiyor. Makedonların gerçekte Bulgar olduklarını, Makedoncanın da aslında Bulgar lehçesi olduğunu öne sürüyorlar. Büyük İskender gibi Çar Samuil’in de Üsküp meydanında kocaman bir heykeli vardır. Bulgaristan ise Makedonya tarihinin kendi tarihlerinin bir parçası olduğunu, Makedonya köklerinin ise eski çağlara kadar giden ayrı bir ulusal tarih olduğunu ısrarla vurguluyor. Makedonya Cumhuriyeti’nde ise antik Makedon devletinin nüfus yapısının kültürel ve etnik açıdan homojen olmadığını, Makedon ulusunun köklerinin antik Makedonya’ya kadar uzandığını ispatlama çabaları var. Tarihçiler, orta çağ Balkan yöneticilerinden Çar Samuil’in ve Büyük İskender’in antik devleti ile modern Makedonya arasındaki tarihsel bağlantıları kanıtlamaya çalışıyor. Bugünkü Makedonya’nın kahramanı olarak Çar Samuil’in gösterilmesi Bulgar hükümetini rahatsız ediyor. Bulgaristan, Makedon ulusunu ve dilini tanırsa kendi tarihini inkâr etmiş olacağından ayrı bir sorun açığa çıkıyor. Her ne kadar masaya oturup anlaşmalar yapılsa da, bu anlaşmaların iki dilde onaylanması gerektiğinden imzalar atılmıyor.

1330 yılında Köstence savaşında Bizans’ın müttefiki olan Bulgarların Sırplara yenilmesi ve Çar Mihail Şişman’ın savaşta ölmesinden sonra Sırp tahtına Çar Duşan’ın geçmesi Sırp ileri hareketini başlatmıştır. Üsküp’ü alarak Makedonya’nın kuzeyine yerleşen Sırplar, güneye ilerleyerek Ohri, Prilep, Strumitsa gibi şehirleri de almışlardır. Selanik ise bu savaşlarda güçlü durarak duvarlarını korumuştur. Duşan, Arnavutluk’tan tekrar Selanik’e saldırsa da başarılı olamamıştır. Selanik hariç tüm Makedonya bölgesini ele geçiren Duşan, kendisini “Sırpların ve Yunanlıların kralı” ilan ederek Ohri başpiskoposundan taç giymiştir.

Yakın tarihte ise Miloşeviç, Makedonya’nın bağımsızlığını engellemek için uzun süre direnmiştir. Ancak bağımsızlık sonrasında, kapalı kapılar arkasında Makedonya’nın statüsü hakkında Yunanistan’la görüşmeler gerçekleştirmiştir. İki ülke arasındaki Makedonya’yı paylaşma planları basına yansıyınca, siyasi kamplaşma kendini dini kamplaşmaya bıraktı. Bu yüzden bugün Sırp Ortodoks Kilisesi ile Yunan Ortodoks Kilisesi ve birçok Ortodoks kilise de Makedon Ortodoks Kilisesini tanımayı reddediyor. Sırp Ortodoks Kilisesine bağlı kalınması gerektiğini iddia ederek, dolaylı bir şekilde Makedonya’nın bağımsızlığının tanınmaması gerektiğini söylüyorlar.

Aslında bu epey geniş ve detaylı anlatılması gereken bir konu. Ben sadece birkaç noktadan hareketle günümüz Makedonya’sının siyasi, kültürel, dini boyutlarda ne denli kritik bir bölge olduğunu anlatmak istedim. Osmanlı dönemi Makedonya’sı ile Sırp Krallığı dönemi ve Yugoslavya dönemi Makedonya’sını da ayrı ayrı değerlendirmek gerek elbette. Yugoslavya döneminde Tito, “Makedonya Makedonlarındır” sloganı altında bir Makedonya Cumhuriyeti kurup Bled’te Bulgaristan Başbakanı Dimitrov ile görüşerek Ege Makedonya’sını Makedonya Cumhuriyetine, ilerde de Batı Trakya’yı Bulgaristan’a dâhil ederek kurulacak olan “Güney Slav Federasyonu” ile birleşme sağlayacaktı. Ama Stalin ile aralarının açılması ve Dimitrov’un vefatı bu projenin sonlanmasına neden oldu.

Bakalım bu günlerde çözülmeyi bekleyen “isim sorunu” nasıl sonlanacak. Makedonya Anayasal ismiyle tanınacak mı yoksa isminden vazgeçmek zorunda mı bırakılacak? Modern dünya hür iradenin önüne mi geçecek, yoksa bu sorunu çözmeye mi çalışacak? Makedonya mı, Vardar Makedonya’sı mı, Yeni Makedonya mı, Yukarı Makedonya mı yoksa Üsküp Makedonya’sı mı olacağız? Her halükârda bizler Makedonyalı Türkler olarak burada yaşamaya devam edeceğiz.