Vakti, enerjiyi, değerleri, sıhhati, toprakları, kazancı ve geleceği sömürme ile milletlerin enerjilerini iç mücadelelerle tüketme rejimine ‘demokrasi’ denir.
Her şeyin türü olduğu gibi demokrasilerin de çeşitleri var. Her şeyin iyi ve kötüsü olduğu hâlde, demokrasinin iyi türü şu ana kadar hiç görülmemiş…
Mesela ‘LGBT demokrasisi’ diye bir şey var ve bu demokrasi türünde ahlaksızlık ve iffetsizliğin her şekli serbest.
Özgürlüğün bol olduğu rejimlerde hiçbir zaman iyiye yer kalmaz. Çünkü oradaki özgürlük iyi için değil, kötü içindir.
Bu husustaki örnekleri çoğaltmak gerekirse, mesela Türk demokrasisinde Kemalizm, dinsizlik ve her türlü putperestlik sonuna kadar serbesttir, ama orada İslam’a yer yoktur.
Bilim demokrasisinde her türlü yalan, dolan ve şirketlerin dalavereleri için özgürlük alabildiğince geniştir. Lakin kadime, hikmete asla müsamaha yoktur. Sünnet-i Seniyye’ye göre besleneceğim derseniz, bilim demokrasisinin kilisesi devreye girerek sizi hurafecilikle suçlar. Oysa kendisinin yazdığı ilaçlarla milyonlar ölür de bir kez olsun ‘affedersiniz’ demeye bile ihtiyaç duymazsınız. Çünkü orada gelişmiş bir demokratik sistem vardır.
Aynı şekilde batı demokrasilerinde de terörün her nev’ine her türlü serbestiyet vardır ve bu terör, batı demokrasisinin anayasası gibidir. Terör ve teröristi olmayan batı demokrasisi oksijensiz kalmış bir canlı gibi hayatiyetini yitirir.
Hâkeza para demokrasilerinde de faizsiz bir iktisadî sistem, sömürüye engel olduğu için horlanarak sömürü demokrasisi olan tefeciliğe olağanüstü bir hürriyet tanınır.
DEMOKRASİNİN AMACI NÜFUZ SAHİPLERİNİ KORUMAKTIR
Demokrasilerde asıl gaye, insanı korumaktır. Ancak buradaki insandan kasıt herkes değil, iktisadî ve siyasî nüfuz sahipleridir.
Farz ediniz ki, Bülent Arınç’ın damadısınız. İşte burada hiçbir suç sizin üzerinize yapışmaz. En silinmez mürekkeplerle bile yazılsa, ‘berâat’ kelimesiyle sizi aklayıp paklarlar.
Gönül rızası ile rejimin dayattığı yaş sınırından bir gün evvel evlenmiş olsanız, siyah cübbeli adamlar gelip karınızı kocasız, çocuğunuzu senelerce babasız bırakır. Bu da Kemalist Türk demokrasisinin yüksek kalitesinin bir icabıdır.
Farz ediniz ki, açsınız ve karnınızı doyuracak kadar bir şeyi sahibinden izinsiz aldınız. Yahut da paranız olmadığı için reklamlar ile veya vitrinlerde gözünüze sokulan basit bir şeye sadece bastıramadığınız nefsanî arzunuzu tatmin için el uzattınız, hemen gelişmiş demokrasi gelip yakanıza yapışarak sizi teşhir etmekle kalmaz, hayatınızı cehenneme çevirir.
SAPIKLARA ÖZGÜRLÜK DEMOKRASİSİ
Fakat farz ediniz ki, mason bir işadamı veya şöhretli beyaz yakalı bir hırsızsınız. Kara para aklamadan kadın ticaretine, uyuşturucudan sübyancılığa dek her türlü ahlaksızlığı işlediniz, vergi kaçırdınız, devletin malına çöreklendiniz, rüşvet verdiniz, necasetiniz kılıfına ister uysun, isterse de uymasın, kayıtlardaki mal varlığınızın meydana getirdiği demokrasiniz sizi korumaya yeter.
Batı demokrasisinin teröristi gelip küçücük kız veya erkek çocuklarınızı dağa kaçırıp ellerine silah verdiğinde, demokrasi sonuna kadar arzı endam eder. Lakin çocuğu kaçırılan anaysanız, demokrasi sizin için âmâlaşıp, lâl olur.
Hürriyet ve özgürlük rejiminin bir yurttaşı gelip sizi öldürecek olursa, demokrasi hemen ortaya çıkıp kâtilin haklarından ve yaşama hürriyetinden söz eder. Oysa aynı demokrasinin maktul için söyleyecek bir sözü, yapacak bir şeyi kalmamıştır.
PESTİSİT DEMOKRASİSİ
EN GELİŞMİŞ DEMOKRASİDİR
Bir de pestisit demokrasisi var ki, bu demokrasi demokrasilerin en kapsamlılarından biri.
Pestisit demokrasisinde paradan başka hiçbir canlıya hayat hakkı yoktur. Her biri bir derde şifa, bir canlıya gıda olan bitkilerden kurda kuşa dek ne varsa hepsini yok eden pestisitin demokratik hakları, insanların hayat haklarından önce gelir.
Ülkemizdeki iki yüz kadar kişinin hastanelik olmasına neden olan demokratik zehirlenmelerin faturası, tıbbî bir bitki türü olan dulavratotuna kesildi.
Dulavratotunun artık o kadar çok düşmanı var ki, temizle temizleyebilirsen. Ayrıca onu savunacak TBMM başkanı olmadığı gibi, TBMM antetini kullanan bir Bülent Arınç’ı bile yok.
Çok yakında Tarım ve Sağlık Bakanlıkları ile ansız şansız bilim adamcıkları bu ot üzerinden tıbbî bitkilere yönelik binlerce cümle kuracaklardır ki, artık buna pestisit demokrasisi hatırına kimse ses de çıkaramaz.
Pestisit demokrasilerinde yaprak bitlerini yiyerek beslenen ve bu sayede bitkileri koruyan uğur böceğine, toprağı işleyerek verimliliği artıran solucana, süneyi temizleyen kekliğe, fareleri toplayan yılana, yılanların istilasını önleyen akreplere, akreplere ölüm saçan kedilere hayat hakkı yoktur.
‘Yaşasın pestisit’ diyenlerdenseniz kesin kez siz bir vicdansızsınız!
Pestisitlerin faydalı olduğuna inanlardansanız, bilim kilisesine mensup olduğunuza hükmedilir.
‘Pestisitsiz üretim mümkün değil’ diyorsanız, ya üniversite diplomanız vardır, ya da yalanlara beyaz teslim bayrağı çekmiş bir çiftçisinizdir.
Bu durumda siz piyasaya sürdüğünüz ıspanağı da başka şeyleri de yemeyip, kendinize özel üretim yapıyorsunuz demektir. İllaki sizin pestisit demokrasiniz sayesinde birkaç çocuk engelli doğmuş, nice genç kısırlaşmış, kim bilir kaç yiğit kanser olmuştur.
Pestisit demokrasisine kadar kurt kuş ile geçinip giden, bir diğerine haksızlık ettiğinde tabiatın adil düzeni devreye girerek sulh sağladığı günleri bilmezsiniz siz. Bilseniz zaten pestisit demokrasisinin ürünlerine tamah etmez, necis parasıyla ahiretinizi kirletmezdiniz!
İçinizden bazıları bunca şeye rağmen ‘yaşasın bakterisid, ahicid, insaktisid, fungusid, herbisid, mollusid, rodensid, nematisid, akarisid ve defoliantlar’ diye bağıracaktır. Biz de onlar için yaşasın cehennem ve ilahî adâlet diye bağırıyoruz.
ASIL TERÖR BİTKİ VE HAYVANLARA UYGULANIR
Kiminiz nedir bu …sidler diye merak ediyor olabilir. Merak etmeyin, her biri bir türe ait ölüm makinesinin adıdır. Pestisit demokrasisinde amaç, kendinden başkasına hayat hakkı tanımamaktır. Siz onu, Batı demokrasilerinin rakip devletlere uyguladığı terörün, tabiattaki varlıklara uygulanan şeklinin adı olarak bilin yeter.
Ispanak görmemiş bir millet gibiyiz.
Hormonlanmış, pestisit demokrasisine maruz kalmış, satış yerinde pis sularla hayatiyet verilmeye çalışılan maruldan hallice, F1 tohumundan elde edilmiş, besinsiz ve bir o kadar da toksik/zehir ıspanak ya da kardeşi F1lerden beslenenler için çare tükenmez.
Şimdi bir de körün bile ayırt edebileceği yaprağı, sapı, tohumu/putrağı, çiçeği hiçbiri ıspanağa benzemeyen yeni suçlu ve yakında hakkında bin bir türlü yalan tezvirat yapılacak olan dulavratotu için piyasaya sürülecek pestisitlere hazır olun.
Ayrıca tıbbî ölçülere riayet edilerek kullanıldığında kanı temizleyen, idrar söktüren, gut hastalığına iyi gelen, sindirim ve safra salgılarını artıran, iştahı açan ve bedeni güçlendirici bir tonik olan dulavratotundan uzaklaştıracak ahlak dışı söz ve yayınları da bekleyin. Önce karalama, ardından gelecek sınırlama ve yasakları da…
Bu bahiste söyleyeceğimiz şey, ‘hırsız ve soysuz var’ diye bağırmaktır!
Bu vesileyle diyoruz ki, yaşasın ilim, irfan, hikmet, hakikat ve dünyanın tek adâlet rejimi şeriat!