İki hain: Gülen ve Dahlan

FETÖ’nün darbe girişiminin çok uluslu bir işgal planı olduğunu ve ilk adımın 15 Temmuz gecesi atıldığını ortaya koyan çok sayıda veri var.

Daha ilk günden ABD’nin darbeyi destekleyip, darbecileri organize ettiğine dair haberlerin, Amerikan medyasını ve kamuoyunu nasıl tedirgin ettiğini gördük. Üst üste gelen açıklamalar yetmedi. Önce genelkurmay başkanları geldi şimdi de John Kerry soluğu Türkiye’de alacak. Ardında da Obama’nın yardımcısı Biden’in gelmesi gündemde. Kahraman halkımızın o gece sadece kendisine doğrultulan namluları değil, o namluların emir komutasındaki egemen güçleri de püskürttüğünü gösteriyor bu panik ziyaretleri…

ABD ve Avrupa devletleri, ilk 24 saatinde “olgunlukla” izledikleri darbenin Mısır’daki gibi sonuçlanmasını bekledi. Belli ki Erdoğan’a da ‘Mursi’ye yazdıkları sonu’ biçmişlerdi. Bekledikleri olmayınca ertesi gün hamlelerine başladılar. FETÖ’nün önemli kurmay gazetecilerinden Kerim Balcı’nın 15 Temmuz gecesi canlı yayında yaşadığı şokun da bu çerçevede yani ‘garantiye alınmış darbe’ çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin, 2013’te Mısır’da yapılan darbenin bir sonucu olduğunu da gördük aslında. Çok ilginç ve derinden yüzeye doğru çıkan bağlantılar var hepimizin önünde. Ve bu bağlantılar Filistinli Muhammed Dahlan ile Fetullah Gülen’i buluşturuyor.

2013’teki Mısır darbesi sürecinde sokak olaylarını organize eden isim olarak bilinen Muhammed Dahlan’ın, Türkiye’de Erdoğan’a karşı yapılacak darbenin ihalesini aldığını Gerçek Hayat’ın Ocak ayındaki sayısında okumuştuk. Dahlan’ın 15 Temmuz’da rolü olduğunu gösteren son ayak izini ise Fetullah Gülen bıraktı. Geçtiğimiz hafta ABD ve Batı’yı Türkiye’ye müdahale etmeye davet eden Gülen’in konuk olduğu Mısır televizyonu El Ghad’ın kurucusu Muhammed Dahlan’dı. Mart ayında yayına başlayan El Ghad, 15 Temmuz öncesinde Arap dünyasındaki FETÖ mensuplarının da medya üssüydü.

Peki kim bu Muhammed Dahlan, Fetullah Gülen ile ne bağlantısı var? Şaşırtıcı bilgiler var elimizde. Önce Dahlan’ı bir tanıyalım ve teröristbaşı Fetullah Gülen ile nasıl bir ihanet paralelinde olduklarına bakalım.

1961’de Hanyunus’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen fakat şimdilerde milyonlarca dolarlık bir servetin sahibi olan Filistinli Muhammed Dahlan… Gazzeliler onu ‘dolar babası’ olarak tanıyor ve birkaç yılda nasıl zengin olduğunu dilden dile yayıyorlar. 1981-86 yılları arasında belirli dönemlerde çeşitli suçlardan dolayı İsrail hapishanelerinde kalması, Dahlan’ın Filistin’deki siyasi karizmasına çok şey kattı. 1987 yılında İsrail tarafından Filistin’den sürgün edilmesi şöhretini daha da arttırdı ve kendisini bir anda El Fetih’in öncüleri arasında buldu. Dahlan’ın ‘işbirlikçilik’ süreci ise biyografisinde gizlediği Tunus günlerinde başladı. Siyasi ve askeri eğitimini burada aldı. CIA eski çalışanlarından Vatalia Bruner’e göre Dahlan bu dönemde El-Fetih ile CIA arasında aracılık yapıyordu.

İşbirlikçi Dahlan’ın serveti İsrail basınına bile konu oluyordu. Haaretz gazetesi 1997’deki bir haberinde Dahlan’ın İsrail ve uluslararası bankalardaki servetini 53 milyon dolar olarak açıklamıştı. Dahlan, kendi halkına ve Filistin davasına olan ihanet sürecini ise 2000’li yılların başında açıktan yürütmeye başladı.

İntifadanın ve Filistin direnişinin en önde gelen şahsiyetleri olan Şeyh Ahmed Yasin ve Dr. Abdulaziz Rantisi’ye düşmanlığını gizlemeyen Dahlan, Rantisi’ye düzenlenen suikastin yol göstericiliğini de yaptı. 2003 yılında Ürdün’deki görüşmelerde Amerika ve İsrail’e Hamas’ı devirme planları sunan Dahlan için Bush; “Bu genç, bizi hayretler içerisinde bırakıyor” cümlelerini kurmuştu.

Dönemin ABD Başkanına kendisini hayran bıraktıran Dahlan’ın yer aldığı görüşmelere Ariel Şaron ve Mahmud Abbas da katılmıştı.

Kimileri tarafından Filistin lideri Yaser Arafat’ın ölümünden de sorumlu tutulan Muhammed Dahlan’ın, İsrail’in Gazze bombardımanlarında da etkin rol oynadığını ve Hamas’a karşı yürütülen nokta operasyonların istihbaratını sağladığını ise bütün Ortadoğu biliyor. Kendi halkına ve Filistin davasına ihanet eden Dahlan’ın 2013’teki Mısır darbesinde aktif rol almasının nedenlerinden biri de Mursi’nin desteğini arkasına alan Hamas’ı köşeye sıkıştırmaktı ve bunda da başarılı oldu. Mursi iktidardan düşürüldükten sonra Hamas’ın kontrolündeki Gazze’nin nefes aldığı kapılar Sisi tarafından tek tek kapatıldı.

14 Aralık tarihinde Abu Dhabi’deki ofisinde medya dünyası ve siyasetçilerden oluşan 15 kişilik bir grupla toplantı yapan Dahlan’ın, Erdoğan aleyhine yürütülecek kampanyada aldığı kararlar ise başlıca şöyleydi: “Arap ve muhalif Türk medyasında Erdoğan’la ilgili kötü algı oluşturmak, AK Parti muhaliflerine destek vermek, kaos ortamı oluşturmak için PKK’yı desteklemek…

Aralık ayında alınan bu kararların da 15 Temmuz’a kadar nasıl yürürlüğe konulduğunu hep birlikte gördük. Gülen’in röportaj verdiği Mısır’ın El Ghad kanalının Mart ayında kurulduğunu, yoğun bir şekilde Türkiye karşıtı yayınlar yaptığını bir kez daha alınan kararlar çerçevesinde vurgulamakta fayda var.

Gelelim Dahlan’ın FETÖ lideri Gülen ile olan ilişkisine. En büyük ortak yönleri;

Gülen de Dahlan da kendi halklarına ihanet edip, ülkelerini başka devletlere peşkeş çekme rollerini üstlendiler. Her ikisi de ülkeleri dışında teşkilatlanıp, egemen devletlerin kontrolünde inanılmaz bir güce ulaştı.

Türkiye’nin DAEŞ’e yardım ettiği yalanını Türkiye ve Batı’ya Gülen’ Ortadoğu’ya ise Dahlan yaydı. Dahlan, katıldığı her konferansta Erdoğan düşmanlığını açıkça dile getirip, DAEŞ iftarısını da yazdığı senaryolar ile anlattı.

İzler, Gülen ve Dahlan’ın 15 Temmuz’dan önce 2013’teki Mısır darbesinde de işbirliği yaptığını gösteriyor. Zaman’ın amiralliğindeki FETÖ medyasının Mısır’daki darbe sürecinde demokrasi katliamına cılız tepki göstermesi ve Mursi’yi eleştiren yazılar yayınlaması önemli bir detay. Ayrıca Sisi’nin daha ilk günden sivil kıyafetli fotoğraflarının ve ‘çılgın projeleri’nin yer aldığı haberlerin yine Zaman’da manşetten verildiğini de hatırlatalım. Gülen’in şimdilerde sığınmak için yer yaptığı Mısır’ın da kendisini ağırlamak için hazır olduğunu ilan etmesi bu işbirliğinin bir sonucu olsa gerek.

Dahlan ve Gülen’in 15 Temmuz öncesinde yaptıkları görüşmelere ilişkin ilginç iddialar da var. Edindiğim bilgiye göre; Dahlan 15 Temmuz’dan önce Abu Dabi’de FETÖ ekibi ile 4 kez toplantı yaptı. Mısırlı bir devlet görevlisi ve CIA yetkililerinin de yer aldığı bu toplantılarda Fetullah Gülen’in darbeden 5 gün sonra Birleşik Arap Emirliklerine gitmesi ve ardından da Türkiye’ye, Ankara’daki Akıncı üssüne inmesi kararlaştırıldı.

İki hain darbeci Gülen ve Dahlan’ın bıraktığı izlerin Birleşik Arap Emirlikleri’nden Mısır’a buradan da ABD’ye uzandığını gayet net bir şekilde görebiliyoruz artık. Bununla birlikte, Türkiye’nin Mısır’daki darbeye karşı devlet ve halk olarak verdiği ve günlerce süren mücadelenin ne kadar anlamlı olduğunu, hem teorik hem de pratik olarak şimdi daha iyi anlıyoruz.