Google tahakkümündeki gençlik ve teknoloji kıskacındaki Türkiye

Avrupa ve Amerika’nın kelli felli medyalarının internet haberciliğini ve özellikle “Türkçe” konuşan coğrafyaya servis edilen haberlere, “özgür basın” kisvesi altında el atmaya çalışmasının akisleri sürüyor.
Yıllardır duyurageldiğimiz, sürekli “saygın” olarak pazarlanan batı medyasının ve onun ahtapot gibi üzerimize salınan kollarının aslında hiç de iddia edildiği gibi saygın ve tarafsız olmadığını artık ülkemiz gençliği de sorgulamaya başlıyor, bu çok sevindirici.
Ama medya formları günümüzde, maalesef o kadar kolay maskelenebiliyor ki, gündelik hayatımızın neredeyse her bir saatine tahakküm eden “internet medyası” artık birkaç dot-com haber sitesinden ibaret değil ve bu çetrefil, çok katmanlı yapının asıl tehlikesi burada başlıyor.
Mesela, vakti zamanında Mustafa Kemal’e, “Osmanlı’nın burjuva paşası” diyecek kadar komünist fraksiyonun sesi olan, ama günümüzde her türlü emperyal kodomanların masalarına konsomatrislik yapmakta bir beis görmeyen sözüm ona “kültürel” bir gazetemizin ne “mal” olduğunu herkes biliyor.
Bu gazetenin devletin “milli istihbarat” çalışmalarını nasıl baltalamaya çalıştığını görüp onlara destek olmamak için “internet sayfalarını” siz de doğrudan bloklayabilirsiniz. Sosyal medyadan da gazetenin kanallarını takip etmezsiniz, olur biter.
Peki, internet konusunda nerdeyse tüm dünyanın gözü kapalı bir şekilde “çok güvendiği” Google’un haber servisi sürekli karşınıza bu haber sitesinin haberlerini çıkartıyorsa ne yapabilirsiniz?
GoogleNews, elbette bu durumda “Algoritmamız bağımsız bir şekilde o ülkenin gündeminden popüler olan haberleri derleyip okuyucular ile buluşturuyor” deyip işin içinden kolayca çıkacaktır.
Algoritma, bilişim sektörünün o efsunlu ve tınılı muamması…
Post-modern dünyada fiyakalı tabir mi yok? Geleneksel medya “özgür basın” masalına herkesi inandırmaya çalışırken, bilişim dünyasında bunun karşılığı bir anda o gizemli “algoritma” oluverir.
Yani aslında GoogleNews, özellike “muhalif” basın adı altında aleni FETÖ-PKK terör propagandası yapan, zerre kadar tiraj ve reel okuyucusu olmayan bir gazetenin manşetlerini “Efendim ne yapalım, mühendislerimizin kodladığı algoritma bağımsızdır, bu yüzden biz elle müdahale etmiyoruz” diyerek milyonlarca insana zorla okutturabilir.

Biri CIA’ye göz kırpıyor diğeri de KGB’ye

Kutuplaşma katsayısının giderek katmerlendiği toplumumuzda isteyen istediği gazeteyi “paçavra, yandaş” vs. diye tanımlayabilir, nitekim öyle de yapıyorlar. Ama iş Google’un otomatik olarak bize gönderdiği haber bildirimlerine gelince ne hikmetse Google ‘dokunulmaz’ oluyor.
Hani şu, piyasa değeri 2018 itibari ile 739 milyar dolar bir Amerikan şirketi.
Hani şu bizim kara kaşımıza, kara gözümüze olan sevdasından (!) dolayı binlerce kamera ve uydu teknolojisi ile bize ‘bedava’ navigasyon hizmeti veren, Türkiye’nin karayollarını bizim bütün devlet birimlerimizden bile daha “anlık” takip eden Amerikan şirketi Google.
Hani artık kompleksli-ekşici gençliğin bile kabul ettiği üzere, bariz bir şekilde akıllı telefonlarımız üzerinden ortam dinlemesi yapıp ona göre “kişiye özel” internet reklamı sunan Amerikan şirketi.
Hani güya “tek” geliri çevrenizde bir kişinin bile tıklamadığı reklamlar olan, buna rağmen bütün hizmetlerini “bedava” veren Amerikan şirketi.
Ve bu şirket, ne hikmetse ülke gündemini verirken, PKK’ya terörist demeyen, şehid olan güvenlik güçlerimizden bahsederken “kendi kendilerine öldüler” diyen gazetelerin haberlerini ilk sıralarda gözümüze sokma telaşında.
Bunu sorguladığımız zaman ise karşımıza “Algoritma” diye bilişim çağının “bugün git yarın gel” mottolu, sorgulanamaz, sorgulanması teklif dahi edilemez bürokratik engeli çıkıyor.
Bize de her zaman olduğu gibi, yerli-millî bilişim ve navigasyon hizmetleri olmadığı için el âlemin algoritma zokasını yutmak düşüyor.
Mesele sadece Google değil. Bir başka ülkenin de arama motoru var. Normalde muazzam masraflı bir sürü bilişim hizmetini bedavadan veren altyapıları da mevcut.
Biri CIA’ya göz kırpıyorsa, diğeri de KGB ile dirsek teması içinde.
Ortam yeterince çorba değilmiş gibi, bir de MOSSAD ‘güneydeki o ülkeye’ sevdalanmış FETÖ militanları üzerinden neredeyse tüm Türkiye’nin sosyal medya ağını kontrol ediyorsa, bize daha çok zoka yutmak düşer.
Neyse ki bu hususta yanlız değiliz. Kısa bir dış basın turu bize gösteriyor ki, bu aralar pek çok haber portalında Google’un dünyayı ele geçirme planlarına dair senaryolar yazılıyor, eleştiriler üretiliyor.
BusinessInsider dergisinden Steve Kovach “Son zamanlardaki gelişmeler gösteriyor ki, Google artık sadece bize tıklanabilir reklamlar veren, bu sayede para kazanan bir arama motoru değil. Google hayatımızın tüm alanına girmek istiyor” eleştirisinde bulunuyor.

Google’dan ‘veli’ olur mu?

Hele şükür diyoruz.
1996 yılında “annelerinin garajlarında” kurulmuş…
1998’de herkes infoseek, yahoo, altavista, excite, web crawler kullanırken…
2000 yılında 400 milyar dolarlık, 2018 de ise 739 milyar dolara ulaşan bir şirketten bahsediyoruz. O “efsunlu” algoritmalar sayesinde sadece 2 yıl içinde “milyon kat” büyüyen bir şirketten.
İlginçtir, bir anda tüm insanlık “seve seve, bayıla bayıla” Google’a “geçti”
Batı medyasında futuristik bir sürü tabir dönüp dolaşıyor, Google’un bir müddet sonra “yapay zeka” ile birleşip bir “siber-varlık” haline dönüşüp aynı zamanda insanlara “danışmanlık” yapacağını söyleyenler var.
Size âfâki gelebilir bu tabir ama insanlık bu yönde ilerliyor, zaten “Google’a sormak” tâbiri çoktan dünya dillerine girdi bile.
Bugün size danışmanlık yapan yarın size “veli” de olur.
Size bir süre veli olan, yarın öbür gün size “ilahlık” da taslar.
Bugün size dilbilgisi kâideleri üzerinden yardım eden yarın “Sen aslında onu demek istemiyorsun, bunu demek istiyorsun” da diyebilir.
Tekke ve zaviyelerin kapandığı bir ülkede, her mahallede Osmanlı’dan kalan bir dergâh yerine, Google altyapısına bağlı birer “information kiosk” konulursa milyonlarca zavallı bunu bilimsel gelişme zannedip, ilericilik olarak pekala düşünebilir.
‘Information kiosk’ ne demek diye uzun uzun anlatıp böylesi teknolojilerin potansiyel tehlikelerinden bahsederdik ama maalesef pek çok okuyucu çoktan bu sözcükleri seçip, sağ tuşa basıp, bu tabiri Google’dan, daha da kötüsü Google’un resim arama bölümünden aratmıştır bile…
Maalesef vaziyet bu. Yapacak bir şey yok.