Dev sancıların kaynağı

“Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,

Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,

Bir zerreciğim ki, Arş’a gebeyim,

Dev sancılarımın budur kaynağı!”

NFK

Bu ülkenin insanları geçmişte nice güçlü kalemler, güçlü siyasiler, güçlü bürokratlar ve güçlü iş adamları gördü de onlar yanlarından geçip gitmekte olan nice büyük sorunları görmedi. Bugün daha iyi anlıyoruz ki onların çoğu kendi zamanlarının esas meselelerine bigane kalıp en büyük ve kalıcı sorunlarıyla uğraşmaya cesaret etmemiş. Geçmişte yaşanılan çekişmeler hep kör dövüşü ve sağırlar diyalogu kabilindenmiş. Günümüzde esas mesele şeklinde karşımıza çıkan, emperyalizmin coğrafyamıza ve ülkemize yönelik nihaî saldırılarıdır. Elbette bir günde çıkmadılar karşımıza. Güçlü kalemlerin, siyasilerin, bürokratların geçmişte görmezden geldiği hatta büyümesi için destek verdiği sorunlar bugün Batı’nın askerleri kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Ne yazık ki onlar bu günü hesap ederek, bugünkü saldırılarının hedefine ulaşması için, bizleri çökertmek için yıllardır bizden birçok kişi ve kurumu devşirmişler. Kişiler ve kurumlar devşirilirken yukarıda sıraladığımız güçlüler takımından birçok kimse de devşirilenler sırasına kaydolunmaktan utanmamışlar.

Güçlülerin devşirme listesine yoğun kayıtların yapıldığı dönemlerde bu ülkenin gencecik çocukları vatan, millet ve din aşkına bağımsızlıkçı bir düşünce ve hareket tarzı geliştirmeye çalışıyor ve bu sebeple de üniversitelerden kovuluyor, devlet kurumlarında soruşturmalara tabi tutuluyordu. Güçlüler her devirde ayakta kalıp kazananlar listesinin en başında yer alırken, diğerleri onurlu bir mücadeleyi omuzluyorlardı. Bu ülkede kendini FETÖ’ye ve onların efendilerine satmamış milyonlarca insan vardı ki en zor şartlarda bile ne yapabileceklerini 15 Temmuz’da bütün dünyaya gösterdiler. 15 Temmuz, çok uzun bir mücadelenin günümüzdeki son halkasıdır. Bizzat milletin başarısıdır. Millet toz kanatlı kelebeğin minicik gövdesiyle Kafdağı’nı kaldırabileceğini bu vesileyle ispat etti. Arş’a gebe olmaktan kaynaklanan dev sancıların yoğunluğu ise Türkiye’nin yüklendiği fikrin bütün dünyayı ilgilendirmesindendir.

Türkiye’nin taşıdığı fikri benimseyen hiç kimse kendi varlığının önemsizliği gibi bir yanılgıya düşmemelidir. Öz yaşamımızın kısacık tarihinde şahit olduğumuz değişimler, bireyin bizatihi kendisinin çok önemli olduğunu göstermiştir. Bütün dünya yanılsa da sadece bir kişinin hakikat uğruna mücadelesi bütün insanlığın tarihini değiştirme kudretine sahiptir. Peygamberlerin ve peygamberimizin mücadelesi buna ne güzel örnektir. Bugün Türkiye’de görülmesi gerekli en büyük yanılgı, Batı’ya uşaklık etmeyi bir yaşam biçimi hâline getirmiş olmaktır. Bu yaşam biçimini bir din gibi benimseyenler gerçek kadir-i mutlak olanı bilirler ama iman etmezler. Dinimize göre ne Amerika ne İngiltere ne Fransa ne Almanya ve ne de Rusya kadir-i mutlaktır. Oysa hem güçlüler hem de Gülenciler, Londra karşısında duran herkesin kaybedeceğine iman etti. Onlar için kadir-i mutlak olan iman ettikleri Londra’ydı. Bu imanla ülkemizi, milletimizi ve dinimizi kirletmeye çalıştılar. FETÖ bağlamında gelişen bütün hadiseleri bu gerçeklikten hareketle değerlendirmek zorundayız. Bu, bizim için bir fikr-i sabit olmalıdır. Emperyalistlerle iş tutup kendi ülkesine savaş açmanın herhangi bir günah gibi görülmesi mümkün değildir.

Türkiye yeni bir fikri temsil ediyor. Bu fikir, Kafdağı büyüklüğündedir ve bizim küçük hesaplarımızın üzerindedir. Eğer böyle olmasaydı yukarıda saydığımız ve saymadığımız başkentler Türkiye’den ürkmezdi. Onlar adına ürkütücü olan Türkiye’nin ulaşabildiği her yerde açlığa, haksızlığa, sömürüye, savaşlara karşı çıkmasıdır. Türkiye yeni ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu göstermiştir. Bunun bir hayal olmadığı Türkiye sayesinde ispat edildi. Prenslerin milyar dolarlarının bir gecelik ömrü varmış artık bunu herkes görüyor ve biliyor. Ama milletimizin onuruyla yaşama mücadelesinden doğan gücü bütün dünyaya yetecek kadarmış, bunu da herkes gördü. Üç günde bütün Batılı değerleri kendi elleriyle yıkmaları sırf bu sebeptendir.

Şimdi hâlâ bütün ümitlerini Batı’ya bağlamış kimseler var ortalıkta. Onlar da 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan iradeyi küçümsemekle meşguller. Hâlâ Batı’nın gücüne ümit bağlayarak yaşıyorlar. Hâlâ Anadolu insanını baldırı çıplak takımı şeklinde küçümseyip kurtuluşu, saydığımız başkentlerde arıyorlar. Onlar için de kadir-i mutlak olan Londra’dır ya da başka bir başkent. Onun için FETÖ konusunda zihin karmaşasına sebep olacak çıkışlardan çekinmiyorlar. Ama onlar da 15 Temmuz’da kendini gösteren iradeye gölge düşüremeyecek. FETÖ hesabını örtbas ederek bir an önce kapatılmasını isteyenlerin hangi endişelerle hareket ettiğini teker teker bilecek değiliz. Fakat bu topraklara yabancılaştıklarını ve gerçek efendilerinin kimler olduğunu biliyoruz.

Söyledik, bir daha söyleyelim: Türkiye emperyalizme karşı çok amansız bir mücadele içindedir. Bu, uzun soluklu bir dönem anlamına gelir. Dirayet gerekir. Yüklendiğimiz fikir çok büyüktür. Bu fikir milletimizin omuzlarındadır. Bize düşen, tek tek, bu fikri yüceltmek ve çözülmemektir.

“Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten”