CHP’lileri düşman ülkelere Noel hediyesi olarak gönderelim

“El Sarac’a dersiniz ki, sen İhvan’dan vazgeç, Hafter’e dersiniz ki, sen de selefilerden. ‘Kardeş’lerden birine destek vereceğinize, yarın hangi kardeşin hüküm süreceğini bilmiyoruz…”

Bununla kalsa iyi! Adam TOGG tarafından geliştirilen millî elektrikli aracın pillerinin “50 bin dolar” olduğunu söyledi. Dahası, 175 bin araç üretmenin yeterli olmadığını, Almanya’daki bir otomobil fabrikası gibi 550 bin civarında araç üretmek gerektiğini de…

Daha bir sürü ciddiye almaya değmez şeyi söyleyen kişi, bu ülkeyi yönetmek için cumhurbaşkanlığına aday olan Muharrem İnce.

Otomobille ilgili her şeyi araştırdığını söyleyen bu zât, sadece pilin 50 bin dolar yani 300 bin lira olduğunu iddia ediyor. Karşısındakiler de, ‘bir dakika zaten araç her şey dâhil 200 bin lira civarında bir rakama satılacak’ demeyi akıl edemiyor.

CHP’li İnce’nin ince bilgi ve siyaseti bununla sınırlı değilmiş meğer. Meşru hükümetin lideri El Sarac’a ‘İhvan’dan vazgeç’, Hafter’e de, ‘selefilerden vazgeç’ deyip, Libya savaşını bitirebileceğini söyleyerek nasıl bir deha olduğunu da ispat ediyor.

Şaka yapmıyoruz, cidden İnce gibi siyasetçileri klonlayıp pek çok ülkeye ihraç etmeyi teklif ediyorum iktidara.

Adamın İnce zekâsını görmemek nankörlük olur. 2014’den bu yana süren savaşı, iki grubun liderine birer cümle söyleyerek halleden zekâ karşısında şapka çıkardım şu kış soğuğunda. Daha nasıl bir fedakârlık yapabilirim.

Ancak teklifimin altını bir kez daha çizerek tekrarlamak istiyorum ki, İnce veya Kılıçdaroğlu fark etmez hangisi daha ucuza mâl olacak veya hangisinin daha iyi olduğu düşünülüyorsa, sevabına birileri (mesela Koç Grubu üniversitesinde bu işi bilâbedel yapabilir) klonlatıp BAE, Mısır, Bahreyn, Rusya, Yunanistan, Fransa vs gibi ülkelere gönderebilir. Böylece bu CHP zekâsından onlar da müstefit olurlar.

Şaka yaptığımı sanıyorsanız yanıldığınızı söylemek zorundayım, zira gerçekten ciddiyim.

İlaveten İnce ve Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP kadrolarından en sivri zekâlıları bilâbedel mezkûr ülkelere Noel hediyesi olarak göndermek de mümkün.

Bu sayede 100 yıllık yükümüz bir nebze olsun hafifler de o zaman hem 175 bin değil, 1 milyon 750 bin araç üretme imkânına kavuşuruz. Diğer taraftan da Akdeniz’de sıcak çatışma ihtimali ortadan kalkar da herkes rahata erer.

Bu nasıl olacak demeyin. Partisini falan değil, herhangi bir CHP’liyi herhangi bir ülkeye gönderin, o ülkeyi karıştırmaya ve bu sayede enerjisini iç kavgaya harcamaya iteceği için, biz de yüz yıllık açığı kolayca kapatırız.

En sivrilerinden olan Ekrem’i ise ABD için saklamalı. Onu aşağısı kurtarmaz.

Diğer taraftan millî bir meseleye dönüşen Bülent Arınç ve damadı Ekrem’i (sahi o da Ekrem’miş) de Pensilvanya’ya göndermek gerekiyor.

Gerçekten haber seyretmeye, sosyal medyaya bakmaya korkar oldum. Çünkü Bülent’in ne zaman nereden molotof atacağı ve kime isabet edeceği belli değil.

2009’daki “bana suikast…” diye başlayan en meşhur bombasını hatırlayın!

Kabak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusunun kozmik odasının başında patlamıştı. Koca kozmik odaya isabet ettiren, bizim gibi fanileri mi yakamaz?

Gelelim Libya, millî otomobil girişimi ve Kanal İstanbul bahsine.

CHP’Yİ İZLE KANAL İSTANBUL KARARINI VER

Her konuda ahkâm kesen biri olmak hiç arzu ettiğimiz bir hâl değil. Bu yüzden kolayından başlayalım. Kanal İstanbul’un İstanbul’a ve Türkiye’ye ne kazandırıp, ne kaybettireceğini kafadan atarak söyleyecek değiliz. Ne CHP’nin başını çektiği laik, seküler, Kemalistlerin düşmanca tavrını tasvip ederiz, ne de mahiyetini tam bilmediğimiz bir konuda kâr ve zarardan söz edebiliriz.

Ancak şurası bir gerçektir ki, İstanbul’a daha fazla bina yapmak yüktür. İlla inşaat yapılacaksa başka şehirlere kaydırmalıdır. Bununla şunu kast ediyorum. Kanal İstanbul’un çevresine bina yapılacaksa, lütfen bina kısmından derhal vazgeçiniz.

Orası İstanbul’un nefes alacağı, kanalla birlikte uzanacak muhteşem ormanlara dönüşebilir. Mesela kanalın kıyısında bir mesken veya işim olsun istemem. İşin siyasî kazancını bilmek içinse, devletin konuya dair tarihî, siyasî, iktisadî durumunu bilmek, gelecek projeksiyonundan haberdar olmak gerekiyor. Ekrem gibi başkalarının borazanlığı için sallayarak da bir yere varamayız, kamuoyunu yeterince bilgilendirmeyerek de.

CEVAT RIFAT ATİLHAN 1930’LARDA OTOMOBİL YAPMAK İSTER

Otomobil girişim grubunun elektrikli araç yatırımı gecikmiş bir yatırım. Millî otomobil sevdamız 1961’deki ‘Devrim aracı’ ile başlatılsa da, bu fikrin ilk sahibi, Filistin cephesi istihbarat başkanı bir subay olarak Siyonist terör örgütü Nili’yi çökertmiş, masonlar ve Siyonistlerin gerçek yüzünü ifşa etmiş ve bu uğurda bir ömür çürütmüş olan Cevat Rıfat Atilhan merhumdur.

Vecihi Hürkuş’u, Nuri Demirağ’ı, Devrim otomobilini, Necmettin Erbakan’ı engelleyenler, hepsinden evvel Cevat Rıfat Atilhan’ın otomobil üretme fikrini iflasa sürükleyerek engellemişlerdir. Taaa 1930’larda… Türkiye’nin gelişimine mâni olanların mason dönmeler olduğunu, en görünen yüzün de mason İsmet İnönü ve çevresi olduğunu hepimiz biliyoruz. Atilhan bu ismin dönemin mason üstadı azam-ı Mustafa Hakkı Nalçacı olduğunu kaydeder.

Şimdi işin içinde onlar da var. Ancak bu kez meselenin ardında siyasi irade ve devlet vardır ve engel olamazlar inşaallah! Halkın şimdiden sevdiği bu girişimin muvaffak olmasını niyaz ediyoruz.

LİBYA ANKARA’DIR

Libya meselesi ise bizim için hayat memat meselesidir. Bunun ne kadar doğru bir çaba olduğunu görmek için CHP’nin tavrına bakmak yeterli. CHP bir meselede sizi destekliyorsa orada bin kez düşünün. (CHP’nin Meclis’te destek verdiği tüm kanunları inceleyin, milletin aleyhine olduğunu görürsünüz) Karşı çıkıyorsa da dikkatli adımlarla ilerleyin.

Çünkü CHP’nin 100 yıldır bu milletin, din, tarih, siyaset, iktisat, kültür ve akla gelmeyen diğer alanlardan millet lehine tek bir hayırlı adım ve fikri söz konusu değildir. CHP suyu da, unu da, mayası da, tuzu da kanserli bir partidir ve GRID hastalığı gibi tedavisi de mümkün değildir.

Libya ile yapılan anlaşmaların her biri sadece Türkiye’nin değil, Libya’nın, Tunus’un, Suriye’nin, Filistin’in ve çevredeki pek çok ülkenin selameti için elzem ve doğru adımlardır. Bu doğru adıma itiraz etmek, düşmanla aynı yatağa girmektir. Gelecekte bu hayırlı adımı nedeniyle tarih, Recep Tayyip Erdoğan’ı hayırla yâd edecektir.