Bu aralar Amerikan “olmayan” merkez bankası FED, yani “Federal Reserve” az biraz faiz indirdi diye bizim bütün piyasalar rahatlamış, ama analizciler panik halinde, “doların sağı solu belli olmaz, aman dikkat ha” diye yorumlar yapıyor. Söylentiye göre 2008’den beri ilk defa bu kadar ciddi faiz indirmiş, FED.
Söylenti diyoruz, la-kayıt bir üslup ile aktarıyoruz zira Amerika’nın gerçekte var olmayan merkez bankası FED’den bahsederken aslında yapılması gereken bu, ciddiye almamak!
Zira, şu aralar dolar düşmüşken, “aman piyasaları ürkütmeyelimciler” ekranlarda boy verirken, aslında ekonomi ile ilgili tartışmaları, “hiç karşılığı olmadığı hâlde kafasına göre para basan ve bu yüzden de aslında gezegenin en geniş kapsamlı kalpazanlık suç örgütü olan FED” ile ilgili haberleri dikkatli okumak gerek.
Ve belki de asıl kurcalanması gereken, bizde ki ekonomistlerin çoğu tarafından “saygın” olarak kabul edilen bu kurumun ABD tarihinde, kendi politikalarına karşı çıkmaya çalışan başkanların “akıbetleri.”
1930 yıllar, Hoover ABD’nin başında. FED’in “kafasına göre dolar basıp ABD hükümetini borçlandırma” politikasını eleştiriyor, ABD tarihinin en büyük “ekonomik krizi” patlak veriyor. “Vatandaşlar sürekli ülke çapında eylemler yapıyor” ve bu eylemler FED’in asıl sahiplerinin de yönettiği medya organlarında manşet oluyor, her gün.
Hoover’dan sonra gelen ABD başkanları elbette bir daha FED’i eleştirmeye cesaret bile edemiyor.
Ta ki, Kennedy’e kadar, o da benzer bir çıkış yapıyor, FED’in politikalarını eleştiriyor, akibeti ise mâlum.
ABD’NİN OLMAYAN MERKEZ BANKASI
Bugün ABD halkının pek çoğu Trump’ı, FED’e karşı mücadele veren bir savaşçı olarak görüyor. Zira Trump da bu “faiz lobisinden” çok şikâyetçi, bunu açıkça dile getiriyor. Sosyal medyada Trump’ı Goliat’a karşı savaşan Davut peygamber (a.s) olarak resmedenler bile var. İlginç bir şekilde bu resimde İncil’de geçen “savaşçı dev” Goliat’ın, piramit biçimli kalkanında “federal reserve” yazıyor.
Zira ABD halkının büyük bir çoğunluğu uyandı artık, aklın mantığın alması zor gerçekleri görmeye başladılar, ABD’nin hükümetinin aslında bir para birimi olmadığını, FED’in kafasına göre “dolar basıp”, bunu ABD hükümetinin kullanması için “kiraya verdiğini”, ve bu kirayı elbette faizle borçlandırdığı gibi bir “cinnet halini” zor da olsa idrak etmişler. ABD’nin bu anlamda egemen bir devlet olmadığını anlamışlar.
Bu yüzden FED’in “para politikalarını” eleştiren Trump’a dört bir elle sarılıyorlar.
ABD medyasını ve FED’in politikalarını bizim “Aman aman S-400’leri almayalım. ABD bize küsmesin, aman aman, piyasaları ürkütmeyelim” diyenlerden takip edenler için aktarmakta fayda var, nedir aslında bu “FED” ve bu mesele bizi cidden ilgilendirmeli mi?
ABD’nin bir merkez bankası yoktur. Öğrenenin veya duyanın kolay kolay inanmayacağı bu gerçeği detaylı olarak incelemek oldukça zordur. Öyle ya her ülkenin bir merkez bankası vardır, ABD’nin de olmalı. Ancak bütün bu sistemi tasarlayanlar, işin bilgi dağıtım ayağını da es geçmemiştir, ortalama bir dünya vatandaşı Federal Reserve’ün olmasını ABD’nin bir merkez bankası olmasına denk tutarlar ve olayı fazla kurcalamazlar. Oysa gerçek çok farklıdır, Federal Reserve, hiç de “devletin merkez bankası” değildir. Öyle olmak gibi de bir derdi yoktur.
TILSIMLI SÖZCÜK, DEMOKRASİ…
Bize ne ABD’nin banka sisteminden? Çünkü ABD batıyor, beğenin ya da beğenmeyin bir dev batınca felaket tellalları ülkemizde de gürültü kirliliği yapacak, bizim piyasalarımızı karıştırmak isteyen bazı eller, kriz senaryolarından medet umacak.
Peki Federal Reserve bir devlet kurumu mudur, yoksa özel midir? İnanılması güç ama bu sorunun cevabı şöyle: Özeldir. Yani Federal Reserve’ün sahipleri vardır, devletin dışında, uzak bir ülkede değil, ABD ve Avrupa finans dalgalarını çırpındıran, uluslararası dev bankalardır sahipleri.
Bu bankaların dertleri zaten borç batağına batmış olan ABD’yi daha da borca batırmak, hükumetin borç alma tavanını yükseltmesi için Kongre’ye baskı yaparlar. Kongre ise ABD başkanları ile kedi-fare oynar gibi oynar…
ABD’nin bütün iri medyası da bu bankaların elinde olduğu için, haberleri hep Cumhuriyetçi Senatörlerle Demokratların arasındaki demokrasi savaşıymış gibi verir.
Ah o lanet tılsımlı sözcük, demokrasi, ne büyük bir yalan gizleme muskası.
Hiç kimse de kalkıp ABD’nin iri medyalarında, “Bu tefeci-faizciler daha çok faizle borç para verip, oturdukları yerden daha çok para kazanacaklar diye, ABD hükumeti neden daha çok borçlansın” diyemez.
Evet, son kertede bütün mesele bu kadar basit aslında. Tefeci zihniyetin tek derdi birtakım devletleri ve dolayısıyla halkları borç para batağına gömmek. Şu anki bizim hükumetimiz gibi akıllı ve insaflı faiz politikası uygulayanların kredi notunu düşürmek, “ekonominiz ısındı” diye yalan yanlış zırva haber uydurmak ve böyle haberler çıkartarak kriz ortamı oluşturmaya çalışmak belli başlı taktikleridir.
Bu tefeci zihniyet ABD’yi esir almış durumda. Ekonomi bilimini çok daha karmaşıklaştırmalarının altında yatan sebep ise gerçeğin bu kadar yalın olması ve bu yalınlığın kitleler tarafından anlaşılmasını engellemek, anlaşılmasın diye bir sürü zırva “tabir” uydurmak.