Trump belki de tahmin ettiğimizden daha kurnaz bir tüccar çıktı. ABD derin devleti sürekli Ortadoğu’nun ateşi hiç sönmesin, daha çok körüklensin diye çabalayıp dururken, Trump tam tersi yönde hamleler yapıyor.
Trump’ın derdi elbette Ortadoğu halklarının barış içinde yaşaması değil.
Damadı siyonist, elbette kendisi de İsrail’in çıkarlarını her şeyin üstünde tutacaktır bu coğrafya söz konusu olduğunda.
Ama sistem öyle işliyor ki, onun “tüccar” kafası körü körüne savaş çıkarmayı, sağı solu bombalamayı almıyor.
Neden alsın ki, ticaret yaparak rakiplerini köşeye sıkıştırıp daha çok para kazanmak varken?
Oysa ABD derin devletinin derdi para ile değil. Zaten FED kafasına göre piyasada karşılığı olmayan dolarları basıp duruyor.
Tam Trump-İran ile işleri istediği şekilde, ticaret kafasına uygun bir formata sokmuşken, Suud’u İran sopasıyla dövüp daha çok paraları almak için onları köşeye sıkıştırmışken…
“Bak sizi bu yaptırımlardan kurtaracak bir tek benim, benimle iyi geçinin, iyi ticaret yapın” diyerek çembere almışken…
Nedense bir gece Suud’un hava savunma sistemleri çalışmıyor. Bölgede radara yakalanmayacak tek uçak olan F35’ler bir tek İsrail’in elindeyken…
Ve tam da İran, yaptırımlar konusunda Trump ile anlaşmaya doğru adım atacakken… Suud’un petrol tesisleri vuruluyor. Ne İran, ne de Trump’ın işine gelmeyecek bir şekilde.
Ardından ABD medyası koro halinde bağırmaya başlıyor. “Kesin İran yapmıştır, itiraz etmeyin” diye.
İşe bakın ki, Trump “İran’ı kesin vurmamız lazım” diyen güvenlik danışmanı Bolton’u kovmuşken oluyor bunlar. Normalde Trump’ı acımasızlıkla, şahin olmakla suçlayan ‘demokrat’ ABD basını; bu defa korkak olmakla suçluyor. ‘İran’ı vurmadığı’ için ‘kör’ olmakla suçluyor.
Trump seçmeni de ‘şoka giriyor’. Öyle ya, onların mayası “Cumhuriyeçi” olmak. Babaları, dedeleri gibi, Bush sülalesi gibi her yeri bombalayan tiplere alışmışlar. “Derin devlet ne derse o. Gerekirse her yer bombalanır” diyen ABD seçmeni bu kez olaya farklı bakıyor.
“Liderimiz Trump, ABD derin devleti ile kedi-fare gibi oynuyor” diyor.
Trump, seçmeni de ikna etti.
ABD’nin neredeyse yarısı, Ortadoğu ile ilgili bütün politikalarında Türkiye’nin de çıkarlarına uygun düşünebilecek bir kıvama gelmiş. Bunu ayrıca değerlendirmek gerek.
YA SİSTEME UYARSIN YA DA BİR HİÇSİN
Trump, Suriye savaşını anlamsız görüyor, askerlerini çekmek istiyor. Pentagon “Hooop, ne oluyoruz, dur bakalım” diyor.
CIA bölgede bir “DEAŞ” saldırısı ayarlıyor.
ABD medyası, sanki Suriye halkı umurundaymış gibi mülteciler konusunda yayınlara başlıyor.
Pentagon YPG teröristlerine tırlar dolusu silah göndermeye devam ediyor.
Netanyahu, İran’ı vursun diye resmen Trump’ın önünde kırk takla atıyor. Trump da onun gönlü olsun diye elçiliği Kudüs’e taşımayı kabul ederken bir yandan “Anladık Arz-ı Mevud takıntınız var. Fakat bırakın da ticaretimizi düzgün yapalım. Ben hesapladım, bu aralar İran’ı vurmak ne bana, ne de rahatça söğüşlediğim Suud’a yarıyor” diyor ama nafile…
TRUMP’I ÖĞÜTMEK İSTİYORLAR
Sistem farklı işliyor. Trump’ı da öğütmek istiyor.
Sistem’in derdi ne ABD halkının refahı, ne Trump’ın ticaret kafası, ne de Suud’dan gelecek paralar.
Sistem zaten temellerini sağlam atmış, istediği zaman kafasına göre para basıyor.
Koca koca ekonomistler “FED kaç puan faiz indirip artıracak’” diye ciğerci dükkânı önündeki kedi gibi bekliyorlar. FED canı isterse ABD halkını borç batağına sürükler, isterse ‘piyasaları rahatlatır’.
ABD esnafı, iş adamı sistemin umrunda mı? Wall Street bankerleri kazansın yeter.
‘Halkın ekonomik refahını düşünen’ Trump sistem için bir tehdit.
İstediği kadar kafasına kipa takıp ağlama duvarında poz versin, yine yaranamaz.
Normalde ırkçı çıkışları, “İslam düşmanı” tavırları ile sistemin “sevgilisi” olması gereken Trump, bugün bir tehdit.
Sürekli “FED faizleri indirsin” diye ABD’nin ‘olmayan’ merkez bankasına baskı yapıyor. İşte bu yüzden tehdit. Sistemin para mekanizması onun “delikanlı tüccar” tavrına ters geliyor.
TRUMP’IN AKİBETİ KENNEDY GİBİ Mİ OLACAK?
Ayrıca sırf İsrail kendini güvende hissetsin diye Ortadoğu’daki ABD askeri harcamalarının katmerli faturalarını ödemek istemiyor.
Fakat sistem böyle istiyor.
Sistemin sadece iki derdi var. Gerisi laf kalabalığı, ‘serpme kahvaltı beyhudeliğinde komplo teorisi sofrası…’
Sistem, kafasına göre para basan ama bunu ‘ekonomi’ bilimi üzerinde gizleyen FED üzerine kurulu. İşin ekonomi ayağı böyle…
Sistemin siyaset tarafıysa, ‘girift, çok katmanlı uluslararası ilişkiler ve çetrefil kamu diplomasi atakları’ üzerine kurulmuş gibi gözükse de aslında çok basit bir amaca hizmet ediyor. Tek derdi, ‘İsrail’in bu coğrafyadaki güvenliği’.
Bu sisteme tehlike arz ediyorsanız, isterseniz hahamlar ile kolkola girip halay çekin. Bu sizi kurtarmaz.
Bu sistemde sizin liderliğiniz ve lideri olduğunuz halkın çıkarları zerre anlam ifade etmiyor.
Sisteme uygun değilseniz, yüzde 50 ile de seçilseniz sistemin borazanı medya sizi bal gibi “diktatörlükle” suçlar.
Nitekim Meksika göçmenleri üzerinden Trump’a “ırkçı faşist” diyen aşağılık ABD medyası, mesele Suriye veya İran olduğunda “Trump da korkak çıktı. Oysa Reagan ne güzel İran gemilerini batırmıştı” diyecek kadar çukur seviyesinde…
Trump artık sistem için bir tehdittir. Tıpkı suikaste kurban giden Kennedy gibi…