2017 yılının son günlerindeyiz. 28 Şubat 1997 tarihinin üzerinden 20 yıl geçti. Bu yıllar boyunca 28 Şubat darbesi hakkında çok şey söylendi, yazıldı çizildi. Ancak hepimizin inancına, en temel haklarına kast eden bu darbeyle yargı yoluyla bir türlü yüzleşilmedi. Mevcut iktidarın neredeyse tüm mensupları mağdurları arasında olsa da 28 Şubat’ın sorumluları, planlayıcıları ve uygulayıcıları henüz hesap vermedi.
Önce özet bir bilgi geçelim… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Şubat darbesiyle ilgili soruşturmayı ancak 2011 yılında başlatmıştı. Soruşturma aşaması iki yıl sürdü ve darbe davası 2013 yılının haziran ayında görülmeye başlandı. 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden, emekli orgeneraller Çevik Bir, İsmail Hakkı Karadayı, Çetin Doğan, Teoman Koman ve dönemin YÖK başkanı Kemal Gürüz’ün yargılandığı davada 103 sanık bulunuyor. Hükümeti devirmeye teşebbüs suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen sanıklardan hiçbiri henüz ceza almadı. Diğer yandan 28 Şubat’ın asker ve siyaset ayağının ilgilendiren bu dava, darbenin en büyük destekçisi medya ve STK ayağını nedense kapsamıyor. Onların da yer aldığı bir yargılama süreci için soruşturma hala devam ediyormuş.
Türkiye’ye yıllar kaybettiren bir darbe ve bu darbenin sorumluları hakkında bu şekilde işleyen adalet, 23 yıldır hukuksuz şekilde hapis yatan 28 Şubat mağdurlarına ise hiç uğramadı. Geçtiğimiz hafta Yeni Şafak’ta yeniden gündeme taşınan Cihat Özbolat’ın hikâyesi sürecin özeti gibi. Arkadaşımız Aybike Eroğlu’nun haberi, “artık yeter, bitsin bu esaret” diye avaz avaz bağırsa da bu çığlığı bizler dahil kimseler duymuyor sanki.
Oysa her şey öylesine ayan beyan ortada ki… 23 yıldır hapis yatan Cihat Özbolat, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kırmızı bültenle aranan firari FETÖ savcısı Zekeriya Öz tarafından idamı istenen bir delikanlı. Henüz 17’sindeymiş. 15 Temmuz şehidi Halil Kantarcı’nın da dava arkadaşı aynı zamanda Cihat Özbolat. Yakup Köse, Halil Kantarcı, Tayyar Tercan ve Cihat Özbolat… 28 Şubat’ın çocuk idamlıkları. Darbeciler imkân bulsa hepsini tek tek asacaklardı. Tıpkı 15 Temmuz gecesi Halil Kantarcı ve diğer 249 insanı şehit ettikleri gibi.
Yakup Köse, yıllar sonra hapisten çıktıktan sonra yaptığımız röportajda anlatmıştı; “28 Şubat darbesi kararlarından sonra kaldığım koğuşa rütbeli bir subay geldi. ‘Yakup Köse’yi göreyim’ dedi. Gittim, ‘idamla yargılanan sen misin’ diye sordu ve elini omzuma attı. Nazilli Cezaevinin büyük avlusuna götürdü. Orada büyük bir darağacı vardı, onu gösterdi. “Bak darbe söylentileri var, idam cezası alabilirsin” dedi. Afallayıp kaldım. Kıs kıs gülerek çekip gitti…”
O çocuk içeride büyüdü, Yakup Köse oldu ve uzun yıllar sonra özgürlüğüne kavuştu. Ama dışarıda da çok zulüm gördü, FETÖ’cüler daha 3 yıl önce Yakup’u belediye otobüsünde kıstırıp yeniden hapse attılar. Erdoğan’dan intikam almak için yapmışlardı üstelik. O günler de geçti. Şimdi özgür, ailesine, çocuklarına yeniden kavuştu, yazıyor çiziyor. Fakat eksik. Çünkü Cihat Özbolat hala içeride.
Dile kolay 23 yıldır hapiste. Henüz 17 yaşındayken, hiç patlamamış bir bomba ile yani hayali bir suç ile yargılandı Cihat Özbolat. 28 Şubat döneminde boş bir araziye bomba koymakla suçlanan Özbolat’ın avukatı Hamza Uçan suçlamayla ilgili şu açıklamayı yapıyor; “Sabancı Center önünde 4. Levent – Etiler girişindeki boş arsaya bomba atıldığı iddiasını inceleyen Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, söz konusu tarihlerde hiçbir bombalı eylemin gerçekleşmediği bilgisini dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı’na sundu.”
Yani ortada ne bir bomba var ne de bir patlama. Diğer yandan meyhaneye saldırı ve örgüt adına haraç toplama gibi iddialarla da suçlanan Özbolat, meyhane sahipleri tarafından hiçbir zaman teşhis edilemedi. Meyhane sahipleri, sanıkları tanımadıklarını kendilerinden haraç da istenmediğini mahkemede söylediler üstelik. Ne emniyetin kayıtları ne tanıkların ifadeleri Özbolat’ın 23 yıldır süren haksızlığını bitirmeye yetmedi. Mahkeme Özbolat’ı “ölünceye kadar müebbet hapis” ile cezalandırdı. Bu ülkede hiç bir suçlu, örgütçü, şucu veya bucu bu kadar uzun süre hapiste kalmadı. Herkes affa uğradı. Türkiye ise Cihat Özbolat’ı unuttu.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimi sonrası deşifre olan FETÖ’nün yargı ayağının 28 Şubat davalarının ve bu mağduriyetlerin baş sebebi olduğu ortadayken hala yeniden yargılanmanın önü açılmış değil. 28 Şubat’ta verilen yargı kararlarının yeniden incelenmesi şart. Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşanan FETÖ kumpası ortaya çıktıktan sonra yeniden yargılama başladı ve birçok kişi için tahliye süreçleri işletildi. Ancak en az Ergenekon ve Balyoz davaları kadar FETÖ kumpası olan 28 Şubat yargı mağdurları hala hapiste. İşin en ilginç yanı da şu; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kendilerine kumpas kuran hakim ve savcılarla yan yana hücrelerde kalıyorlar. 15 Temmuz’da şehit olan Halil Kantarcı’nın davası şehit olduktan sonra düştü. 9 yıl cezaevinde yattıktan sonra tahliye olan Tayyar Tercan, hala Noel Baba davasından yargılanıyor. “Beraat etmem için, şehit olmam mı gerekiyor” diye soruyor.
Avukatlardan edindiğimiz verilere göre, cezaevlerinde hala 28 Şubat mağduru 600 kişi var. Bu kişilerin dosyalarının yeniden açılıp, suç işleyip işlemedikleri, ortaya konulan delillerin gerçekliğinin araştırılması gerekiyor. Hadi hepsini geçelim, hukuk tabii ki işleyecek, fakat en azından 28 Şubat mahkumlarını yargılayan FETÖ mensuplarının kurdukları kumpaslar bir ölçü olmalı. Kamu yararına bozma ve yeniden adil yargılanma süreci neden mümkün olmadı, Adalet Bakanlığı neden adım atmadı bir türlü anlamış değiliz. 15 Temmuz gecesi darbecilerin kurşunlarına göğüs gerip bir zamanlar kendisini idamla yargılayan devleti, FETÖ’nün işgalinden kurtaran Halil Kantarcı’nın aziz hatırası için şu dosyalar açılsın diye umut ediyor ve bekliyoruz.