15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden yedi gece geçmişti ki bir kâbus gördüm. Üsküp sokaklarında tanklar vardı, ancak o gecenin tecrübesinden olsa gerek sokaklara çıkmıştık. O gece yaralananların “Vurulmuşum haberim yoktu, hissetmedim, sonra gördüm” sözlerinden olsa gerek, üzerime kurşunlar yağıyor ama hiçbir şey hissetmiyordum. Nasıl olsa hiç acı çekmiyormuş insan deyip tanklara karşı direniyordum, vuruldum ama yürüyordum. Nasıl bir psikolojidir, nasıl bir travmadır ki bu sabaha karşı beş gibi uyandığımda içimde bir ağırlık vardı. Hemen televizyonu açtım, kalbim hızlı hızlı atıyordu. “Acaba bir şey mi oldu” dedim ama çok şükür her şey yolundaydı. Türkiye iyiydi, ben de derin bir nefes aldım.
Siz iyi olunca biz de iyi oluyoruz. Artık bana oralardan “nasılsın” diye sorulduğunda “siz nasılsanız biz de öyleyiz” diyorum. Etrafımda kime sorsam aynı hissi taşıyor. Bir coğrafya bizi bu kadar mı etkiler? Siz nöbetteyken biz kendimizi güvende hissediyoruz. Nasıl anlatılır bu duygu bilmiyorum. Yüreğimiz tetikte, gözlerimiz o kalabalık meydanları gördükçe korkuları def ediyoruz. Gönül coğrafyası dediğimiz bu olsa gerek. Milyonlarca insan sokaklarda, bir o kadarının yüreğinde o gecenin etkisi hâlâ sürüyor. Bunu yapanlar, bu yürekleri parçalayanlar bunu hesaba katmadı belki. Çocuklarımız, o masum çocukların duası, korkusu, bütün ümmetin yüreğindeki acı ilelebet o zalimlerin yakasında olacaktır. Biz hiçbir zaman böyle birbirimize kenetlenmedik, bölmek isteyenler sanırım en büyük cevabı almıştır. “Her şerde bir hayır vardır” der atlatırız bunu da.
Diğer taraftan, o hainlerin planlarını görenler, o terörist başının sözde cemaatine hâlâ inananlar, onları savunanlar farkında değiller mi, hâlâ mı gözleri açılmadı, bu kadar masumun kanıyla yazılan tarihte işgalcilerle aynı safta durmaya devam mı edecekler? Korkmayın, dinden çıkmazsınız, imanınızda bir eksilme olmaz, namazınızı da eda eder, orucunuzu da tutar, İslam’ın beş şartını onlarsız da uygularsınız. Mesih beklemeyin, göklerden inen bu kadere bir bakın. O kader ki onların planlarını alt üst etti. O kader ki dualarla ve o cesur yüreklerle yeni bir kader yazdırdı. Korkmayın, kimse size ateş etmez, kimse sizin üzerinize tankla yürümez, açın artık kapaklarınıza mim çekilmiş o gözlerinizi, kendinize gelin, terk edin düşmanla aynı safta olmayı.
Ben bu toprağın insanlarını bilirim, saf ve tertemiz yüreklerdir onlar. Kolay kanarız biz, kolay inanırız. Geçmişten gelen bir acımız vardı, Müslümanız diye bu topraklarda nice zulümler yaşadık. Oysa hep direndik, tek başımıza kalmıştık, yalnızdık ama terk etmedik hiç o imanı. Yeni gelenler bizi bu yönümüzden, imanımızdan vurdu, milli ve manevi değerlerimizden vurdu maalesef, düşman kuzu görünümlü bir tilkiydi. Ama şapka düştü kel göründü.
Ey Balkanların saf ve temiz insanları, gözlerinizi açın ve kendinize gelin. Yıllardır söyledik inanmadınız, şimdi durum değişti. Biliyorum, görmeyin diye Pensilvanya’dan emir gelmiştir şimdi, televizyonlarınızı açmayın, haber okumayın demişlerdir. Açın okuyun, görün bu millet nasıl tarih yazdı, görün kim dost kim düşman. Görün şehitlerin yerlerde akan kanını, korkmayın bakın. Onlara değil, vicdanınıza inanın, imanınıza sarılın ve gözlerinizi açın. İnandığınız hiçbir değere zarar gelmez, o gemiyi terk edin, biz ekmeğimizi de paylaşırız, yeter ki aynı safta olun ve uyanın, bu size bir çağrıdır. Bu zulüm bu millete zarar vermek için gelmedi, bu bir imtihandır deriz, “Bu da geçer ya hu” deriz biz, belki de bütün bunları sizin kardeşlerinize kavuşmanız için, safınızı değiştirmeniz için yaşadık, bilemeyiz.
Ve batı dünyası…
Çok komiksiniz, her şeyinizle çok gülünçsünüz, hiç ama hiç demokrat değilsiniz, bugüne kadar savunduğunuz ne varsa kendi ayaklarınızın altında şimdi. Gazetecilik, özgür medya, gerçek haber ne varsa hepsini ezdiniz. Yalan yanlış haberlerle, kudurmuş beyinlerinizle sağa sola saldırırken siz, sadece gülüyoruz. Kuyruğunuza kim bastı acaba ki o masum kediler gitti, köpekler gibi havlıyorsunuz. Gazetecilik tarihinde adınızı kara sayfalara yazdırdınız. Güya özgürsünüz, güya diktaya karşısınız, güya realiteden konuşursunuz, güya insan haklarına saygılısınız, güya… Kimi kandırıyorsunuz? Rahmetli Erbakan’ın meşhur cümlesiyle seslenmek istiyorum: “Sizi gidiler sizi!”
Darbeye karşı olan batı medyası bir anda darbecilere acımaya başladı; “Ama onların yüzünde yara izleri vardı”. Evet vardı, ve onları Türk polisi kurtardı, Türk adaletine teslim olduktan sonra hiçbirine zarar gelmedi. Peki ya o masum insanlar şehit edilirken gözleriniz görmüyor muydu da o yaraları gördünüz? Ama biz biliyoruz, siz de haklısınız, tepenizde tam bir cuntacı var, o ne derse yapıyorsunuz, o ne derse yazıyorsunuz. Öyle bir dikta ki siz hiç görmediniz ama biz yıllarca gördük başınızdaki zalimi. Vah vah, size acımaya bile başladık, dedim ya kuyruğunuza basıldı diye bütün bu cızırtınız. Ama sıkılmayın “O da geçer ya hu…”
Ve Balkan medyası…
En komiği sizsiniz, neredeyse göbek atıyordunuz Erdoğan gidiyor diye. Sonra bir anda yalana sarıldınız. Başarısız sonuçlanan bu kalkışmadan sonra kurulmuş saat gibi aynı cümleleri söylediniz, tiyatroymuş, bilmem neymiş. Tam da buradaki toplum “Vay be bu millet nasıl karşı çıktı, gördünüz mü?” diye hayran hayran olup bitenleri izlerken “Aman ha imrenmeyin” deyip düğmeye bastınız. Ne oldu? Millet onu çok seviyormuş, zaten o millet onu seçmiş, size ne oluyor? Siz kendi ülkenize bir bakın, seçimlere bile aklıselim gidemiyoruz. Adamlar adam gibi seçmiş liderini, size ne! Bakın iktidar ve muhalefet bile mesele vatan olunca nasıl bir oluyor görün. Kimse kimsenin maşası değil. Ama sizin şimdi daha önemli bir meseleniz var, buradaki insanları “Gülenist” ve “Erdoğanist” diye bölmeye çalışıyorsunuz.
Ama korkmayın, hepimiz uyandık, Allah’a dua ediyoruz neye hizmet ettiklerini görmeyen insanların gözleri açılsın diye. Bunu da aramızda çözeriz biz. Keşke siz kılıktan kılığa girerek çok komik olduğunuzun farkına varsanız. Türkiye bu meseleyi de çözecek rahat olun. Türkiye’de kararları millet veriyor, medyayla gitmiyor bu işler orada. Algı malgı boşuna uğraşıyorsunuz, siz bu topraklarda önce kendi işinize bakın, bırakın onlar kendi meselelerini kendileri halletsin. Bir kere de doğrudan yana olun, bir kere de beraber yaşadığınız diğer milletlere saygılı olun. Canımız nasıl yandı bilmiyorsunuz, kardeşlerimiz şehit edildi, nice kardeşimizin kanı döküldü sokaklara. Eğer bu ülkeye de böyle bir şey olsa inanın sizden daha çok sahip çıkarız, dert etmeyin. Biz zaten boşuna mı nöbetteyiz burada da? Hani diyorum ki bu şovenist duygularınızı bir kenara bırakın. Biraz hümanist olun, realist olun, saygılı olun. Türkiye büyük devlettir, siz onların derdini çekmeyin.