Makedonya Türkleri olarak yoğun bir hafta geçirdik, bu yoğunluğa hazırlık süreci de bir hayli hareketliydi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Makedonya Türklerinin 21 Aralık’taki “Türkçe Eğitim Bayramı” kutlamaları için hazırlık yapılmaya başladı. Ama önce bu bayramı biraz açayım; 21 Aralık’ın ne olduğunu anlatayım
Bu gün, 2007 yılından itibaren Makedonya Türklerinin resmi ve milli bayramı olarak kutlanıyor. 2006 yılında Makedonya devleti bütün milletlerin kendine bir gün seçmesini önerdi, o günü kendi milli bayramları olarak kutlayacaklardı. Bu konu hakkında bizim büyüklerimiz toplanıp istişare ettiler. Bize en uygun olan, 1944 yılında tekrar Türkçe okumaya, yazmaya hak tanınan günü milli bayram olarak kutlamaktı. Daha önce Türkçe yok muydu peki? Elbette vardı, ancak okullarda, gazetelerde, kitaplarda, tiyatroda Türk olanların Türkçe eğitim görme hakkı II. Dünya Savaşı’ndan sonra kazandırıldı. Sebebi ne olursa olsun, günü ne olursa olsun önemli olan bizim bu topraklarda Türkçeyi bir bayram havasında kutlamamızdı.
Bizler için dil çok önemlidir; çünkü ancak dilimiz sayesinde burada varlığımızı sürdürebiliyoruz. Üsküp doğumlu şairimiz Yahya Kemal Beyatlı bu konuyu zaten birkaç kelimeyle çok güzel izah etmiştir: “Türkçenin çekilmediği yerler vatandır.” Dolayısıyla, 15 Şubat 2007 tarihinde Makedonya’nın Resmi Gazetesi’nde yayınlanan karar ile 21 Aralık günü Türkçe Eğitim Günü olarak tarihe geçti.
Bu özel günü yıllardır çeşitli etkinlikler yaparak en uygun şekilde kutlamaya çalışıyoruz. Bu kutlamalar çerçevesinde Türk dünyasından, Türkiye’den, Balkanlar’dan katılan Türkologlar seminer ve sempozyumlarla Türkçenin önemi ve yapılan çalışmalardan halkımızı haberdar ediyor, öğrencilerle buluşuluyor, farklı ülkelerden katılan şair ve yazarlarla şiir geceleri düzenleniyor. 21 Aralık gecesi, Türkiye’den hem devlet erkânından önemli isimler gelerek bizimle bu heyecanı paylaşıyor, hem de sanatçılar konserleriyle Makedonya Türklerinin bu önemli gününde halkımızın yanında oluyor. Bu kutlamalar yıllardır bir coşku ve sevinç vesilesiydi. Ancak bu yıl her şey çok farklı oldu. Yaşanan terör olayları yüzünden, konser düzenlemek hiç içimize sinmedi. Ne bize ne de Türkçenin bayramına yakışmazdı bu. Konser yerine daha sakin geçecek faaliyetler hazırlandı. Uluslararası Yahya Kemal Beyatlı şiir şöleni, Yahya Kemal Beyatlı sempozyumu ve Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçimizin de katılacağı mütevazı bir resepsiyon hazırlandı.
Benim için bir diğer önemli husus, bu yıl yayımlamasını planladığımız ilk kitabımdı. Hem bu bayrama hediye olsun, hem de artık kitap yayınlamak gerekli diye, kitabı da bu Türkçe bayramına yetiştirmenin verdiği yorgunluk vardı. Pazartesi günü her şey hazırdı, kitapla açılışı yaptık, bayram vesilesiyle çok değerli şair ve yazar arkadaşlarım da gelmişti. Derken, kitap tanıtımın gerçekleştiği saatlerde Ankara’daki Rus Büyükelçisi’nin vurulduğu haberini aldık. Düzenlenen bu hain suikastın Türk Milletine ve Türkiye’ye yapılmış açık bir provokasyon olduğu belliydi.
Türkiye’den ve Türk dünyasından Üsküp’e gelen kafile arasında, çok değerli kardeş ülkemiz Azerbaycan’dan gelen milletvekili Sayın Ganire Paşayeva da vardı. Tedbir amaçlı olarak herhangi bir provokasyonu engellemek için de bütün faaliyetleri iptal ettik. O saatten sonra bizim için en önemli nokta, herhangi bir olumsuzluğa, kışkırtmaya meydan vermemekti.
Türkiye, Romanya, Ukrayna (Kırım), Kerkük, Azerbaycan, Bulgaristan, Kosova, Bosna, Gagavuzya gibi ülkelerden çok değerli katılımcılar ile iki gün Üsküp’ü, edebiyatı ve Türkçeyi konuşmak için de bol bol vaktimiz oldu açıkçası. Hepsine buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Gençleri mekânımıza toplayıp konuklarla tanıştırma fırsatımız oldu, Ganire Hanım da çok değerli konulardan bahsetti, birileri bir tarafımızı dağıtmaya çalışırken, bizler burada daha da güçlenmeye çalışıyorduk.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen bu bayram da bizlere birçok şey kazandırdı. Birincisi, ortak hareket etmeyi; yaşanan olaylarda dertlerimizi paylaşmayı, yaşanan her sıkıntıda tedbiri elden bırakmamayı, üzüntüleri paylaşmayı sevinçleri beraber yaşamayı öğretti bu bayram bize. İkincisi ise tanışmayı; misafir olarak gelen yazar ve şairlerle ortak noktalarımızın, değerlerimizin aslında ne kadar çok olduğunu öğretti bize. Üçüncüsü ise Türkiye ile dertlenmeyi; her ne kadar bir bayram havasında buluşmaya niyet ettiysek de “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” demenin sözde değil de gerçekte nasıl olması gerektiğini öğretti bize. Dördüncüsü ise coğrafyamız ve Türkçe; evet, Türkçe’nin bayramını kutladık ve gönül coğrafyamızdan gelenlerle bu dili ne kadar geniş bir coğrafyada konuşabileceğimizi gördük.
Gençlerimiz artık şunun farkına vardı: Bu kadar insan farklı ülkelerden gelseler de aslında dilimiz ve gönlümüz bir. Hepimiz birbirimize bir söz verdik, bundan böyle daha da yakın olacağız, birbirimizi daha çok tanımaya çalışacağız. Hocalı’yı, Karabağ’ı, Srebrenitsa’yı, Kerkük’ü, Gagavuzları ve Romanya’daki Türkleri, komşularımızdan gelen soydaşlarımızı asla unutmayacağız. Onlar da giderken Üsküp tozunu ayaklarıyla kendi ülkelerine doğru sürükledikleri için dostluklarımızı, muhabbetlerimizi ve kardeşliğimizi unutmayacaklardır eminim.
Buradan, bu bayram vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçiliği’ne, MATÜSİTEB’e, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’na, Yunus Emre Enstitüsü’ne ve elbette TİKA’ya sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. TİKA Üsküp Koordinatörlüğü gece gündüz hazırlandı bütün bu faaliyetler için, son anda her şeyin iptal olmasına da çok üzüldüler. Ancak şundan emin olun, gelen her misafirle resmi olarak belki bir programda buluşamadık ama Üsküp sokaklarında bol bol şiirden konuştuk, Türkçemizin güzelliğinden konuştuk, her sohbet ortamında öğrenciler ve gençlerimiz can havliyle dinledi bütün yazarları. Bir panelde, belki de öğrenemeyecekleri şeyleri öğrendiler. Bilirsiniz, bir deyim vardır: “İki Türk birleşince devlet kurar”. Bizleri birleştiren ve bunda emeği geçen herkese teşekkürler.
Bütün bu kara günlerin hepsi geçecek, buna canı gönülden inanıyoruz, düşmanların rahat durmaması, kıskanması da doğal, böyle bir zenginlik başka nerede var söyler misiniz?
Makedonya’da bir Türkçe bayramı daha geldi geçti. Sizlere biraz da kitabımdan söz etmek istemiştim aslında, “Üskübistan”ı merak eden birçok kişi olduğunu gördüm ancak o geceki duygularımı biraz da demlenmeye bıraktım. Gelecek sayıda yazarım inşallah.