Küresel sistem değişiyor, dönüşüyor. Jorge Costenada gibi Latin Amerika’nın önde gelen batılı/cı entelektüellerine göre batılı değerler hem doğudan hem de batıdan saldırı altında. Batıda aşırı sağın yükselişi, Brexit, Trump ve benzeri bir çok gelişme ‘küresel’ kabul edilen bu değerlere saldırı olarak yorumlanıyor. Doğuda ise Müslümanların alternatif arayışları, radikal gruplar ve memnuniyetsizlikler batılı değerlere karşı bir saldırı olarak nitelendiriliyor.
Amerikan merkezli dünyaya bakış ile olaylara yaklaşınca son dönemde Latin Amerika’ya pompalanmaya başlanan ana fikir bu. Özellikle kıtada sağ siyasetin son yıllarda eski gücüne kavuşması ise sadece bu tür bir bakış açısını daha da güçlendiriyor. Peki kıtada yeniden bir batı hegemonyası kurmak mümkün mü? Mümkünse bu nasıl olur?
Latin Amerika’da batının kendisini yeniden kurma çabaları özellikle son beş yılda arttı. Dünyanın başka yerlerinde ciddi şekilde başarısız olan batı için kendi varlığını tesis etmenin neredeyse tek yeri Latin Amerika kaldı. Asya özellikle Çin’in doğal hinterland olduğu için artık batılılar için kontrol edilmesi gereken bir yer değil, sadece fırsatlardan yararlanılması gereken bir yer. Fakat Latin Amerika, batı için sadece fırsatlardan yararlanılması gereken bir yerin çok çok ötesinde. İşte bundan dolayı Kolombiya’da topallayarak yürüyen barış süreci tam da bu yüzden batılılar tarafından belki de gereğinden fazla önemseniyor.
Latin Amerika’da batının hegemonyasını kurmak istemesinin son dönemde öne çıkan aracı NATO olmaya başladı. Kolombiya ile NATO arasında Aralık 2016 itibariyle işbirliği anlaşması imzalandı ve istişareler başladı. NATO’nun bu ani kararı çoğu tarafından barış sürecine verilen bir destek olarak yorumlandı, fakat aslında ondan çok daha anlamlı. Kolombiya ordusu zaten Amerika ile son derece yakın ilişkilere sahip. NATO üzerinden Avrupa belki de Monreo doktrininden beri ilk defa kıtaya daha etkin bir mekanizmayla gelmiş olacak.
NATO’nun Kolombiya ile görüşmelere başlaması Ekvador ve Venezuela’yı son derece rahatsız etti. Çin’in kıtada etkinliğini artırdığı son dönemde askeri anlamda batı ile Çin arasında yeni bir rekabet alanı doğabilir.
NATO’nun Kolombiya ile görüşmelere başlaması aynı zamanda Amerika için bir tür rahatlama mekanizması. Yıllardır Kolombiya Amerika’dan F-16 uçaklarını satın almak istiyor, fakat Amerika nedense bu uçakları kıtadaki en yakın müttefikine vermek istemiyor. Bunda hem kıtada yeni bir silahlanma yarışının başlaması korkusu var hem de Amerika F-16’ları satmak gibi bir kozu elinden çıkarmak istemiyor.
NATO’nun Latin Amerika’ya ilgisini soğuk savaş mekanizması içerisinde yorumlamak anlamlı olsa da yeterli olmayabilir. NATO’nun misyonunun tümüyle tartışıldığı ve yeni bir rol arayışının olduğu yeni süreçte, NATO aslında bu tür açılımlarla kendisine yeni alanlar açıyor. Bu durum elbette NATO’nun kısa sürede farklı bir misyona geçmesi anlamına gelmiyor fakat NATO’yu arazi anlamında daha da küreselleşiyor.
Eğer küresel sistem yeninden yapılandırılır ve her şey yeninden yeni bir Yalta konferansında tartışılırsa NATO’nun misyonu bir tür uluslararası askeri güç konumuna geçmelidir. Belki de NATO’yu Birleşmiş Milletler‘in askeri kanadı gibi yeniden formatlamak anlamlı olabilir. İşte uzun vadeli olarak bakıldığı zaman ve dünyada batının hegemonyasının artık büyük oranda kırılmaya başladığını düşününce, bu tür kurumlara sadece misyon değiştirmek kalıyor.
Üst perdede NATO meselesi kıtada bir tartışma konusu olurken, halk için bu tartışma son derece anlamsız. Hatta çoğunun haberi bile yok. Artık Kolombiya’da askeriye dönüşürken, yeni kontrol mekanizmalarının kurulması lazım. Şu an için Kolombiya’da halkın gözünde en saygın kurumların başında askeriye gelir. Askeriye savaşı kazanmış bir edayla hareket etmekte ve mümkün olduğunca halka yakın bir politika takip etmektedir. Bu durum ordunun ülke içindeki konumunu ciddi şekilde etkileyeceğine göre, orta ve uzun vadede yeni darbelere yol açabilir.
Dışarıdan NATO etkisi içeriden ise kendi isteğiyle devlet adına halk ile köprü kuran bir ordunun gelecek yönelimi çok sorunlu olabilir. Hatta hiç askeri darbe olmamış bir ülkede bile bir darbe kültürünün önünü açabilir. Dolayısıyla NATO ile angajman yeni bir vesayetinin önünü açabileceği gibi aynı zamanda askeriyenin küresel sisteme farklı bir şekilde entegre olmasıyla da sonuçlanabilir.
Kolombiya ve Latin Amerika’da ordu meselesini son dönemde yakından takip etmek gerekir.