Maduro’ya çıkış aranıyor

Latin Amerika’da Venezuela krizi derinleşerek devam ediyor. Meclisin tamamıyla muhalefetin kontrolüne geçmesinden beri ikili bir yapı oluşan Venezuela’da ülke yönetilemez hale gelmiş durumda. Ekonomik sıkıntılar, siyasi çekişmeler ve enerji krizleri varken ülkedeki temel ihtiyaç malzemelerini bile bulmak çok kolay değil. Bu yüzden Venezuela dışarıya ciddi şekilde göç veriyor. Örneğin Kolombiya’da yaklaşık 2 milyon Venezuelalının olduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğu Kolombiya’yı bir geçiş ülkesi olarak kullanmak istese de, başka bir ülkeye gitmeleri hiç de kolay değil. 20 yıl önce binlerce Kolombiyalı Venezuela’ya hayatını kazanmak için gidiyordu, şimdi durum tersine dönmüş durumda.

Venezuela’daki kriz hem iç hem de dış boyut açısından derinleşti. İçeride geçici olarak meclisin yetkilerini üzerine alan anayasa mahkemesi uluslararası baskı gelince bu kararından vazgeçti. Fakat ülkede geniş katılımlı protestolar devam ediyor. İçeride bunlar olurken Amerikan Devletleri Örgütü, Venezuela’nın demokratik olma kriterini kaybettiği gerekçesiyle üyelikten çıkarmayı tartışıyor. Ülkeler arasında fikir birliği olmasa da bu durum şu an için Venezuela’nın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi duruyor. Latin Amerika’daki ülkeler Venezuela’daki sorunun çözümü konusunda farklı fikirdeler. Peru ve Arjantin gibi ülkeler açıkça Devlet Başkanı Nicolas Maduro karşıtı bir politika izlerken, Bolivya ve Ekvador Maduro’nun yanında yer alıyor. Brezilya genel olarak Peru-Arjantin kampına yakın olsa da iç sorunlarından dolayı konuya çok ilgi göstermiyor. Kolombiya ideolojik olarak Peru – Arjantin kampına yakın, fakat fiili durum olarak politikası Bolivya – Ekvador’dan farksız. Çünkü Venezuela’daki krizin en büyük yansıması Kolombiya üzerine olacak. Herhangi bir askeri darbe ya da siyasi krizin derinleşmesi durumunda Kolombiya için sorun sadece milyonlarca mültecinin gelmesi değil aynı zaman ELN ile Ekvador’da süren ve Venezuela’nın destek verdiği barış görüşmelerinin etkilenmesi. FARC ile yapılan barış anlaması halen dönülmez bir sürece girmiş değil, dolayısıyla Venezuela’nın bu süreçlere katkısı son derece kilit durumda.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Venezuela popüler cumhurbaşkanı Hugo Chavez’in ölümünden sonra bir daha kendine gelemedi. Chavez gibi halkla iletişimi çok güçlü ve karizmatik bir liderin yerinin doldurulamaması, dünyada petrol fiyatlarının düşmesiyle birleşince sol siyasetin en güçlü kalesi hem söylemsel hem de eylemsel olarak etkisizleşti. Solun geleneksel kutsalı Küba’nın Amerika ile siyasal anlamda ilişkilerini düzeltmesi ise Chavez modeli sol siyasetin artık anlamsızlaştığını ilan etti. Maduro’nun Chavez kokan fakat onun yerini asla dolduramayan ucuz popülizm tarzındaki siyaseti hem iktidardaki Birleşik Sosyalist Partisi içinde bölünme ve hizipleşmelere yol açtı hem de yavaş yavaş ülkeyi sosyal ve ekonomik bir kaosa sürükledi. Gelinen noktada Vatikan, ABD ve Küba işbirliğiyle Maduro’ya bir çıkış yolu arandı fakat başarılı olunamadı. 2018’de yapılacak olan genel seçimleri erken bir tarihe alma çabaları da başarısız oldu.

Ekonomik ve sosyal anlamda toplumda yaşanan huzursuzluk öyle bir aşamaya gelmiş durumdaki muhtemel bir sosyal patlama riskinin arttığı artık herkesin açıkça konuştuğu bir gerçek. 2015’in Aralık ayında yapılan parlamento seçimlerinde mecliste süper çoğunluğu ele geçiren muhalefet kısmen halkta yeni bir umut ışığı doğurmuştu fakat gelinen noktada halk ümidini kaybetmiş durumda. Çünkü yasamanın ve yürütmenin birbirine son derece zıt iki grup tarafından kontrol ediliyor olması Venezuela’da bir nevi birbirini nakavt edemeyen iki güç merkezi oluşturmuş durumda. Ülkedeki iç siyasal gelişmelerin nasıl olacağını şimdiden öngörmek zor olsa bile, genel kanaat Maduro’nun günlerinin sayılı olduğu yönünde. Askeri darbe opsiyonları dahil her türlü senaryonun her zaman konuşulduğu Venezuela’daki gelişmelerde şu an için oyun bozucu bir hamle oluşmadı.

Yaşanan son krizlerde Trump’ın nasıl bir politika izleyeceğini herkes görmek istemişti, fakat Trump keskin bir pozisyon almadı, genel politikanın dışına çıkmadı. İleride Trump’ın yaklaşımı ne olur şimdiden bir emare yok fakat kıtada artık bir Maduro sorununun olduğunu çoğu kabul ediyor. Kısmen Zimbabwe’ye de benzetilen bu sorunun demokratik yollarla çözümü kıta için en ideali olacaktır.

 

Benzer konular