Kazım Sağlam
KİMDİR
1952 yılında Elazığ’ın Palu ilçesinde dünyaya gelen Kazım Sağlam, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap- Fars Dilleri ve Edebiyatları ile Türk Dili bölümünden mezun. Mezuniyetinden sonra 12 Eylül ihtilaliyle birlikte cezaevine giren Sağlam, evli ve 3 çocuk babası. İslamcı mücadelenin her aşamasında emeği olan Kazım Sağlam, çeşitli yayınevlerinde çalıştıktan sonra bir grup arkadaşıyla birlikte Medeniyet derneğini kurdu. Buruc yayınlarının sahibi olan Sağlam, “Eğri Ağacın Gölgesi” düşünce ve İmam Nevevi’nin “Kırk Hadis” çeviri eserlerini neşretti.
Yakın zamanda ruh, gönül ve zihin dünyanızda müspet tesir icra eden bir kitap adı lütfeder misiniz?
Yakın zamandan kastınız nedir bilemem. Son okuduklarımın arasında bana müsbet tesir eden kitap; İmam Gazali hazretlerinin “İki Risale” [İslâm ile Zındıklık Arasında Ayırt Edici Kıstas-Te’vîl Kanunu] adlı kitabı.
Sizde bu tesiri vareden âmil nedir?
Bana tesirinin nedeni; son zamanlarda gündeme gelen “tekfir” düşüncesine karşı ileri sürdüğü deliller, daha doğrusu takip ettiği yol-yöntemdir. Asırlar geçse de insanların saplantıları çok değişmiyor, onun için bugünün sıkıntılarının büyük kısmını geçmiş ulemâda bulabilme imkânımız var, buna yönelmemiz hayrımıza olacak.
Sizde fark var eden bir eseri “bu eseri mutlaka okumalısınız” diyerek etrafınıza tavsiye ediyor musunuz?
Tabii ediyorum. ‘Hayatımda en çok yaptığım iş budur’ demek abartı olmaz. ‘Bu bir dayanışma ve ortak düşünebilme vasıtasıdır’ diye inanıyorum.
Sizin için mânâlı kitapların ferdi okuma dışında cemiyet halinde okunmasını faydalı bulur musunuz?
Faydasına hem inanıyorum, hem de yıllardır bunu yapıyorum. Bazı temel metinlerin grup halinde okunup mütalaa edilmesi elzemdir.
Kendi kimliğinizi bir kitap ya da müellifle adlandırıyor musunuz?
Her insan tekinin kendisi olduğuna inananlardanım. Fakat her bir insanın beğenip sevdiği ve izini takip etmek istediği yazarlar, mütefekkirler vardır, hatta olmalıdır. Bu konuda kendimi bir kişi veya kitaba nisbet etmem. Çünkü her insanın hata edebileceğine inanırım. Ama izini takip etmeye çalıştığım yazar ve mütefekkirlerin başında Sezai Karakoç gelir.
Kitap alırken dil çehresi sizi şekillendiriyor mu, yani tercihinizi etkiliyor mu?
Dil ile düşünce arasında sıkı bir bağ olduğuna kaniyim. Dili düzgün olmayanın düşüncesi, zihni de düzgün olmaz. Kullanılan dil kişinin kişiliğini ve ilmini açığa çıkarır. Dili kurallarına uygun kullanılmayan bir kitabı –içindeki malumat ne denli değerli olursa olsun- okumakta zorlanıyorum.
Kitap alırken kitabın (isim, kapak, kağıt gibi) şekli size tesir ediyor mu?
Kitabın albenisi tesir eder. Şekil ve muhteva bakımından güzel olan daha güzeldir. Ama içeriği hesaba katmadan sadece şekle aldanmamak lazım.
Kitap neşreden yayınevi sizin için önemli mi?
Yayınevi tabi ki önemlidir. Aynı zamanda bir yayıncı olarak yayınevinin nerede durduğu ve neye hizmet ettiğine dikkat ederim. Lakin sadece yayınevinin adına bakarak kitap tercihi de yapmam. Yayınevi de yayının kendisi de benim için hesaba katılan iki unsurdur.
***
Tekfir etmek kolay değil
İmam-ı Gazali, yaşadığı dönemde İslam aleminde siyasi ve fikri büyük bir karmaşa hakim olduğu için, her konuyla ilgili eser yazarak Ortaçağ Müslüman ve Hristiyan filozoflarını büyük ölçüde etkilemişti. Bu eserlerden biri, iki risale şeklinde hazırlanan “Faysalu’t-Tefrika Beyne’l-İslam ve’z-Zendeka: İslam ve Zındıklık Arasında Ayırt edici Kıstas
ve Kanunu’t-Te’vil: Te’vil Kanunu” dur.
İslâm ve Zındıklık Arasında Ayırt Edici Kıstas kitabı, onun fikri istiklâlini ve taklidi reddedişini temsil eder. Tekfircilere bir sınır çizerek, “Lâ İlâhe İllallah Muhammedü’r-Resûlüllah’ düs-tûruna samimî bir şekilde bağlı kaldıkları ve bu düstûr ile çelişki teşkil eden bir durumda bulunmadıkları müddetçe; yolları (mezhepleri) ne kadar farklı olursa olsun ehl-i İslâm’a dil uzatmaktan ve çeşitli mezhep mensuplarına kâfir demekten kaçınmalıdır” yöntemini sunar.
Te’vil kitabında ise te’vili (yorumlayarak uzlaştırma) ele alıp en açık şekilde şerh eder. Kitapta bu mevzuda gayret sarf edenlere tavsiyelerini sıralar, te’vil konusunu ele alanların yöntemlerini tanıtır. Bu tavsiyelerden bir tanesi “Her şeyi bilme iddia ve beklentisinden vazgeçilmeli; bazı konular beşerî bilgi sınırının dışında kalabilir” uyarısıdır.
Bosna’da tasavvufun etkisi
Bosna’nın Müslüman olmasının en büyük etkilerinden bir tanesi, tekkeler ve dervişlerdir. “Bosna’da Dervişler ve İslam/ Müslüman Bosna Toplumunun Oluşumunda Sûfî Boyutlar” kitabında Ines Aščerić-Todd, 15 ve 16. yüzyıllara yoğunlaşarak, tarikatların ve tasavvuf geleneğinin bölgenin dinî, kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasî hayatını nasıl etkileyip dönüştürdüğünü ve Bosna’da Müslüman toplumun nasıl inşa edildiğini anlatıyor. Ketebe Yayınlarından çıkan kitapta Fütüvvet, Ahi geleneği ve tarikatların iç içeliği, toplumun Müslümanlaşmasına yardımcı unsur olarak öne sürülüyor.
Halil İnalcık ve Suraiya Faroqhi tarafından editörlüğü yapılan Osmanlı İmparatorluğu ve Mirası: Siyaset, Toplum ve İktisat dizisinden çıkan bu kitap, tasavvuf geleneğinin ve tarikatların Bosna’da bir Müslüman toplumunun oluşmasındaki etkisini görmek isteyen araştırmacıların ve konuya ilgi duyan herkesin başvuru kitabı niteliğinde.