Zulme karşı Kudüs direnişi

ABD başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararından sonra İslam ülkeleri ayaklandı. Çığ gibi büyüyen tepkilerin en serti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan, ABD’nin Türkiye’ye karşı bir planı olduğunu belirterek, “Bu dava cambaza bak cambaza oyunudur. Bununla tek taşla pek çok kuş vurmak istiyorlar. ABD’deki dava Türkiye’ye kurulmuş bir komplodur. Amerika’da ülkemizdeki 28 Şubat dönemine benzer bir süreç yaşanıyor. Eski yönetim bakiyesi bir grubun ülkemiz konusunda Trump yönetiminin iradesine aykırı olarak yönetim izlediği anlaşılıyor. Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir. Eğer böyle bir adım atılacak olursa hemen, beş on gün içerisinde İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi’ni İstanbul’da toplayacağız. Kaldı ki bu, bizim diplomatik ilişkilerimizi İsrail ile koparmaya kadar gidebilir” ifadelerini kullandı.

İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü toplandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağan Zirvesi 13 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşti. İTT Olağanüstü Zirvesi’ne 48 ülkeden katılım olurken, Afganistan, Azerbaycan, Brunei, Endonezya, Filistin, Gine, İran, Katar, Kuveyt, Komorlar, Lübnan, Sudan, Ürdün ve Yemen cumhurbaşkanı, devlet başkanı ya da kral, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı, Cibuti, Kazakistan Meclis Başkanı, Pakistan ve Malezya başbakan, Özbekistan senato başkanı, Umman özel temsilci düzeyinde katılım sağlandı. Gözlemci ülkelerden KKTC’yi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, misafir ülke statüsünde bulunan Venezuela’yı da Devlet Başkanı Nicolas Maduro temsil etti. Zirvede Suudi Arabistan ve Mısır’dan devlet başkanlığı düzeyinde katılım olmadı.

‘Bağımsız Filistin talebinden asla vazgeçmeyeceğiz’

Zirvenin açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Erdoğan, “Kudüs’ün mahremiyetini hiçe sayan kararları alanların Kudüs’ten alacakları çok dersler vardır” dedikten sonra, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Buradan hakkaniyete sahip çıkan tüm ülkeleri Kudüs’ü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum. İslam dünyası olarak bağımsız Filistin talebinden asla vazgeçmeyeceğiz. Bir kez daha ifade ediyorum ki Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir.”

Zirvede konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, “Trump Kudüs’ü İsrail’e hediye olarak takdim ediyor. ABD dünyadaki tek karar sahibi kendisi gibi davranıyor. Ancak ABD ile birlikte hareket eden ülkeler bile ABD’nin yanında durmadı. Bizler şu an büyük bir sıkıntı yaşamaktayız. Ama bu zaferi kazanacağız” ifadelerine yer verdi.

Doğu Kudüs Filistin’in başkentidir

İstanbul’da toplanan zirvenin sonunda, tüm dünyada büyük yankı uyandıran şu kararlar ilan edildi:

*Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.

*Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Kudüs’ü işgalci güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır.

*Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan söz konusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır.

*ABD Yönetimini bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.

*İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005’te Mekke-i Mükerreme’de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’da stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.

*Bütün devletlere BMGK’nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur.

*Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası’na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.

Türkiye’den Filistin’e yardım

Olağanüstü İİT zirvesinin ardından Türkiye, Filistin’in sosyal ve ekonomik gelişmesine destek vermek ve ihtiyaçların karşılaması için 10 milyon dolar hibede bulunacağını açıkladı. Filistin, hibeyi Gazze’nin acil ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, acil ihtiyaçların karşılanması ve kurumsal kapasitenin gelişmesi için kullanacak.

* * *

Tarafımız belli

Yusuf Özhan

İİT’de yayınlanan bildiri, İslam dünyasının davet edildiği her Müslüman ülkenin liderinin katılımını sağlamadığı ama Kudüs davasıyla ilgili tavrını açık biçimde belirtmek isteyen ülkelerin katıldığı çok önemli bir zirveydi. Çıkan sonuçlar ise, 1967’deki Birleşmiş Milletler kararlarından sonra Ortadoğu’da Filistin ile İsrail meselelerinde yürütülen barış sürecinin, arabuluculuktan istifa ederek İsrail’in arkasına geçme kararı alan Amerika tarafından ortadan kaldırılmasına verilen yanıttır. ABD, Kudüs ile ilgili Trump başkanlığında açıklamış olduğu kararla aslında 50-60 yılı kapsayan bir arabuluculuk vasfından istifa ettiğini, bu meselede bitaraf olduğunu, bir arabulucu olmadığını, yanlı baktığını ve bunun için artık eski vasıflarından feragat ettiğini ilan etmişti.

Buna karşılık, tepki anlamında atılacak adımların görüşülmesi için yapılan zirveden çıkan sonuç şu oldu: ABD madem böyle bir adım attı. 1967’den sonrasını tümüyle çöpe atmaya karar verdi, bizler hem Müslüman dünyası hem Kudüs’e kutsiyet atfeden diğer dinlerin mensupları, barış ümidini BM süreciyle ayakta tutmaya çalışıyorduk. Ancak ABD Birleşmiş Milletler sürecini çöpe attı. Bu masayı biz devirmedik fakat yapacağımız şey belli; Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan ederek elçiliklerin buraya kaydırılması. Bu bir taraf belirtmeydi, mademki ABD tarafını belli etti, bundan sonrasına yönelik yol haritasına ilişkin de bu zirveye katılan Müslüman ülkeler de taraflarını belli etti.

ABD’nin kendisini dünyada konumlandırdığı zorunlu güç, ilkesel güç gibi kavramları tamamen ayaklarının altına alan, bütün yönleriyle bu mesajları taşıyan bir zirveydi. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri çok düşük yoğunluklu bir katılım gerçekleştirdi. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi esnasında Riyad’da, Suudi Arabistan veliaht prensiyle Birleşik Arap Emirliklerinin veliaht prensi paralel bir zirve gerçekleştirerek bunun dışında kaldıklarını, buna karşı olduklarını şifahen ilan etmiş oldular. Ama kim vardı, İran vardı, Ürdün vardı, özellikle Ürdün’ün orda olması önemli çünkü Haşimiler’in ailesi tarihten bu yana Filistin ile Kudüs davasının doğal hamiliğini iddia eden ve bu konuda saygı gören bir ailedir. Ama Suudi Arabistan bunun destekleyicisi ve takviye tarafını oluştururdu buraya katılmayarak. Suudi Arabistan bu yönde ilerlemeyeceğini ilan etmişti zaten, ilerleyen saatlerde İsrail hükümetinden gelen açıklamalarda da bunun ne anlama geldiği çok güzel şekilde ortaya kondu. İsrail Hükümeti dedi ki “Arap dünyasının lideri Suudi Arabistan’dır”. Yani ortada daha önce tasarlanmış bir plan var. Buna mukabil, İslam ülkeleri ve İslam ülkelerinin davet ettiği ABD’nin tavrından rahatsız BM’ye taraf ülkelerden, Doğu Kudüs’ün Birleşmiş Milletlerin de çerçevesine uygun bir biçimde Filistin’in başkenti ilan edilmesi çağrısı çıktı. Zirveden çıkan bu sonuç, bana sorarsanız en az Amerikan yönetiminin almış olduğu karar kadar etkili ve büyük bir mesajdır.


* * *

Kudüs’ü kimlerin sattığını gördük

Hasan Öztürk

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inisiyatifiyle İstanbul’da toplandı. Ve bana göre Amerika’nın oldubitti kararlarına karşı “hayır” diyen güçlü bir ses verdi. Trump’ın ne uluslararası hukuka ne tarihsel gerçekliğe uyan Kudüs kararı, İslam dünyasının gündemine belki de bu kadar güçlü girmeyecekti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha ilk günden telefon diplomasisiyle başlattığı yakın markaj, İİT’nin sonuç bildirgesine de yansıdı.

İİT’nin sonuç bildirgesinde, Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğu ilan edildi. Ancak unutmayalım ki toplantının sonunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Kudüs değil Kudüs vurgusu yaptı. Böylece Trump’ın ya da Amerika’nın dayatmacı, dikte edici ve yıkıcı dış politikası İstanbul’dan yükselen güçlü sesle büyük bir bariyere çarptı. Ama şunu da biliyoruz, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler ile İsrail son dönemde Amerika’nın gözetiminde birlikte hareket ediyor. Bu yeni oluşumun etkileri İİT’nin son toplantısına yansıdı. Bazı ülkeler devlet ya da hükümet başkanları düzeyinde temsil edilmedi. Bu bize, İslam dünyasının yeteri kadar dayanışma içerisinde olmadığını gösterdi. Özellikle Kudüs ve Filistin meselesini kendi iktidarlarının devam için pazarlık konusu yapan ve hatta satan bir takım İslam ülkelerinin varlığını da görmüş olduk.

Son olarak şunu söylemekte yarar var. Tarih boyunca istilacılar bu bölgede uzun süre tutunamadı. Tarih boyunca istilacılarla birlikte hareket eden işbirlikçiler de uzun süreli iktidarda kalamadı. Bu nedenle, son Kudüs krizi bir turnusol kâğıdı gibiydi. Kimin bu coğrafyanın meseleleriyle hasbi olarak ilgilendiğini, kiminse iktidar hırsıyla kadim Kudüs’ü, Filistin’i kimlere satmak istediğini gördük.

Son cümlem şu olsun: Kudüs ortak paydası, coğrafyamızı etnisite ve mezhep çatışmalarıyla boğmak isteyenlere karşı nasıl birlik olabileceğimizi gösterdi. İİT’nin sonuç bildirgesinde ne bir etnik grup ne bir mezhep öne çıktı. Öne çıkan, Müslümanların ortak değeri Kudüs’tü. Yetmez ama evet! Kudüs’te en kısa sürede İslam ülkelerinin Büyükelçiliklerini açmasını bekliyoruz.

Benzer konular