Yolun sonunda kaos var

Deniz Baykal bir FETÖ operasyonuyla genel başkanlıktan indirildikten sonra proje başkan Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüyen CHP, hiç tahmin edilemeyecek yerlere savruldu. Ülkeyi bir felaketten öbürüne sürükleyen olayların miladı olarak kabul edilen Gezi kalkışmasından itibaren hiçbir milli duruş sergileyemedi. Ulusalcı ve devletçi bir partiden, mezhepçi ve militan bir anlayış çıkarmak da olsa olsa Kılıçdaroğlu gibi siyasi bir mühendislik eserinin işi olabilirdi. Atatürk’ün kurduğu bu partiyi kimin yönettiği, kimin elinde oyuncak olduğu seçmenleri tarafından sorgulanmaya başladı bile. Kimi zaman PKK’nın kimi zaman FETÖ’nün kayığına binerek temel değerlerinden ödün üstüne ödün veren CHP’nin, seçmen kitlesini bugüne kadar bir arada tutmasının en büyük sebebi ise, büyük Erdoğan düşmanlığıydı. Fakat Canan Kaftancıoğlu gibi seviyesiz bir militanı herhangi bir makama değil, İstanbul gibi stratejik öneme sahip bir ilin başkanlığına getirmesiyle, baltayı o son taşa vurmayacaktı.

PKK ve FETÖ’nün görevini devraldı  

Devleti, 1915 Ermeni tehciri meselesinde  “soykırım”la suçlamanın yanı sıra, PKK ile mücadelede devleti “seri katil” olarak gösteren, 15 Temmuz darbe girişiminde darbecilerin yanında durup,  darbecilere karşı canı pahasına direnen insanlara hakaret eden bir il başkanıyla CHP, yepyeni bir hesabın eşiğinde. Bu öyle bir hesap ki, Ulusalcı, Kemalist, Alevi kemik kitlesini hiçe sayıp, Mustafa Kemal’in kurduğu çizgiden olabildiğince uzaklaşarak, işgalci bir zihniyetin emrine amade. PKK ve FETÖ’nün de ötesinde, topyekûn işgal projelerinin yeni figüranları gibi çalışacaklarının işaret fişeğini ateşlediler bile.

Şeytanın aklına gelmez

Nitekim kaset kumpasıyla siyaseti dizayn etmeye çalışanlar bugünler için de yatırım yaptıklarını, projelerinin Kılıçdaroğlu’ndan ibaret olmadığını, ülkenin en büyük ana muhalefet partisini her türlü amaç için kullanıma açık hale getirdiklerini ortaya koydular. 2019 seçimlerinden umutları olmasa bile, HDP ile ortak aday çıkartmaya göz kırpıp, olur da bu plan suya düşerse, ulusalcı kanadı Akşener’e yaklaştırmak için Kaftancıoğlu gibi bir adayı ileri sürmek de şeytanın aklına gelebilecek en son şeydi belki de. Ne yaparlarsa yapsınlar, 2019’dan umudu olmayan muhalefet blokunun hedefi bir sonraki seçimler aslında. Kaftancıoğlu tercihi, İstanbul’da seçim kazanmaya değil, sokak terörüne, kaosa ve hatta Cumhuriyet’in temel taşlarını yıkmaya yönelik bir adım. CHP son koz olarak ayrıştırıcı ve ötekileştirici dili Kaftancıoğlu ile birlikte sahaya sürdü.

Büyük İstanbul çöküşü

CHP İstanbul İl Başkanlığı’na seçilen tartışmalı isim Canan Kaftancıoğlu’nu tanıyalım öncelikle. Ülkenin kritik süreçlerinde sosyal medya hesaplarından paylaştığı yorumları görmek yeterince aydınlatıcı oluyor aslında. Ergen paylaşımlarının aksine 46 yaşında olan Canan Hanım’ın motorsiklet sürmek, hakaret etmek ve teröristlere destek vermek en büyük hobisi. Cemal Canpolat’ın yerine seçilen Canan Kaftancıoğlu Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Hak, hukuk, adalet” yürüyüşünün izinden giderek büyük İstanbul yürüyüşünü başlatmak üzere aday olduğunu söyleyerek çıktı yola. 318’e karşı 325 oy alarak İl Başkanlığı seçimini kazandı kazanmasına da, partisi ve İstanbul halkı bu yolun nasıl bir yol olduğunun açıklamasını bekliyor şimdi.

Twetter çıktı mertlik bozuldu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca PKK-DHKP-C terör örgütü propagandası yapmak, T.C. Devleti’ni ve kurumlarını alenen aşağılamak, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Kaftancıoğlu, Tıp Fakültesi mezunu, öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli dernek ve demokratik kitle örgütlerinde görevler alan bir şahsiyetti oysa.  Twitter çıktı, mertlik bozuldu diye bir atasözü icat olmadıysa da, Canan Hanım’ın ihanet tweetleriyle kendini ele verişine şahit olduk son günlerde. Gerçi 4 n ile biten Twitter adresinin sonuna iki n daha ekleyerek “Bana iftira atıyorlar” demeye hazırlansa bile, capsler çoktan alınmış, değişiklik anında kaydedilmiş durumda.

Seviye yerlerde

28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren iyilik sembolü pek muhterem zevatın bütün incileri dökülürken, Kaftancıoğlu da bundan nasibini alanlardan. Hatta onun AK Parti çevresini aşağılayan tweetleri geziden bir sene önceye dayanıyor. “Gerçekten de RTE fahişeliği övse, hemen ardından ben zaten morospu çocuğuyum diye piyasaya çıkacak binlerce insan var” şeklinde attığı tweet için herhangi bir dava açıldı mı bilmiyoruz, ama yeri ve zamanı gelmişken hatırlatalım dedik. Üstelik o yıllarda yani 2011-2014 yılları arasında CHP İstanbul Basın, Kültür ve İletişimden sorumlu il başkan yardımcılığı görevini yaptığını da akıllardan çıkartmadan.

Domuz kemikleriyle oy istemek

“İnandığınız Allah’ınız topunuzun belasını versin” diyen Kaftancıoğlu’nun derdi sadece dindarlarla da değil. Zira “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını da doğru bulmadığını ifade eden Kaftancıoğlu, bırakın ötekileştirdiği dindarlardan, CHP’den nasıl oy isteyecek, merak konusu. “Devlet katil değil, seri katil” diyerek mi, yoksa Ermeni soykırımını kabul ederek mi? Yine eşiyle Twitter’da taş atan bir kadın fotoğrafı üzerinden konuşmalarının yayılması üzerine fotoğrafın kendisine ait olmadığını açıklayan Kaftancıoğlu, eşinin domuz kemiklerini paylaştığı tweetine “çatal, bıçak sağdaydı, yani o yemiyordu” şeklinde bir açıklama getirmekle yetindi. Herkes istediğini yer yemesine de, domuzdan sakındığı kadar hiçbir şeyden sakınmayan Türk milletinden o domuz kemikleriyle oy istemek çok da kolay olmasa gerek.

Ağzı bozuk troll

Gezi zamanı Erdoğan’ın annesi için duvara yazılan bir küfrün fotoğrafının altına, “Ben yazmadım Miki yazdı” şeklinde bir paylaşım yapan Kaftancıoğlu, yaptığı basın toplantısında “Kadın kimliğimle erkek egemen siyasette var olmamdan korktular” diyerek kadınları aşağılayan bir dili başkası için pek de rahat kullanabildiğini çok çabuk unuttu. Erdoğan’dan bu paylaşımı için özür diledi dilemesine de, söylediği gibi samimi olduğuna kimseyi inandıramadı. Zira o paylaşımı yaptığı sırada yeni yetme bir ergen değil, CHP’nin basın sorumluluğunda rol oynuyordu. Fırsat bulduğunda karşısındakini aşağılamanın şehvetine öylesine kapılmıştı ki, gün gelecek, toplumu kucaklaması gereken konuma getirilebileceğini düşünemedi. Yine de insanlar, ağzı bozuk bir trollün, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na, getirilmesine hayret ediyor doğrusu.

“CHP’yi BDP ile aynı yola girdi diye eleştiren gerzekler, yol doğru yol, ona bak sen” yazan tweetine ne demeli? Gerçi Şafak Pavey’in “beraber salladık” sözlerinden sonra çok da aykırı gelmiyor ama insan yine de “madem HDP’ye yakınsın, niye CHP’desin” diye sormadan edemiyor.  Zira Canan Hanım’ın Belçika’dan yayın yapan PKK kanalı Nuce TV’yi izlediğini aşikar ettiği, PKK’lı terörist Sakine Cansız’ı övdüğü bir tweeti de var.

Darbecileri savundu

Ülkenin en hassas, en kırılgan günlerinden biri de hiç şüphesiz 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin olduğu gün. Vatan sevgisiyle ihanetin kolaylıkla ayrıştığı bu günlerde Kaftancıoğlu da boş durmadı. Darbeyi mağduriyet devşirmek için tiyatro olarak niteleyen Kaftancıoğlu, “Tekbir getirerek, boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir” diyerek 250 şehidin kanı henüz yerdeyken, hiçbir zaman ispatlanamayan ve aslı astarı olmayan boğaz kesme olayıyla bir de haklılık devşirmeye çalışmıştı. Oysa boğazı kesilmese de Mehmetçik çok da umurunda değildi. Mehmetçik’in PKK terör örgütü ile yaptığı mücadelenin haberini izlemeye bile utandığını söylemesi, bunun apaçık delili. İlk basın toplantısında da Selahattin Demirtaş’a selam çakmayı ihmal etmedi.

Mustafa Kemal’in askerleri rahatsız

CHP içindeki gelenekçi kanadın başta Kürt sorunu ve Ermeni Soykırımı olmak üzere bazı yaklaşımlarından rahatsızlık duyduğu Kaftancıoğlu’na CHP yönetimi sahip çıktı. Öte yandan  Ümit Kocasakal, CHP’nin 3-4 Şubat’taki Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan adayı olduğunu açıkladı. Bunu yaparken Kılıçdaroğlu’ndan, Kaftancıoğlu’na kadar CHP’yi kuruluş çizgisinden uzaklaştıranlara seslenerek, CHP’yi fabrika ayarlarına döndüreceğini söyledi. “Oy vermeye tıpış tıpış değil, koşa koşa ve heyecanla gidilecek” diyen Kocasakal, “Bu açıklamayı Mustafa Kemal’in bir askeri olarak yapıyorum” ifadelerini kullandı. Ayrıca HDP güzellemesi yapanların Atatürk’ün partisinde siyaset yapamayacağını da söyleyen Kocasakal, “Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana yakın geçmişle karşılaştırılmayacak ölçüde, varlığına ve ülke bütünlüğüne yönelik tehditlerle karşı karşıyadır. Milli bilinç ve milli dayanışma duygusunun yerine mezhepler ve alt kimlikler üzerinden düşmanlaştırıcı ve ayrıştırıcı kimlikler inşa edilmek istenmektedir” dedi.

CHP’yi çalmışlar

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil de Kaftancıoğlu’na tepki gösterenlerden. “CHP kendi seçmenlerinden çalınmış bir partidir. İşgal altında bir partidir. Akp’yi iktidarda tutmak için organize edilmiş bir partidir. CHP’yi geri almadan, Türkiye’yi geri alabilmek mümkün değildir…” dedi ve aslında çaresizliğin sesi oldu. CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu CHP’den çok HDP savundu. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, çirkin bir saldırı yürütüldüğünü öne sürdü. İleriki günlerde CHP’nin bu kritik seçimi nelere gebe olur bekleyip göreceğiz, ancak CHP’nin çok daha militan ve sert bir çizgiye teslim olduğu bir gerçek. Böyle bir muhalefet iktidarın işine yarasa da, ülke için son derece talihsiz bir durum.

Benzer konular