11 Nisan sabahı dünya gündemi, ünlü ifşaat sitesi Wikileaks’in kurucusu, hacker-aktivist Julian Assange’ın tutuklandığı haberiyle çalkalandı. Assange, hakkında cinsel saldırı iddialarının bulunduğu İsveç’e iade edilmemek için, Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği binasına 7 yıl önce sığınmıştı. Geçtiğimiz sene Ekvador vatandaşlığı verilen Assange’ı, elçilik neden apar topar kapı önüne koydu, henüz net değil. İngiltere menşeili The Guardian gazetesinin aktardığına göre son zamanlarda Ekvador ile Assange’ın ilişkileri kötüleşmiş, Ekvador Devlet Başkanı Assange’ın “sığınma hakları şartlarını” defalarca ihlal ettiğini söylemişti. Ayrıca Mart ayında Assange’ın konsolosluktaki internet bağlantısı kesilmiş ve ziyaretçilerle görüşmesi yasaklanmıştı.
Assange’ın Wikileaks ile zirveye çıkan ve sonunda bir İngiliz nezarethanesinde biten bugüne kadarki yolculuğunun mihenk taşlarını hatırlamakta fayda var.
16 yaşında annesinin aldığı Commodore 64 marka bilgisayar ile dijital dünyaya adımını atar.
20 yaşında ilk ciddi “hacker”lık operasyonunu, bir telekomünikasyon şirketinin bilgisayar sistemine sızarak gerçekleştirir.
2006 yılında Wikileaks projesine başlar. Site 2007 yılında İsveç’te resmen faaliyete geçer. Aynı sene ilk ciddi “sızıntı”larını ABD’nin Guantanamo Kampı’na dair yayınladığı bir belge ile başlatır.
2008 yılında ABD başkanlık seçimlerinde başkan adayı Cumhuriyetçi John McCain’in başkan yardımcısı adayı, Alaska Valisi Sarah Palin’in özel e-postalarını paylaşarak, Palin’in seçim yarışına ve kariyerine önemli bir darbe vurur . (Olaydan sonra Wikileaks’in kapanmasını isteyen ve Assange’ı “Amerika-karşıtı ajanlıkla” suçlayan Palin, 2017’ye gelindiğinde Assange’ın bir başka sızıntısından dolayı onu alkışlayıp, “affına” sığınacaktır. Söz konusu sızıntı, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump karşısında seçimi kaybedecek olan Demokrat Parti’nin başkan adayı Hillary Clinton ve Demokrat Partiye ait e-postaların 2016’daki ifşasıdır.)
2009 – 2010 yılları arasında Wikileaks başta Irak ve Afganistan işgalleri olmak üzere pek çok resmi gizli istihbarat belgesini yayınlayarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin başını ağrıtacak çok ciddi sızıntılarda bulunur. Bu sızıntılar sayesinde Assange dünya çapında tanınarak, Büyük Birader’e en büyük darbeyi vuran, dijital çağın “özgürlük savaşçısı” ilan edilir.
2010 yılında İsveç polisi Assange hakkında, aynı yıl İsveç’te bulunduğu bir organizasyon sırasında tanıştığı bir kadına cinsel tacizden dolayı soruşturma başlatır. Çok geçmeden hakkında tutuklama kararı alınır. Pek çok yorumcu söz konusu soruşturmayı Birleşik Devletler istihbarat ve güvenlik ağına atfeder, Assange yüzünden aldığı ağır darbelerin rövanşını bu soruşturma ile almaya çalıştığını söyler. (2017 yılında tüm suçlamalar düşecektir.)
2011 yılına gelindiğinde Wikileaks en ciddi sızıntı bombasını patlatır. ABD diplomasisinin kozmik odasına ait 250 binden fazla gizli belgeyi bir gecede paylaşır. Bu mahrem yazışmalarda Birleşik Devletler’in, dünyadaki hemen hemen tüm ülkelere dair en gizli fikirler bulunmaktadır. Şimdiye kadar en güçlü düşmanı Sovyetler Birliği bile ABD’ye diplomatik alanda bu denli güçlü bir darbe vuramamıştı. Dünyanın en güçlü devletinin beyninde olan biten her şey, artık ortadadır. Assange, bu sızıntılarla birlikte ABD’nin bir numaralı düşmanı haline gelir.
2012 yılında Assange, yedi sene süreyle “misafiri” olacağı İngiltere’deki Ekvator elçiliğine sığınır. Sebep, kendisi ve Wikileaks hakkında yürütülen soruşturmalar yüzünden ABD’ye iade edilip, haksız yargılanma olasılığıdır. Bu andan itibaren Assange, eskisi gibi ortada olmayacağı, çok seyrek olarak gözükeceği için gerçek bir mite dönüşmeye başlar. Hakkında sık sık komplo teorileri üretilmeye başlanır. Aslında çoktan ölmüştür, sadece dijital olarak başkaları tarafından “var edilmektedir” gibi…
2013 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nda analist olarak çalışan ve gördüklerinden rahatsız olup bunları sızdırmaya karar veren Edward Snowden’ın, ABD’den kaçıp Rusya’ya sığınmasında etkin rol oynar. Assange’ın Rusya’nın adamı olduğuna dair ilk ciddi söylentiler, bu olayla başlar.
2016 yılına kadar Wikileaks eski etkinliğini gösteremez. Ara sıra ciddi bir kaç sızıntı yayınlansa da, 2011’dekine benzer büyüklükte bir ifşaata imza atamaz. Ancak Assange ve Wikileaks 2016 yılında gerçekleşen ABD Başkanlık seçimlerinde tekrar baş rol almayı başarır. 2008 yılındaki ifşaatın aksine bu kez hedefte Demokrat Parti ve onun adayı Hillary Clinton vardır. Clintonlar’ın vakıfları kanalıyla maddi çıkar sağladıklarından tutun, parti içinde Hillary’nin rakibi Bernie Sanders’ın adaylığı ile ilgili Clinton lehine çeşitli engellemeler yapıldığına kadar, Clintonları ve Demokrat Parti’yi zora sokacak pek çok iç çamaşır ortaya dökülür. Hatta bu ifşaat ile birlikte Wikileaks – Trump ve Rusya bağlantısı üzerine spekülasyonlar, ABD’nin liberal çevrelerinde iyice taraftar bulmaya başlar. Wikileaks’in ulaştığı e-postaların Hillary Clinton’un seçim kampanyası yöneticiliğini üstlenmiş ve Clinton vakfında üst düzey yöneticilik pozisyonunda bulunmuş olan John Podestas’ın kişisel e-posta hesabından çıkması, FBI’ın seçime az bir süre kala soruşturma başlatması ve sürecin sonunda Clinton’un Trump karşısında seçimi kaybetmesi, pek çok demokratın gözünde Assange ve Wikileaks’i bir numaralı Amerikan düşmanı pozisyonuna sokar. “Wikileaks Clinton’a seçime mal oldu” algısı Trump karşıtı cenahta hayli taraftar bulur. Buna bir de Hillary Clinton’un sızıntıyla ilgili yaptığı açıklamalar eklenince, Assange’ın Rusya’nın emrinde olduğu algısı iyiden iyiye kabul görür. (Clinton: “Assange sadece Rus istihbaratının bir maşası durumunda. Madem ki kendisinin, konuşma özgürlüğü mücadelecisi olduğunu iddia ediyor neden o hâlde WikiLeaks’te Rusya ile ilgili hiçbir şey yayınlamıyor.”)
2017-2018 arasında Assange’ın iyiden iyiye ortadan kaybolduğu, hakkında öldü dedikodularının ayyuka çıktığı dönem başlar. Hatta öyle ki, bir ara Wikileaks’in sitesine 65 GB büyüklüğünde bir torrent dosyası peydah olur. Bu dosyanın, İngilizce’de “Dead Man Switch” (Ölü Adamın Şalteri) olarak tabir edilen, kişinin ölümü durumunda önemli bilgilerin çeşitli mercilere gönderileceği, dolayısıyla o kişinin ölümünden sorumlu olacak kurumların gözünü korkutması ve suikastten caydırma amacıyla konduğu, hayli sesli olarak dile getirilir. Ancak dosya şifrelidir. Aynı zamanda şifresinin de yayınlanması gerekmektedir. Şifre yayınlanmaz ve bir süre sonra Assange tekrar ortaya çıkar. Ve bu mesele unutulur. Ta ki bugüne kadar. Söz konusu dosya tekrar dolaşıma sokulur. https://file.wikileaks.org/file/ adresinde dosya görülebilir.
Ne olursa olsun, siber savaş ve istihbarat alanlarında çığır açmış bir isim olarak Assange’ın tutuklanışı, yukarıda bahsettiğimiz “Dead Man Switch” sayesinde çok daha ilginç bir seyir alabilir.