Türkiye’nin çelik iradesi Amerikan hilesine karşı

Ertesi gün Ankara’ya uçacağını bilen Bolton, aklı sıra İsrail’den Türkiye’ye mesaj gönderme peşindeydi. Ankara’ya geldiğinde hiç ummadığı bir karşılık gördü. İsrail’den esip gürleyen ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek istemişti. Ancak kendisine Beştepe’den randevu verilmedi. Karşısında muhatap olarak Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ı bulan Bolton, koltuğuna sıkıştırılan iki kırmızı dosya ile Washington’a uğurlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ocak’ta “Trump Suriye konusunda haklı. Türkiye işi bitirebilir” başlığıyla New York Times gazetesine yazdığı makale, Suriye meselesinde muhataplarına ciddi mesajlar veriyor. Türkiye’nin DEAŞ’a karşı mücadele veren ilk ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin aynı zamanda NATO’nun sınırlarını ve Avrupayı da terör tehdidinden uzakta tuttuğunu ifade ediyor.

Makalenin belki de en can alıcı paragrafı, Türkiye’nin DEAŞ’a karşı mücadele verirken Koalisyon Güçleri’nin Musul ve Rakka’da yaptığı gibi hava borbardımanları yerine El Bab örneğinde olduğu gibi göğüs göğüse çarpışma tercihinin vurgulandığı bölüm. Koalisyon Güçleri’nin büyük sivil kayıplarına sebep olduğu, şehirlerin altyapısını yok ettiği, şehir sakinleri açısından ayakta kalma savaşına dönüşen bir trajediye imza attığı gayet anlamlı bir şekilde dile getiriliyor. Türkiye’nin seçtiği yöntem sayesinde daha önce DEAŞ’ın elinde bulunan topraklarda normal hayata dönüş süresinin çok kısa sürdüğü ayrıca vurgulanıyor.

Terör örgütü çocukları kullanıyor

Erdoğan’ın bir kez daha altını çizdiği gibi PKK aynı zamanda ABD tarafından da terör örgütleri listesine alınmış bir yapı. Ayrıca YPG terör örgütünün PKK’nın Suriye kolu olduğuna dair önde gelen ABD’li isimler tarafından daha önce yapılmış açıklamalar mevcut. 28 Nisan 2016 tarihinde ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi toplantısında Lindsay Graham’ın eski Savunma Bakanı Ashton Carter’ı nasıl terlettiğini, itirafa zorladığını hatırlayalım. Cumhurbaşkanı tarafından dikkat çekilen diğer konuysa, terör örgütünün çocukları silah altına alarak uluslararası hukuku çiğnemesi. ABD’nin bölgeden çekilmesini takiben çocukların tekrar ailelerine iade edileceğinin Erdoğan tarafından bizzat taahhüt edilmesi önemli.

ABD ve Rusya ile eş zamanlı işbirliği

Bütün dost ve müttefik ülkelerle işbirliğine hazır olduğunun ifade edilmesi, Cenevre ve Astana süreçlerine dahil olmuş bir ülke olarak Türkiye’nin ABD ve Rusya ile eşzamanlı işbirliğine açık olduğunun dile getirilmesi tam bir kendine güven ifadesi. Bu ortaklıklar zemininde Suriye’de işi bitirmeye hazır bir Türkiye portresi çiziliyor. Erdoğan’ın New York Times gazetesi için kaleme aldığı makalenin tek cümleyle özeti, Türkiye’nin Suriye konusundaki taviz vermeyen tavrını, çelik iradesini yansıttığı olacaktır.

Bolton’u yamultan irade

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belki de New York Times gazetesi için makalesini kaleme aldığı saatlerde Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton İsrail’de Başbakan Netanyahu ile buluşuyordu. YPG/PKK’ya destek verme noktasında Netanyahu ile aynı safta duran Bolton, Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesinin bazı şartlara bağlı olduğunu söyleyip kendince esip gürlüyordu:

“ABD askerleri, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek.”

Ertesi gün Ankara’ya uçacağının pekala farkında olan Bolton, aklı sıra İsrail’den Türkiye’ye mesaj gönderme peşindeydi. Ankara’ya adım attığında hiç ummadığı bir karşılık gördü. İsrail’den atıp tutmak kolaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek istedi ancak kendisine Beştepe’den randevu verilmedi. Karşısında muhatap olarak Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ı bulan Bolton, koltuğuna sıkıştırılan iki kırmızı dosya ile Ankara’dan uğurlandı.

Yeni bir Amerikan hilesi mi?

7 Ocak’ta The Times gazetesinin Ortadoğu muhabiri Richard Spencer, Amerikan askerlerinin çekilmesi halinde YPG/PKK’nın Suriye rejimine iltihak edeceğini yazdı. YPG terör örgütü komutanlarından Sipan Hemo’nun Şam-Moskova-Hmeymim Üssü arasında mekik dokuyarak Esed rejimiyle anlaşma zemini yokladığını ifade eden Spencer, özerklik garantisi peşinde koşan örgütün buna mukabil sınır kapılarının kontrolünü Şam yönetimine bırakma niyetinde olduğunu belirtti. Pazarlıklarda Esed tarafını Ulusal Güvenlik Bürosu şefi Ali Memluk ile Savunma Bakanı General Ali Abdullah Eyüb temsil ederken Rus askeri danışmanların toplantılarda hazır bulunması dikkatleri çekti. YPG/PKK’nın ipini elinde bulunduran Pentagon’un Trump’ın çekilme kararı sonrası el altından Türkiye aleyhine bir işbirliği için düğmeye basması bizim açımızdan sürpriz olur mu? Elbette olmaz. Amerikan hilesinin envai çeşidini tecrübe etmiş bir ülkeyiz nihayetinde.

Sizin değil, Türkiye’nin karşısındayız

Esed rejimiyle son günlerde tekrar yakınlaşma sinyalleri veren Suudi Arabistan’ın Türkiye aleyhine her gelişmeyi adeta nefesini tutarak izlediğini görüyoruz. Nitekim 5 Ocak 2019 tarihli Şarkul Evsat gazetesinde çıkan İbrahim Hamidi imzalı yazıda terör örgütüyle Esed işbirliğinin detaylarını bulmak mümkün. Yazıda en dikkat çekici kısmı, Membiç’te ABD güçleriyle Esed rejimine ait birliğin karşı karşıya geldiği anı dile getiren pasaj oluşturuyor. Karşılaşmaya şahit olan bir terör örgütü mensubundan nakil yapan Hamidi, Amerikalı komutan ile görüşen Suriyeli subayın “Sizin değil, Türkiye’nin karşısındayız” dediğini aktarıyor. Görüşme sonrası ABD askerleri herhangi bir çatışma olmaksızın rejime ait birliğin yanıbaşında devriyesine devam ediyor.
Pompeo ne yapıyor?

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’un Ankara’ya ayak bastığı gün, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da dokuz Ortadoğu ülkesini kapsayan bir gezi için havaalanının yolunu tutuyordu. İlginç olan duruma gelince… Ne Bolton’un ziyaret ettiği Türkiye’de, ne de Pompeo’nun uğrayacağı dokuz ülkenin beşinde Amerikan büyükelçisi bulunuyor. Gerçi şu sıralar Amerikan yönetiminin diplomatik ilişki kurduğu 188 ülkenin 40’ından fazlasında büyükelçilikler boş. Ancak Ortadoğu’daki boşluk başka bir anlam ifade ediyor. Suriye’den asker çekme tartışmaları devam ederken Pompeo’nun gezisi belki de bu boşluğu bir nebze olsun doldurma, Suriye kararına ilişkin bölgedeki nabzı ölçme amacı güdüyor. Pompeo’nun Ortadoğu ziyaretinin Irak ayağında gelişen ilginç bir anekdot, bölgede karmaşanın neden bitmediğine dair önemli ipuçları sunuyor.

Amerika’ya muhtacız diyen liderler

Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih ile bir araya geliyor. Bu sırada Pompeo’nun etrafını saran gazeteciler, Trump’ın taahhüt ettiği gibi Irak’taki Amerikan askerlerini ülkede tutup tutmayacağını dair sorular yöneltmeye başlıyor. Pompeo’nun ağzını bıçak açmıyor. Bu defa mikrofonlar hemen yanındaki Irak Cumhurbaşkanı’na yöneliyor. Salih, ülkesinde bulunan 5200 Amerikan askerinin kalmasını istediklerini, Amerikan askeri varlığına muhtaç durumda bulunduklarını belirtiyor ve ekliyor:

“Evet, Amerikan desteğine ihtiyacımız var. DEAŞ’ı belki yendik fakat görev henüz tamamlanmış değil.”

Benzer konular